Gündem
  • 16.3.2023 18:19

Kahramanmaraş merkezli depremlerden daha büyük olabilir…

Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından birçok araştırmacı deprem bölgesine giderek incelemelerde bulunuyor. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ökmen Sümer, Ölüdeniz Fay Zonu'na dikkat çekerek, Kahramanmaraş'taki depremlerden daha şiddetli bir sarsıntının meydana gelebileceğini ifade etti. İşte detaylar...

Türkiye'yi yasa boğan, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından birçok araştırmacı, afet bölgesine giderek incelemelerde bulundu. DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ökmen Sümer de Jeoloji ve Jeofizik Mühendisliği bölümlerinden öğretim üye ve yardımcılarından oluşan bir ekiple elde ettikleri bulguları raporladı.

"GERÇEKLEŞMESİ GEREKEN DEPREM 300 İLA 400 YIL GECİKTİ"

Kahramanmaraş merkezli depremlerin beklediklerinden daha büyük olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sümer, "Literatürdeki paleosismoloji tabanlı çalışmalara baktığımızda, Doğu Anadolu Fay Zonu'nda 350 ila 500 yılda bir deprem tekrarlama periyodu olduğunu biliyoruz. İlk büyük depremde kırılan parçalarda görülen en son büyük deprem 1114 depremi. Bu veriler değerlendirildiğinde gerçekleşmesi gereken deprem 300 ila 400 yıl gecikti.

Yer bilimci Doç. Dr. Ökmen Sümer o bölgeyi işaret etti: Kahramanmaraş merkezli depremlerden daha büyük olabilir…

Bu gecikme bölgedeki fay parçalarının üzerindeki gerilimi arttırdı dolayısıyla, 7.4 olarak hesapladığımız parça Türkoğlu-Pazarcık, Erkenek ve Amanos segmentlerini de içerecek şekilde kırılarak 7.7 büyüklüğünde deprem yarattı. Doğu Anadolu Fay Zonu'nun ilgili segmentlerine komşu daha kuzeydoğudaki parçalarında bir yamulma birikim olmadığı için, gerilim zaten hassas bir konumda bulunan yaklaşık doğu- batı uzanımlı Çardak ve Sürgü fayları üzerinden ilerledi. Buranın da kırılmasıyla ikinci büyük deprem gerçekleşti" dedi.

"DAHA BÜYÜK DEPREMLER MEYDANA GELEBİLİR"

Antakya bölgesindeki arkeolojik alanlarda eski depremlerin izlerini, geçen yıl 'arkeosismolojik' yaklaşımlarla incelediklerini belirten Doç. Dr. Sümer, "Geçen sene elde ettiğimiz verilerle, şu anki depremlerin etkisini ilk yaklaşımdaki verilerle karşılaştırdığımızda tarihsel süreçte Antakya'nın daha büyük depremlerden etkilendiğini gördüğümüz ön sonuçlar var" diye konuştu.

Depremin Antakya'daki etkisine de değinen Doç. Dr. Sümer, "Antakya'da ilk büyük depremde, Kırıkhan'ın güneyine kadar oluşan bir yüzey kırığı geliştiğini, Tepehan'da ise sismogravitasyonel (sarsıntı kaynaklı) bir deformasyon etkisiyle çok büyük bir heyelan oluştu.Arazi çalışmaları sırasında gerçekleşen 6.4 büyüklüğündeki Hatay'ın Defne ilçesi merkezli depreminin de özellikle buradaki Toygarlı ve Çökek mahalleleri ve çevresinde sismogravitasyonel olarak büyük kütle hareketlerine neden olduğunu yerinde gözlemledik. Yüzey kırığına ait deformasyonlar Kırıkhan'ın güneyinde sonlanıyor. Özelikle Antakya'daki hasarlar yüzey kırığıyla ilgili değil de sismogravitasyonel gelişmiş, bu da bölgenin zayıf jeolojik yapısından kaynaklanıyor" dedi.

ÖLÜ DENİZ FAY ZONU'NA DİKKAT ÇEKTİ

Fay, zemin ve inşaat gibi birçok parametrenin Hatay'da depremin etkisini artırdığını belirterek Ölü Deniz Fay Zonu'na dikkati çeken Doç. Dr. Sümer, şöyle konuştu:

"Antakya, tarihsel dönem içerisinde çok büyük depremler yaşamış bir kent. Bu nedenle, Antakya özelinde yapılacak çalışmalara daha çok odaklanmamız gerekiyor. 'Deprem olup, geçti' diye düşünmemek gerekiyor. Yapılan çalışmalara göre, Ölü Deniz Fay Zonu'nun kuzey parçalarının farklı kollarında 1157 ve 1408 depremleri olduğunu biliyoruz.

Güncellenme Tarihi : 16.3.2023 18:22

İLGİLİ HABERLER