KANADOĞLU:''SON DEPREMDE YIKILAN BİNALARIN ÇOĞUNUN KAMU BİNASI OLMASI BURADAKİ SOYGUNU ORTAYA KOYUYOR''

ZAFER ÇAKMAK ANKARA - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türkiye'nin adının yolsuzluklarla birlikte anılmaya başlandığını belirterek örgütlü suçlarla mücadelede başarısız kalındığını ifade etti. Yolsuzlukların, Türkiye'nin kaderi olamayacağını ve Türkiye'nin yolsuzluklarla birlikte yaşamaya da layık olmadığını kaydeden Kanadoğlu, Bingöl depreminde yıkılan binaların çoğunun kamu binası olmasının, buradaki soygun ve yolsuzluğu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Kanadoğlu, çarenin öncelikle yargının bağımsız, güçlü ve etkin hale getirilmesi gerektiğini belirterek diğer önerilerini sıraladı. Dokunulmazlıkların mutlaka sınırlandırılması gerektiğini söyleyen Kanadoğlu, konunun, siyasi partilerin seçim öncesi oy kazanmak için kullandıkları malzeme olmaktan çıkarılması gerektiğine işaret etti. Milletvekili seçilme yeterliliğini ortadan kaldıran suçlarda dokunulmazlık olmaması gerektiğini ifade eden Kanadoğlu, bu suçlarda hazırlık soruşturmasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılması ve açılacak davaların Yargıtay'ın ilgili dairelerinde görülmesi yönündeki görüşlerini dile getirdi. Memurların ve kamu görevlilerinin dokunulmazlığının bulunduğu ve öncelikler bunun kaldırılması gerektiği yönündeki iddiaların gerçeğe uygun olmadığını kaydeden Kanadoğlu, kamu görevlileriyle ilgili iddiaların soruşturmasız kalmadığını vurguladı. Meclis soruşturmasını düzenleyen Anayasa'nın 100. maddesinin süratle değiştirilmesi gereğine de değinen Kanadoğlu, yolsuzluklarla mücadelenin, dokunulmazlıkların sınırlandırılmasıyla başarılacağı iddiasının doğru ama eksik olduğunu söyledi. Siyasi partilerin karşılıklı siyasi pazarlıklarla birbirlerini akladıkları yolunda kesin bir inanış bulunduğuna dikkat çeken Kanadoğlu, yolsuzluklarla mücadelenin siyaset ayağını tıkayan bu denetim yolunun açılması ve her türlü siyasi çıkar ve istismar aracı olarak kullanılmasının önlenmesi zorunluluğunu dile getirdi. Kanadoğlu, ''Yapılması gereken, soruşturma sürecine yargının katılmasını sağlamaktır. Çünkü Meclis soruşturması yargısal bir faaliyettir ve bir nevi hazırlık soruşturmasıdır. O halde soruşturma bağımsız ve bu konuda yetkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılmalıdır. İtham mercii yine TBMM olmalıdır'' diye konuştu. 'T.C. BAŞSAVCILIĞI BİRAN ÖNCE KURULMALIDIR' Kanadoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı'nın biran önce kurulmasını da istediği konuşmasında Türkiye'de terör ve çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadelede görevin, DGM Başsavcılıklarına verildiğini hatırlatarak, bu Başsavcılıklar arasında işbirliğinin yetersiz olduğunu, hiyerarşi, eşgüdüm, bilgi ve arşiv birikiminin de bulunmadığını söyledi. Suç örgütleriyle mücadelenin ancak örgütlü biçimde yapılabileceğini ifade eden Kanadoğlu, uygulamadaki dağınıklığın mücadeleyi başarısız kıldığını, başarısızlığın sorumlusunun Cumhuriyet Savcıları değil sistemin kendisi olduğunu vurguladı. Türkiye'de işkence ve insanlık dışı muamelelerle ilgili suçların gerektiği gibi soruşturulmadığı, sanıkların himaye gördüğü yolundaki haksız ancak yaygın kanının ortadan kaldırılması için eşgüdüme ihtiyaç olduğunu kaydeden Kanadoğlu, bu nedenle Türkiye'nin bugünkü yapılanmasıyla terör ve çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadelede başarı kazanmasının mümkün olmadığını vurguladı. Kanadoğlu şunları söyledi: ''Çare Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı'nın kurulmasındadır. Bu ihtiyaç örgütlü suçların uluslararası işbirliği ile soruşturulması gereğinden ve uygulamada yaşanan çoğu acı tecrübelerden doğmuştur. Yaşanan karışıklıkların önlenmesi için Başsavcılığımızın, Yargıtay dışında mevcut ve verilecek görevleri de gözetilerek 'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı' gibi özel bir kavram yerine ülke dıyla geneli ifade eden 'Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı' olarak adlandırılması zorunludur''. Kanadoğlu'nun konuşmasının ardından 2002 yılında Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevinden emekli olan ya da başka bir göreve atananlara plaket verildi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:54