Gündem
  • 31.10.2003 16:06

KARAMEHMET'İN GİZLİCE BAŞBAKAN'I ZİYARET ETMESİNİN SIRRI ANLAŞILDI…

NAZLI ILICAK/ D. B. TERCÜMAN ALİ'NİN KÜLÂHI VELİ'YE, VELİ'NİNKİ ALİ'YE Yolsuzlukların üzerine gitmek, özellikle suçlanan kişiler medya patronuysa, o kadar kolay değil. Geçmişte bir çok işadamı, kendilerini koruyabilmek ve fırsat çıktığında çeşitli avantajlar elde etmek için gazete ve televizyon sahibi oldular. Himaye Bütün zorluğuna rağmen, AK Parti Hükûmeti, halkın tasarrufunu kendi menfaatleri için kullananları takibe ve parayı tahsile kararlı görünüyor. Bugüne kadar her iktidarın önünde boyun eğdiği Uzan Grubu hesap verme noktasına getirildi. İmar Bankası operasyonundan sonra kamu vicdanında bir soru işareti belirdi: Uzanların üzerine gitmek için özel kanun dahi çıkarılırken, acaba benzer durumda olan iki büyük medya patronu niçin himaye görüyor? İşte şimdi aralarında bu medya patronlarının da bulunduğu ''banka hortumcularını'' telâşlandıran bir kanun Meclis gündemine geliyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, ''Kanunu engellemek için ilgililer kuyruğa girdiği'' sözleri dikkat çekici. Bu arada, endişeler bazı sütunlara da yansıyor. Hürriyet gazetesinin ekonomi yorumcularından Erdal Sağlam, ''Bankacılık Yasası'ndaki değişikliğin, bankacılığa öldürücü bir darbe vuracağını'' yazıyor. Sağlam'a göre, ''Batık bankaların alacaklarını, BDDK ve Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu yerine Maliye Bakanlığı'nın takip etmesi, bağımsız bankacılık otoritesinin (BDDK'nın) ortadan kalkması anlamına gelecek. Tüm mal, hak ve alacaklara ilişkin olarak açılacak veya açılmış davalarda, sorumlular, iyi niyet karinesinden yararlanamayacak ve suçsuz olduklarını ispatla mükellef kılınacak maddesi ise hukuka aykırı'' Aynı gazetenin bir başka yazarı Fatih Altaylı, Sağlam'ın ''aşırı hassasiyeti(!)'' karşısında gerçekleri hatırlattı: ''İmar Bankası hariç, batan veyahut el konulan bankaların maliyeti 47.2 milyar dolar. Buna mukabil Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun toplam tahsilatı 1.8 milyar dolar. 1.8 milyar doların, 1.3 milyar doları, kredi tahsilatı, 229 milyon doları iştirak satışı, 141 milyon doları banka satışından geliyor. Hâkim sermayedarların batık bankalarından kaynaklanan borçları 11 milyar dolar. Bu borca karşılık yapılan tahsilat sadece 10 milyon dolar.'' Ali'nin külâhı Tek bir kör kuruşa sahip çıkma iddiasında bulunan iktidarın, işleri sürüncemede bırakması beklenemez. Bugüne kadar Ali'nin külâhını Veli'ye, Veli'ninkini Ali'ye geçirip, hayat tarzlarını eskisi gibi sürdüren ''banka hortumcusu sermayenin'' telâşa kapılmasını da normal karşılamalıyız. Hatta aralarından biri, bir medya patronu, Tayyip Erdoğan ile buluşarak, kanunun sakıncalarını anlatmaya çalıştı diye duyduk. Kanun çıkana kadar, her kanal denenecek, kâh gazete sütunlarındaki yorumlar, kâh demeçlerle ''tehlikenin''(!) önü kesilmeye çalışılacak. Banka batıranların kuralları hiçe sayarak yollarına devam ettiklerinin somut örneklerinden biri Mehmet Emin Karamehmet. Karamehmet, hâkim sermayedar sıfatıyla Pamukbank'ın kaynaklarını kendi firmaları lehine kullandı ve bankasını batırdı. 31.12.2001 tarihine göre hazırlanan Bankalar Yeminli Murakıpları raporunda, Pamukbank'ın 2.5 katrilyon liralık zararı görünüyordu. Bunun 2.3 katrilyon lirası (% 91'i) Çukurova Grubu'nun 43 firmasına kullandırılan ve % 97'si donuklaşan kredilerden oluşuyordu. 31. Ocak. 2003 tarihinde BDDK ile imzalanan anlaşma gereği, Pamukbank'ın yanı sıra, Karamehmet'in ''ikinci özel kasası'' gibi çalışan Yapı Kredi Bankası'nın (YKB) da, iki yıl içinde satışa sunulması kararlaştırılmıştı. İmzalanan protokolde aynen şöyle deniliyordu: ''YKB'nin yönetimi, tarafların müştereken seçeceği uluslararası saygınlığa sahip bir danışmanlık firması tarafından tespit edilecek isimlerce oluşturulacaktır. Bu isimler, TMSF'nin tasvibinden geçecektir. Bankalar Kanunu'nun kurucularda aradığı nitelikleri kaybeden Çukurova Grubu'nun, YKB'deki hisseleri, 2 yıl içerisinde satılacak, hisselerin bu süre içerisinde satılamaması durumunda ise, satış üçüncü yılda, uluslararası alanda tanınan bir yatırım bankası tarafından gerçekleştirilecek, satılamazsa satış inisiyatifi TMSF'ye geçecektir.'' Karamehmet'e kıyak BDDK, Karamehmet'in Yapı Kredi ve Pamukbank'tan doğan borcunun faiziyle birlikte 6.2 milyar dolar olduğunu tesbit edip, 15 yıl vadeyle taksitlendirdi. 1'inci ve 2'nci yıllar sadece (144+145 milyon dolar tutarındaki) faiz ödenecek; ana para ödemesi üçüncü yıldan itibaren başlayacak. Devlet (BDDK), Uzanlar'a yaptığı gibi malına mülküne el koymak yerine, önemli bir değer ifade eden Turkcell'i Karamehmet'te bıraktı. Ayrıca, Yapı Kredi Bankası yönetiminde Karamehmet'in atadığı yöneticilerin kalmasına göz yumuldu. Son olarak Atel-Yapı Kredi benzeri ''grup içi bir alışverişe'' şahit oluyoruz. Hatırlanacağı üzere, Sermaye Piyasası Kurulu, Yapı Kredi'nin halka açık bir şirket olduğundan yola çıkarak, Karamehmet'in borcuna mukabil Atel'in yüksek değerden bankaya satılmasında suç unsuru görmüş ve mahkemeye başvurmuştu. Cansızlar ne diyor? SPK Başkanı Doğan Cansızlar, Turkcell Genel Kurulu'nun toplanarak, Sonera isimli ve Turkcell'in % 36'sına sahip bulunan yabancı firmanın hakkını gasp etmeye çalışması karşısında ne düşündüğünü sorduk. İşte aldığımız cevap: ''Türk Ticaret Kanunu'na göre, Turkcell'in çoğunluk hissesini ellerinde bulunduranlar, Genel Kurul'da Turkcell yönetimini değiştirebilirler. Türk Ticaret Kanunu buna cevaz veriyor. Sonera ile Turkcell arasında özel bir protokol var. Protokole göre, Turkcell yönetimindeki üç Sonera temsilcisinin, kararı bloke etme hakkı bulunuyor. Biz SPK olarak, özel hukukun takipçisi olamayız. Sonera bilahare Çukurova'yı dava edebilir. Tabiî bu, aynı Motorola ve Nokia'da görüldüğü gibi, yabancı sermaye açısından caydırıcı bir unsur ve çok yazık. Biz, sadece, Atel'de yaptığımız gibi, eğer Digitürk, değerinin üzerinde satın alınırsa, küçük hissedarlar zarara uğruyor gerekçesiyle Turkcell yönetimini mahkemeye verebiliriz.'' Özel muamele Mehmet Emin Karamehmet 15 yıla yaydığı borcu bile ödemekte zorlanıyor. İlk borç taksiti yaklaştığı için, Digitürk'ü Turkcell'e satmak suretiyle kârı kendi kasasına aktaracak. Bu arada, Pamukbank'ın Çukurova Grubu şirketlerine verdiği krediler yüzünden, bankanın 441 trilyon lira ve 41.5 milyon dolar zarar ettiği anlaşıldı. Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu, ''hizmet sebebiyle emniyeti suistimal'' iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Aslında suç duyurusunun Bankalar Kanunu'nun 22'nci maddesindeki zimmet suçuna göre yapılması gerekiyordu. Neden Dinç Bilgin veyahut Uzanlar'a uygulanan madde, Karamehmet'e uygulanmıyor? ''Bankanın yönetim ve denetimini elinde bulunduranlar, banka kaynaklarını, bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde kullanıp, bankayı zarara uğratırlarsa, Yönetim Kurulu Başkanı ve yöneticileri 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis cezası ile yargılanıyor.'' Karamehmet'e bu özel muamele neden? Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:57

İLGİLİ HABERLER