Ekonomi
  • 13.4.2009 14:32

KATILIM ÖNCESİ EKONOMİK PROGRAM AÇIKLANDI

ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren'in, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile birlikte açıkladığı, Katılım Öncesi Ekonomik Programda, 2009 yılındaki daralmada, özel yatırım ve özel tüketim harcamalarındaki gerilemenin belirleyici olacağı ifade edildi.
2010 yılından itibaren ise küresel koşulların düzelmeye başlamasıyla birlikte Türk ekonomisinin toparlanma sürecine gireceği vurgulandı.
Programa göre, dış talepteki daralma en fazla sanayi sektörünü etkileyecek. 2009 yılında sanayi sektörü üretiminin yüzde 9,7 oranında daralması beklenirken, 2010 ve 2011 yıllarında üretimde sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 4,7 oranlarında büyüme kaydedileceği tahmin ediliyor.
2009 yılındaki küçülmenin, işgücüne yansıyacağına da dikkat çekilen programda, bu çerçevede işsizlik oranının bu yıl yüzde 13,5 düzeyine yükseleceği belirtiliyor.
Programda, Merkez Bankasının daha önce açıklamış olduğu enflasyon hedeflerinin ulaşılabilir olduğu değerlendirilirken, 2009 tüketici fiyat enflasyonu yüzde 7,5, 2010 yılı enflasyonu yüzde 6,5, 2011 enflasyonu da yüzde 5,5 olarak yer aldı.
Programda, 2009 yılı cari işlemler açığı 11 milyar dolar olarak öngörüldü, 2010 ve 2011 yıllarında ekonominin toparlanmasıyla birlikte cari işlemler açığının bir miktar artacağı ve söz konusu rakamın 2010'da 18,6 milyar dolar, 2011'de ise 26,4 milyar dolar olacağı belirtildi.
Geçen yıl yüzde 1,5 olarak gerçekleşen genel devlet açığının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının bu yıl yüzde 4,6'ya yükseleceği ifade edilen programda, 2010 ve 2011 yılları için de söz konusu oran için yüzde 3,2 ve yüzde 2,8 düzeyinde olacağı tahminlerine yer verildi.
IMF tanımlı genel devlet faiz dışı fazlanın GSYH'ye oranına ilişkin olarak da programda, 2009 yılı için yüzde eksi 0,6, toplam kamu faiz dışı fazla için ise yüzde eksi 0,3 öngörüsünde bulunuldu.

Ekren: "Küresel finans krizi en büyük finansal piyasaya, en büyük ithalat hacmine sahip ABD'de doğduğunu daha önce sizlerle paylaşmıştık. Bu ülkenin hane hanı tüketim düzeyi de dünyanın ikinci büyük ekonomisini de kontrol etmekteyiz. Homojen olmayan konut ipotek kontratlarının itibarlı reyting işlemleriyle homojen menkul kıymet haline getirmek suretiyle nakit akışını sağlamak yoluyla oluşan küresel krizin sonucu oluşan sistemik riski gözardı etmemek gerekir. Sadece finans değil tüm sektörleri etkiler hale gelmiş ve güven krizi haline dönüşmüştür.

Makro dengelerde yetersiz denetim koşullarıyla türev ürünler risk oluşturulsa dahi farklı bir sürece girdiğini görüyoruz.

İŞSİZLİKTE ARTIŞ OLABİLİR
GSYH'ya oranla güçlü para yüzde 10, menkul kıymetlerdeki borç yüzde 142'ye ulaşmış durumdadır. Bu elbette küresel krizin bir boyutunu yansıttığı içinde önemlidir. 2007-2008 döneminde Merkez Bankalarının referanslarını da ciddi oranda düşürmüş, çapraz kurlara yansımış ve bütün borsalar ciddi bir gerileme ile karşı karşıya kalmıştır. 2007 Kasım ayında 10938 olan bu endeks 2008 yılında 784'e kadar düşmüştür. Böyle bir süreç içerisinde bütün ekonomilerin özellikle krizin doğduğu ülkelerde yoğun bir şekilde yeni paketlerle karşılaştık. Nisan ayı ortaları itibarı ile bütün paketlerin toplamının GSYH'ya ortalama yüzde 128'lik düzeye ulaşmıştır. Mortgage krizinin ortaya çıkardığı zararlar 1 trilyon 210 milyar dolara kadar ulaşmıştır. FED'in krizden önceki bilanço büyüklüğü de 4 katı da artmış bulunmaktadır. Küresel finans krizi ve reseseyon bütün ülkeyi etkilediği gibi Türkiye ekonomisini de etkilemesi kaçınılmazdır. 2007 - 2008'deki temel göstergelerde küresel krizin etkilerini çok net görmekteyiz. Özellikle öne çıkan temel göstergeler GSYH'nın dolar cinsinden 2008'de 741 Milyar dolara ulaşmıştır kişi başına düşen ise 10.000 dolar olmuştur. İşsizlik oranlarında artış mümkündür. Aralık ayına göre olduğu için TÜİK'in yeni ortalamasını bekliyoruz. Kamu net borç stokunun da GSYH'ya oranı 29,26'ya düşürmüştür. Cari açıkta -0,3'ten -5,6'ya yükselmiş oldu. Türkiye ekonomisinin oldukça iyi bir yol izlediğini söyleyebiliriz. Cari açık 2009'de 11 milyar Dolar olacaktır.

Bütçe açığının milli gelire oranı: 2009'da yüzde 4,6, 2010'da yüzde 3,2, 2011'de yüzde 2,8 olması beklenmektedir.

Aynı tabloya 2007 - 2008 için baktığmız zaman Türkiye için etkilerini daha net görebiliriz. Sermaye hesaplarında cari açığa bakıldığında 939 milyon dolardan 15 milyar dolardan diğer yatırımlarında 7 milyar dolardan 25 milyar dolara çıktığını görebiliriz.

Bu şunu gösteriyor genel olarak bakıldığında Türkiye'nin makro ekonomik tablosu iyi bir seyir izlemiştir. İhracatımız özellikle 2008'in son çeyreğinden itibaren düşüşe geçmiştir. Sanayi üretim içinde GSYH'da yüzde 25 düzeyindedir. Genel olarakta GSYH geçen yıla nazaran yüzde 1 büyümüş oldu. Türkiye'nin makul sayılabilecek bir sermaye girişini de söyleyebiliriz.

ÖNEMLİ BİR KRİZ YAŞIYORUZ
Son üç aylık sanayi endeksi verilerine göre geçen yıla göre dramatik bir düşüş gösterdiği açıktır. 2008 yılı sonu itibari ile aldığımız paketlerin önemi itibari ile stok değişimlerinin -4,0 olmuştur. Bu stokları eritmek adına iyi bir adım olduğuna işarettir. Son üç aya baktığınızda geçen yılın son üç ayına göre düşüş olsa bile birbirini takip eden aylara nazaran yükselmenin olması iyiye gidişin bir göstergesidir. Yaşadığımız kriz elbette önemli bir krizdir. G-20'de ortaya konan tablo bunun çok net olarak anlaşıldığını ortaya koymaktadır. Büyüme ve istihdamı iyileştirmek ve finansal sektöre destek sağlamaktır. Resesyonun süresini kısaltabilecek bazı adımlarda atılmıştır. Her ne gerekiyorsa yapılacağı da mütabakata varılmıştır. Ülkeler de mali paketler ortaya koymaktadır. Ülkelerin ihtiyacı olan tedbirleri almaları küresel koordinatörsüzlük olduğu anlamına gelmemektedir. Paketlerin genelde üç bileşeni vardır. Birincisi, her ülkede yatırımı arttırmaktır, ikincisi ülke ekonomisi güçlendirmek ve üçüncüsü ise bankalar gibi finans merkezlerine para akışını sağlamaktır.

2009'DA KÜÇÜLME, 2010 VE 2011'DE BÜYÜME
Krizin etkileri Türkiye için kendini 2008'in son çeyreğinde göstermiş ve hala devam etmektedir.

Yıllık büyüme tahminleri
2009 - 3,6
2010 3,3
2011 4,5

2008'in son çeyreği ile 2009'un ilk çeyreği şu tabloyu göstermektedir. Krizin etkilerini azaltacak ve daha uygun tedbir programının önemini ortaya koymaktadır.

Sürece yönelik en etkin yaklaşım reform ajandası ve eylem planları oluşturulmuş ekonomik programı güncellemektir. Bunlar iki tanedir 2009- 2011'i kapsayan, 2010-2012'yi kapsayan orta vadeli mali plandır. 2010-2012 Ekonomik pakedi Mayıs ayında açıklanacaktır. 2007-2013 kalkınma planı ile uyumlu yeni dönemin amaçları ve hedefleri güncelleştirilecektir. Bu amaç ve hedeflere ulaştırmada kullanılacak politika gündeme getirilecektir.

Son 5 - 6 ayda rakamlar sürekli değişmekte ve revize edilmektedir. Tahminler verilere göre değişmektedir. Kriz nedeniyle önemli belirsizlik ve risk içermektedir. Programın özellikle temel göstergeleri şu ana kadar yayınlanmış rakamlar üzerinden yapılmıştır. Programda yer alan göstergeler mevcut gelecek sizlerle toplumla paylaşılacak ve gerekli değerlendirmelerde sürekli yapılacaktır.

Kurumlar arası ve bireyler arası işbirliği dengesinin kalitesi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Süreç kamu ve özel sektörün yakın işbirliği içerisinde yürütelecektir. Programın şeffaflık olması münasebetiyle gelişmeleri üçer aylık aralıklar ile değerlendireceğiz.

KRİZDE KAMU ÜRETİMİ ARTTI
Türkiye bu uluslararası kriz döneminde talebi karşılama olanağı bulmuştur. 2008-2009'da 6 adet tedbir paketi ortaya koyduk ve sayısı 53'e ulaşmıştır. İlk paketin maliyeti 11,3 milyar TL idi. Özel sektörün hemen hemen bütün göstergeleri negatif veya durağan gösterirken Kamu'nun üretimleri yüzde 18 civarında artış göstermiştir. IMF ile yapılan son görüşmeden önce faiz dışı fazlanın 0,7 düşürülmesi ile ilk sinyal verilmiştir. Daha paketin ilk sinyalini 2008'in Mayıs ayında paylaşmış olduk. Program IMF ile yapacağımız görüşmeleri içermektedir. Eximbank'ın imkanları önemli ölçüde geliştirildi. Vergi borçlarını 18 vade ile yıllık yüzde 3 faizle taksitlendirdik.

HEDEF İLK 10 EKONOMİ ARASINDA GİRMEK
Küresel finans krizinin etkilerinin azaltılmasına yönelik olarak ikinci paketimiz birinci paketin devamı olarak hazine garanti ve ücret iyileştirme olan 11,8 Milyar TL'lik pakettir. Bununda toplam bütçe içindeki payı yüzde 7,6'dır. 2023'deki hedefimiz dünyanın ilk on ekonomisi arasına girmektir. Reel sektöre yönelik olarakta 2009'a yönelik olarak ta esnaf kredilerine, KOBİ'lere sağlanan desteklerde bütçenin kendi paketi olarak devam etmiştir. Sayın Başbakanımızın üçüncü, dördüncü, beşinci paketleri toplumla paylaşmıştır. Bunlarda değişik ötv kdv, eximbank'a kaynak aktarımı, konut beyaz eşya gibi alanlarda indirim yaptığmızı da söyleyebiliriz.

Bir taraftan bankaların bilançolarını sağlıklı yapıya ulaştırmayı ön planda tutuyoruz. Toplam açılan paketlerin büyüklüğü 36,3 Milyar TL'dir . OECD tarafından da bir çalışma başlatılmış oldu. Bu çalışma kapsamında da Türk Hükümetinin aldığı benzer kararları topladığınızda Türkiye'nin OECD ülkeleri içerisinde de önemli bir paket uyguladığını görebilirsiniz.

Türkiye 750 milyar dolarlık bir milli gelirine sahiptir. Türkiye'de yerli ve yabancı tüm dökümanlarda işleyen bir piyasa ekonomisine sahip bir özel sektör bulunmaktadır. Türkiye genç nüfusu itibirai ile avrupanın en gözde ülkesidir. Tarihi kültürel alanda oldukça geniştir, enerji geçiş ülkesidir.

BOTAŞ'IN BORÇLARI ÖDENECEK
Brezilya, Çin gibi ülkelere Türkiye'de dahil olmuştur. Küresel finans krizin etkilerini azaltmak ve orta vadeli programı güncellemektir. Program küresel krizin etkileri nedeniyle Türkiye'de de borç dinamiğinde ve büyümesinde görülen bozulmanın düzeltilmesi yönündedir. Mali disiplin ve istikrara yönelik güvenin sağlanmasıdır. Bozulmanın ne kadar olacağı ve ne kadar süreceğini ifade etmektedir. 2009 - 2010 - 2011 yılı tahmin ettiğimiz büyüme oranını daha önce verdik. Katılım öncesi ekonomik programda 2011 dönemleri için bütçe açığını, yüzde 5, yüzde 3,51 ve yüzde 4 olarak belirledik. Katılım öncesi programda yer alan yeni vergi harcamalarının ciddi şekilde kontrolü ve bütçe dışı olanlarına müsade edilmemesi, botaşın gecikmiş borcunun ödenmesi, mali kuralın 2009 içinde gerekli alt yapısının hazırlanması. Mali kural uygulamasının bir parçası olarak da özel ödeneklere izin verilmemesi. Sosyal Güvenlik Primleri formu uygulamasına 2010 yılı başı itibari ile de başlayacaktır.

YENİ BANKACILIK KANUNU MECLİS'DE
İçinde bulunduğumuz küresel finans krizi verimlilik ve yaygınlık bakımından daha önce görülmemiş bir krizdir. İçinde yer aldığımız G-20'de alınan kararlar son derce önemlidir. Finans ve bankacılık sektörünün sağlam yapısını devam ettireceğiz. Türk finans sektörü güçlü konumda bulundurulmalıdır. Yönetilebilir risk çerçevesinde gerekli adımları atmalıdır. Yeni bankacılık kanunu da Meclise sevkedildi. Gerektiğinde paketleri açmaya devam edeceğiz. Temel yaklaşımımız her bir TL'nin en yüksek olmasına özen göstereceğiz. Önümüzdeki paketlerden biri de istihdamla ilgili olacaktır. Kalkınma ajanslarını yaygınlaştıracağız. GAP, DAP devam edecektir. Vergi mükelleflerimize zorunlu olmadıkça ek yük getirmeyeceğiz. Vergi reformuna odaklanacağız. Sahip olduğumuz kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılmasına özen göstereceğiz. Özel sektör kuruluşlarımız bu süreçte daha etkin rol görecektir.

MERKEZ'İN HEDEFLERİNİ ŞİMDİLİK DEĞİŞTİRMİYORUZ
Küresel finans krizi o kadar hızlı devam ediyor ki sürekli güncelleme yapmak yerine bir tahminle başlayıp daha sonra gerektiği zaman bunun revizyonunu yapmak daha mantıklı geliyor. Elbette konuşmada da üstü kapalı şunu ifade ettim. G-20'de alınmış kararlara baktığmızda G-20 içerisinde yer alsın yada almasın. Uluslararası finans kuruluşları yeni fon aktarırken bir kaç alanı daha kapsayan paketleri tercih etmişlerdir. Fiilen çalışırken işsiz kalan vatandaşımıza işsizlik ödeneği ödüyoruz. Bütün bunlara rağmen sosyal korumaya muhtaç vatandaşlarımıza sosyal korumaya devam edeceğiz. Bütçe konusunda meclise gitmemize gerek yok. Bir limit talebi ortaya çıkabilir. Mali kuralı hangi oranda olacağı araştırmalar sonu değerlendirmeler sonucu ortaya çıkacaktır. Kamu harcamaları ne olacağı konusunda, verimliliği ve etkinliği yükseltmek için alt yapı çalışmaları olması lazım, reforma yönelik harcamalarında onun duışında oluşturmak gerekir. Yüzde 4'ten -3,6'&ya geliş Sayın Başbakanımıza biz aktarıyoruz verileri. Burada güvenden veya güven erozyonundan çok atılması gereken adımları atmayı bir yaklaşım olarak ta görmek gerekir. Merkez Bankasının tahmini ve hedefi konusunda da merkez bankamız daha önce oluşturduğu hedefi değiştirmiyoruz. Enflasyon trendinin ne olacağı konusunda değişebilir.

ŞİMŞEK: IMF İLE ÇERÇEVEDE ANLAŞTIK

Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek: Teknik düzeyde çalışmalar devam etti. Bahar toplantıları önümüzdeki hafta başlıyor. Bu çerçevede ya yüzyüze görüşeceğiz yada Ankara'da bir takım görüşmeler yapılabilir. Ama şu yada bu şekilde olur diyemiyorum. Çerçeve konusunda bazı prensiplerde mütabakata vardık.

Ocak ayında aşağı yukarı önümüzdeki dönem için bir rakam vardı. şartlar değiştiği için makro çerçeve üzerinde bir takım çalışmalar yapılacak. Türkiye ekonomisini iyi bildiğmiz için üç aşağı beş yukarı yüzde yüz şunu diyemeyiz. Bugün ortaya konulan döküman üç ana başlıktan oluşuyor. Bu konuda detaylar üzerinde tabii ki müzakereler yapılacaktır. IMF heyeti ne zaman gelecek ya onlar buraya gelecek yada Washington'a gideceğiz. Bahar toplantıları öncesinden Türkiye ayağı biter konusu benim için bir ümitti. Türkiye ayağının bitirilmesine yönelik önemli çalışmalar yapıldı. Henüz yüzyüze görüşmeler konusunda bir tarih belirlenmiş değil. Lakin o tarihte çok uzak bir tarih değil. Bizim için önemli olan bir alt yapı var. Kabine revizyonu Başbakanımızın takdiridir. Piyasaları etkiler mi değişikliğin niteline bağlı herhalde.

BÜTÇEDE REVİZEYİ ZAMAN GÖSTERECEK

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan: Vergi için ek bütçe yapmaya gerek yok. Ödeneklerde bir yetersizlik olursa gidebiliriz. Onu bize zaman gösterecektir. IMF ile ilgili görüşmelerimiz var. buralarda da revizeye gidilip gidilmeyeceğini zaman gösterecektir. Bütçe açıkları eskisindan çok daha fazla olacaktır. 2009 yılı bütçe açığı 48 milyar küsür olacak. Ve diğerlerini de ekonomik programlarda bulabilirsiniz. 2010 yılında 39 milyar 2011 yılında da 40 milyar olacağı tahmin ediliyor. Yakında yayınlanacak orta vadeli planlarda da bunların bütün detayları yer alacaktır. İcra bir bütündür insanların şahısların değişmesi ile hiçbirşey değişmez. Mühim olan kurumların devamlılığıdır.

Bütçe rakamları ne zaman açıklanacak derken, kriz bizi etkiledi mi mutlaka etkilemiştir. Türk milletini etkileyen herşey bizi mutlaka etkiler. Biz sabit ücretliler maaşlarımızı her zaman alabiliyoruz. Gelirleri sabit olmayan kişilerde kriz kendisini biraz daha hissettiriyor. Beni bayağı ameliyat etkiledi.

Tedbirler paketinden maksat gelirlerin arttırılması harcamanın kısılmasıdır. Başbakan Yardımcımızın başkanlığında ekonomik koordinasyon kurumunun bilgisi dahilinde sizlerle paylaşacağız.

Güncellenme Tarihi : 14.5.2016 23:10

İLGİLİ HABERLER