Kazakistan neden İbrahim Anlaşmaları'na katılması alay konusu oldu
Kazakistan'ın İsrail ile 30 yılı aşkın bir siyasi ilişkisi olmasına rağmen İbrahim Anlaşmaları'na katılması alay konusu oldu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff Perşembe günü yaptığı açıklamada ABD arabuluculuğundaki İbrahim Anlaşmaları'na yeni bir ülkenin daha katılacağını duyurdu. Bu duyuruyu saatler sonra yeni katılımcının Kazakistan olduğu haberi izledi.
İki ülke arasında 1992'den bu yana süregelen uzun soluklu bağlar bulunduğundan, İbrahim Anlaşmaları'nın hem destekçileri hem de karşıtları arasında bu haber pek çok kişi için şaşırtıcı olmadı.
Şimdi Kazakistan'ın İbrahim Anlaşmaları'na neden katıldığına bir göz atalım:
ABD liderliğindeki ittifak
İbrahim Anlaşmaları, 2020'deki başlangıcından bu yana, öncelikle daha önce İsrail ile resmi bağları olmayan Orta Doğu devletlerine odaklanmıştı.
Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn 2020'de anlaşmaya ilk katılanlar oldu, daha sonra onları Fas izledi.
Ardından ise Sudan'da Ömer el Beşir rejimini deviren Abdulfettah Burhan liderliğindeki cunta yönetimi anlaşmayı imzalayan ülkeler arasına katıldı.
Aradan yıllar geçmesine rağmen, başta Suudi Arabistan olmak üzere ülkelerin anlaşmaya katılması konusunda pek çok şey konuşuluyor, ancak bu şimdilik pek yakın görünmüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Arap olmayan ve çoğunluğu Müslüman olan Kazakistan'ı da anlaşmaya dahil ederek, amacında küçük bir değişiklik yaparak İbrahim Anlaşmalarını yeniden canlandırmaya çalışıyor gibi görünüyor.
Washington merkezli Yorktown Enstitüsü Turan Araştırma Merkezi Direktörü Joseph Epstein, ABD tarafından finanse edilen Radio Free Europe/Radio Liberty'ye yaptığı açıklamada Astana'nın katılımının “anlaşmaları bir Orta Doğu barış girişiminden hoşgörü ve refaha adanmış ılımlı Müslüman ülkelerden oluşan ABD yanlısı bir koalisyona dönüştüren yeni bir aşamanın başlangıcına işaret ettiğini” söyledi.
Görünürde Suudi Arabistan ile anlaşma yok
Trump yönetimi ve ondan önceki Biden yönetimi, Suudi Arabistan'ın İsrail'le ilişkilerini normalleştirmesi için bastırıyor ancak tam olarak istedikleri bir sonuç alamıyorlardı.
Riyad, İslam dünyasında ekonomik bir güç merkezi olması ve İslam'ın en kutsal iki mekanına ev sahipliği yapması nedeniyle ABD tarafından uzun zamandır anlaşmalar için kilit bir hedef olarak görülüyordu.
Ancak Suudi Arabistan'ın İbrahim Anlaşmaları'na katılma ihtimaline ilişkin başlangıçtaki iyimserlik, İsrail'in Gazze'deki soykırımına duyulan öfke nedeniyle azaldı.
İsrail'in Ekim 2023'te başlayan soykırım savaşının ilk aylarında Suudi Arabistan, Filistinliler için “devlete giden açık bir yol” ortaya konana kadar normalleşmenin masada olmayacağını vurguladı.
Bu tutum daha sonra sertleşti ve Suudi Dışişleri Bakanlığı Şubat ayında bir açıklama yayınlayarak “Suudi Arabistan'ın, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için aralıksız çabalarını sürdüreceğini ve bu olmadan İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmayacağını” teyit etti.
İsrail'in yerleşimci işgali politikaları ve toprak ilhakının da kınandığı açıklamada, “bu sarsılmaz pozisyonun müzakere edilemez ve tavize açık olmadığı” vurgulandı.
Geçtiğimiz ay İsrail medyası İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 2026'da yeniden seçilme şansını arttırmak için Suudi Arabistan ya da Endonezya ile bir anlaşma sağlamaya çalıştığını bildirmişti.
İsrail kamu yayın kuruluşu Kan, Riyad ile bir anlaşma imzalama şansının “makul” olarak değerlendirildiğini, Cakarta ile benzer bir anlaşma imzalama şansının ise “düşük” göründüğünü kaydetti.
Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülkesi olan Endonezya'nın, Tel Aviv'in Cakarta'nın Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) üyeliğine karşı çıkmaktan vazgeçmesi karşılığında İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeyi düşündüğü de söyleniyor.
'Çaresizlik'
Kazakistan'ın İbrahim Anlaşmaları'na dahil olması sosyal medyada eleştiri ve alay konusu olurken, pek çok kişi bunu İsrail'in normalleşme çabalarını canlandırmaya yönelik umutsuz bir hamle olarak değerlendirdi.
Filistinli-Amerikalı gazeteci Ahmed Şahabeddin sosyal medya hesabında yaptığı yorumda, “İsrail, soykırımını ‘barış’ olarak yeniden markalaştırmak için o kadar çaresiz ki, 1992'den beri tam diplomatik ilişkilere sahip olduğu Kazakistan'ın İbrahim Anlaşmaları'na katıldığını duyuruyor” diye yazdı ve ekledi: “Suudi Arabistan'ı anlaşmaya dahil edemediler, şimdi hayalleriyle yaşıyorlar.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün eski başkanı Kenneth Roth da Trump yönetiminin İsrail'i desteklemek için durgun hale gelen söz konusu anlaşmaları yeniden canlandırması gerektiğini ifade ediyor.
"İsrail'in Gazze'deki soykırımına ve bir Filistin devletini engellemesine rağmen Trump yönetimi İbrahim Anlaşmalarını desteklemek için 1992'den beri İsrail ile diplomatik ilişkileri olan Kazakistan'a kadar gitmek zorunda. Tam bir maskaralık" dedi Roth.
Kaynak: Mepa News, The New Arab