Medya
  • 25.8.2004 16:30

KENAN EVREN´DEN AZİZ ÜSTEL´E FIKRA GİBİ UYARI...

Aziz Üstel´in Arda Uskan´a anlattığı bir anı, darbe lideri Kenan Evren´in ´televizyona bakış´ını da ortaya koydu. Yeni Şafak Yazarı Kürşat Bumin bu anıyı okurlara aktardı ve altına kendi yorumunu ekledi. KÜRŞAT BUMİN - YENİ ŞAFAK... Yakınlarda Vatan'dan Arda Uskan'ın Aziz Üstel ile yaptığı röportajın özellikle bir bölümü kaçırılmaması gereken bilgiler içeriyordu... Röportajın bu öğretici mi öğretici faslı bir zamanlar, yani Cem Duna'nın genel müdür olduğu dönemde Aziz Üstel'in ülkenin tek kanalı olan TRT ekranında bir müddet sürdürdüğü ''Talk Show''un yolaçtığı gelişmelere ilişkindi. Aziz Üstel, o zaman TRT içinden bazı yöneticilere olduğu kadar izleyicilerin önemli bir bölümüne de yadırgatıcı gelen programını şöyle anlatıyordu: ''O zamanki TRT'yi düşün. Bacak bacak üstüne atmak yasak, senli benli konuşmak yasak. Ben bunların hepsini yaptım. 'Bu adamı kim ekrana çıkarıyor' diye kıyamet koptu.'' Fakat bekleyin, acele etmeyin; hikayenin en hoş tarafı şimdi başlıyor: ''Cumhurbaşkanı resepsiyonuna davet edilmişim. Kenan Evren dönemiydi. Sıra halinde teker teker girip el sıkışıyoruz. Sıra bana geldi. Kenan Evren elimden tuttu yanına çekti. Evren, ben, kızı yanyana duruyoruz. Gelen gidenin elini sıkmaya başladım. Garip bir durum. Mesela Sezen Aksu geliyor, elimi uzatıyorum. 'Aa Aziz!..' diyor. Meğer Evren benimle konuşmak istermiş. Bir fırsatını buldu. 'Senden hiç memnun değilim' dedi. 'Neden efendim' diye sordum. 'Sen benim karşıma geçiyorsun, bacak bacak üzerine atıp sigara içiyorsun, kahkahalar atıyorsun.' Şaşırdım. 'Efendim zatıalinizi ilk defa görüyorum. Ben sizin karşınızda ne zaman sigara içtim' deyince de 'Televizyonda içiyorsun' cevabını verdi. 'Oraya çıkınca, Kenan Paşa o televizyonu seyrediyor diye düşüneceksin.' Ve nitekim...'' Ne dersiniz, haksız mıyız? Televizyon icat edileli beri bundan daha hoş bir hikaye dinlediniz mi? Televizyon ekranına çıkan herkes ''Karşımızda Kenan Paşa var, o halde hazırooool!'' ruh hali içinde olacak! Bize sorarsanız, Aziz Üstel'den dinlediğimiz bu hikaye 12 Eylül rejiminin hayal gücünün ''Büyük birader''cilik oyununda nerelere vardığını gösteren hikayeler içinde çok özel bir yere sahip. Hatta daha da beteri; çünkü hatırladığınız gibi Orwell'ın ''Büyük birader''i bu izleme-izlenme işini sonuç olarak teknoloji yoluyla becerebiliyordu. Oysa bakın ''Kenan Paşa'' televizyon ekranına çıkanlardan daha da fazlasını istiyor: ''Oraya çıkınca, Kenan Paşa o televizyonu seyrediyor diye düşüneceksin.'' Bize göre iletişim kuramları açıklanırken başvurulabilecek nefis bir örnek hikaye bu. Bu memleketin insanları olarak farklı iletişim araçlarının kullanımı sırasında yaşanan benzer olayların yabancısı değildik. Mesela, kimi bürokratların ''alt-üst'' ilişkisi içinde yukarıdan gelen telefonlara ceketlerinin düğmeleri ilikli ve esas duruşta cevap verdikleri yolundaki hikayeleri şahit olmasak bile epeyce dinlemiştik... Ama yolundan çıkmış bu ''hiyerarşik'' ruh halinin televizyon ekranı karşısında da akıldan çıkmadığına inanın ilk kez şahit oluyoruz... Ne diyelim, verilmiş sadakamız varmış... Ya 12 Eylül'de asker ''kışlasına dönmeyip'' de ''Kenan Paşalar'' hâlâ aynı ruh hali içinde televizyon ekranının karşısına geçiyor olsalardı ne yapacaktık? Hiç kuşku yok ki şöyle sahneler yaşanacaktı: ''Hey sen, etrafındaki kızlara şaklabanlık yapan adam! Bakıyorum benim varlığımı unutmuş görünüyorsun... Ya programı hemen kapayıp defol, ya da esas duruuuşş! Lâubaliliğin yeri değil orası...'' Ya da belki de şöyle sahneler: ''Hey sen, iktisatçı kılıklı herif! Kötümser fikirlerini millete aşılamaya mı çalışıyorsun sen? Ağzından bu yönde bir tek laf daha çıksın, bak bakalım karartılmış ekranının karşısında kimse kalacak mı? Programın geri kalan bölümünde sen değil, yanındaki adam konuşacak unutma!'' Bakın, Aziz Üstel'den dinlediğimiz hoş hikaye bizi nerelere getirdi, hayalgücümüzü nasıl çalıştırdı... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:49

İLGİLİ HABERLER