Gündem
  • 30.8.2004 13:18

KIBRIS'A ÇÖZÜM ARANIRKEN, DARBE YAPMAYI DÜŞÜNEN GENERAL KİMDİ?

İki komutanın ardından İsmet Berkan -RADİKAL Açık söyleyeyim, ne görevini bırakan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'un ne de görevini bırakan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'ın, kuvvetlerindeki görev devir teslim törenlerine Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin'i davet etmemiş olması beni şaşırtmadı. Tam tersine, esas Murat'ın bu törenlere davet edilmesi beni şaşırtırdı. Gerek Türk Silahlı Kuvvetleri'yle ve gerekse onun mensuplarıyla ilgili yazı yazmak çok zordur. Elbette bu köşeyi sürekli okuyanlar biliyor, başka kişi ve kurumlara karşı da her zaman çok özenli bir dil kullanır, haksızlık yapmamaya azami gayreti gösteririm zaten ama söz konusu olan TSK olunca bu doğal özeni daha da arttırırım. Bir-iki gün içinde, belki bir insan ömrü kadar uzun süredir gururla taşıdıkları üniformalarını çıkarıp sivil giysiler giyecek ve ümit ederim uzun ve mutlu bir emeklilik hayatına başlayacak olan bu iki değerli komutan hakkında herhalde ileride çok şey yazılacak çizilecek. Özellikle bu iki komutanın Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde oynadıkları ya da oynamadıkları roller, Cumhuriyet tarihinin en kritik dönemeci kabul edilmesi gereken Avrupa Birliği üyeliği yolundaki Kıbrıs meselesi için yaptıkları ya da yapmadıkları şeyler hep tarih tarafından değerlendirilecek. Bu iki komutan, görev yaptıkları son iki yıl boyunca ama özellikle de son 18 aydır pek çok tartışmanın odağında yer aldılar, onların arkasından pek çok perde arkası 'bilgisi' biz gazetecilere geldi, pek çok dedikodu yapıldı. Ve elbette bunların da pek azı yazıldı. Meseleyi taa en başına, Orgeneral Aytaç Yalman'ın Jandarma Genel Komutanlığı'ndan Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmasına kadar götürmek gerekir mi, bilmiyorum. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmayı bekleyen Orgeneral Edip Başer'in son anda görevi bırakmakta olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu tarafından emekliye sevk edilip yerine emekliliğe hazırlanan Aytaç Yalman'ın getirilmesi o dönemde çok konuşuldu. Aslında belki bu sürpriz emeklilik ve görevlendirme, bazı emekli ve görevdeki üst düzey subayların vakti zamanında Başbakan Bülent Ecevit'in görevden çekilmesi, yerine Hüsamettin Özkan'ın başbakan olması talepleriyle de, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin uzatılmasıyla da ilgili. Yani, yakın tarihle uğraşanlar için aslında içinde Aytaç Yalman'ın da isminin çokça geçeceği bol miktarda araştırma konusu var. Ama ben bu yazıda oralara kadar gitmeyeceğim. Özellikle Aytaç Yalman'ın reddedilen 1 Mart Irak savaşı tezkeresi döneminde oynadığı role de şimdilik girmeyeceğim. Ben, özellikle bu iki komutanın, Kıbrıs'ta çözüm sürecine geç de olsa girildiği dönemde yaptıkları veya yapamadıkları üzerinde kısaca duracağım. Kıbrıs konusunda Türkiye'nin başbakanı bu yılın ocak ayının sonunda çok önemli bir inisiyatif üstlendi. Bu inisiyatif sonunda da, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, BM Genel Sekreteri ve Rum karşıtıyla görüşmek üzere New York'a gitti. İşte o üç-dört günlük süreç, öyle kritik, öyle önemliydi ki, bunu zamanında gazetelerimizde yeterince yansıtamadık aslında. Acaba tam da o günlerde Ankara Gölbaşı'ndaki askeri tesislerde bazı gazetecilerle ve bazı politikacılarla yapılan görüşmelerde konuşulanlardan, söylenenlerden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün haberi oldu mu? Kuşkusuz oldu. Peki acaba o nasıl bir tepki verdi? Acaba New York'ta otel lobisinde, 'Askerler birazdan bildiri yayımlayacak' diye sevinç çığlıkları atan cuntacı profesörün haber kaynağı kimdi, kimlerdi? Acaba o dönemde, yönetime el koymaktan, 'Tarih beni yazar' demekten söz eden komutan hangisiydi ve bu dediklerini neden ve nasıl yapamadı? Bu konuları daha çok yazıp çizeceğiz... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:50

İLGİLİ HABERLER