
KILIÇDAROĞLU'NDAN ESKİ LİDERE ÇOK AĞIR MESAJ!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Kayseri mitingine giden Akşam Gazetesi Genel Yın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı için ortaya koyduğu kriterleri köşesine taşIdı.
Kendisinin Çankaya Köşk'üne aday olmadığını açıklayan Kılıçdaroğlu, partisinin adayında olması gereken şartları sıralarken, genel başkan seçildikten sonra Cumhurbaşkanı adayım dediği Deniz Baykal'ı da sildiğini göstermiş oldu. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun, "Toplumun sevdiği bir aday...
Geçmişinin hesabını verebilecek, şaibesi olmayan, örnek aile... Eşiyle, çocuklarıyla...." sözleri kaset skandalıyla koltuğundan olan Deniz Baykal'ı işaret etmiyor ve saf dışı bırakıyor.
"ADAYIMIZ" DEMİŞTİ
Genel Başkan seçildikten sonra Milliyet'e konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, ''Keşke sayın Baykal Köşk'e çıksa. Eğer o gün şartlarımız uygun olursa ve kendisi kabul ederse Köşk adayımız olur'' demişti. 'Deniz Bey'in cumhurbaşkanı olması Türkiye'nin çıkarlarını çok daha net, çok daha somut, topluma ve dünyaya duyurması demektir'' diyen Kılıçdaroğlu, Baykal'ın birikimi ve deneyimiyle bunu çok daha fazla hakeden bir siyaset adamı olduğunu da belirtmişti.
'Gül'ün görev süresi 5 yıldır, daha önce açıklamıştım. 2012'de süresi dolacak. Başbakan aday. Ben aday değilim. Kesin. Türkiye'nin sorunlarını, başbakan olarak çözmeye talibim.'
Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya yazdı...
KÖŞK'E ADAY DEĞİLİM
'Gül'ün görev süresi 5 yıldır, daha önce açıklamıştım. 2012'de süresi dolacak. Başbakan aday. Kendisi bunu deklare etti. Öyle bir hazırlıkları var. 'Yukarıya çıkacağım' diyor. Ben aday değilim. Kesin. Genel başkan olarak yapacaklarım var. Şimdiden kim aday olur kestirmek zor. Ben ülkeyi yönetmek istiyorum. Türkiye'nin sorunlarını, başbakan olarak çözmeye talibim.'
KAFASINDAKİ KÖŞK ADAYI
Kemal Bey'e, 'Peki nasıl bir CHP adayı Köşk için düşünülür' diye sorduk. Bakın, 'özel hayat' konusunu da içeren o değerlendirmede neler söyledi:
'Toplumun sevdiği bir aday... Geçmişinin hesabını verebilecek, şaibesi olmayan, örnek aile... Eşiyle, çocuklarıyla....'
HALK MI SEÇECEK MECLİS Mİ?
Kılıçdaroğlu yeni bir anayasayı seçimden sonra gündeme getireceklerini söylüyor. 'Peki nasıl bir anayasa?' diyorum;
'Özgürlükçü. Yargının bağımsızlığını gerçekten sağlayan. Dokunulmazlıkları sınırlandıran, YÖK'ü kesinlikle kaldıran bir anayasa' diyor.
Bu iddialı sözleri dinlerken aklıma bir soru geldi. 'Bu paketin içinde cumhurbaşkanını kimin seçeceği olacak mı, yani halk mı Meclis mi seçecek?'
Aldığımız yanıt şöyle:
'Halk mı Meclis mi, tartışacağız. Tartıştıracağız. Şimdiki durum tuhaf. Adaylar halka ne diyecek, ne vaat edecek? Fiili başkanlık gibi. Halk seçecekse yetkilerin düzenlenmesi şart. Aksi halde çok sakıncalı durumlar oluşur.'
'HAYIR' ÇIKACAK
CHP lideri referanduma fena asılıyor. Kayseri'deki 61'inci il mitingiydi. İlçeleri geçiyorum. Bu yönüyle Başbakan'a ilk kez bir rakip çıktı. Kemal Bey ilgiden memnun. 'Genel seçim provası yapıyoruz' diyor. 'AKP halkı unuttu, biz halka gidiyoruz' görüşünde. İddialı da. 'Hayır' çıkacağına inanıyor.
TÜRKİYE'Yİ AVRUPA BİRLİĞİ'NE BİZ SOKACAĞIZ
Kılıçdaroğlu, referandum sonrası dış politika atağına kalkıyor. Önce AB başkenti Brüksel'e gidiyor, ardından Almanya ve Fransa'ya. 'ABD de olabilir' diyor. Ali Kırca başlığı atıyor: 'Gandi'nin AB açılımı'. Kemal Bey gülüyor: 'Aynen öyle.', sonra ekliyor: 'Türkiye'yi AB'ye biz sokarız.'
VE ECEVİT DÖNEMİ İÇİN EZBER BOZAN SÖZLER
Kayseri'ye yaklaşmak üzereyken söz ekonomiye geldi. İş dünyası öteden beri CHP'nin ekonomi politikalarına kuşkuyla bakar. İşadamları bu konuya hem mesafeli hem de şüpheli yaklaşır. Kılıçdaroğlu, çok çarpıcı bir değerlendirme yaptı. Sağ iktidarların öteden beri kullandığı 'Kuyruklar vardı, yokluk vardı' diye suçladığı CHP'nin 1980 öncesi iktidarını bakın nasıl değerlendirdi:
'Ekimde CHP'nin ekonomi politikalarını İstanbul'da açıklayacağız. Ecevit'in tek parti iktidarında, 1970'lerin sonunda yanlış ekonomik kararlar da alındı. Ekonomi politikaları çok başarılı değildi. Daha farklı ve daha aktif olabilirdi. Sağlıklı özeleştiri yapıyorum.'
Ali Kırca, 'Kuyruklar..?' diye araya girince Kemal Bey 'Evet o dönemi işaret ediyorum' diye teyit etti.
Ben de 'Siz o dönem ne yapıyordunuz?' diye açmak istedim. Kemal Bey'in cümleleri şöyle: 'O dönem ben bürokrattım. Üstelik İstanbul'da hesap uzmanıydım. Gözlemledim, işadamlarıyla çatışma vardı. Çatışma kültürü ile sağlıklı ve başarılı yönetim olmuyor. Biz İstanbul'da ekimde şimdi bunu (uzlaşma) yapacağız. İş dünyası da memnun kalacak.'
Kılıçdaroğlu, TÜSİAD ile CHP'nin ilanlı savaşını kastediyor. Çok ilginç sözler bunlar...