KAYNAK : Haber Vitrini
MESUT GÜNSEV
LEFKOŞA - Kopenhag zirvesinden sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) "Kıbrıs" adı altında AB'ya katılım sürecine girmesi Rum kesiminde büyük bir memnuniyetle karşılanırken, KKTC'de tartışılıyor.
AB yanlısı sivil toplum örgütleri, parlamentodaki sol çizgideki Cumhuriyetçi Türk ve Toplumcu Kurtuluş Partileri, "fırsatın kaçırıldığını" savunurken, diğer kesim 28 Şubat'a kadar olan sürecin beklenmesi gerektiğini, Türkiye'nin AB'ye girmesinin KKTC'nin sonu olabileceğine dikkat çekerek, "tahriklere" kapılmayalım telkininde bulundu.
Başta GKRY Başkanı Glafkos Klerides olmak üzere Rum parti başkanları ise dün Larnaka Havaalanı'nda verdikleri demeçte, Kıbrıs'ın tamamının AB'ye girmesini arzu ettiklerini belirterek, siyasi gözlemcilere göre, bir taktik olarak ağızbirliği yaparak, "AB nimetlerinden Kıbrıslı Türklerin de yararlanmasını isterdik" diyerek KKTC'deki görüş farklılığını derinleştirdiler.
Öte yandan, KKTC'de yayınlanan Kıbrıslı gazetesi, Kopenhag zirvesinde alınan kararların Türkiye için olduğu kadar Kıbrıs için de dönüm noktası olduğunu, Türkiye'nin AB yolunda yürüme kararlılığının Kıbrıs'ta da çözüm umutlarını arttırdığını, ancak Ankara ile Lefkoşa arasında da ciddi görüş ayrılıklarının ortaya çıktığını yazdı.
Gazeteye göre, siyasal gözlemciler Kopenhag zirvesinde Türkiye'de meydana gelen hükümet değişikliliğinin "Türk Cephesinde" Kıbrıs sorunu ile ilgili iki farklı görüşün ortaya çıkmasına neden olduğunu da iddia etti.
BASININ DEĞERLENDİRMESİ
Kıbrıslı gazetesinin birinci sayfadan verdiği yorumlu haberin ana başlıkları şöyle:
- Ecevit hükümeti Rum kesiminin tek başına AB üyeliğine kabul edilmesi halinde "tepkimiz limitsiz" olacağını ve KKTC'nin Türkiye'ye ilhak edilebileceğini savunmuştu. Yeni hükümet ise, Rumlar AB'ye tek başlarına üye yapıldıkları halde ilhak veya entegrasyon konusunda tek söz etmedi.
- Gelinen aşamada eğer "uslu çocuk" olur ve ödevlerini yerine getirilirse Türkiye'ye verilen tarihin biraz daha geri çekilebileceği söylenmiştir. Türkiye bu inançla, 28 Şubat'a kadar, ulusal programında yer alan Kıbrıs sorununu çözme gayreti içine girecektir.
- Diplomatik gözlemciler ise hala daha "ilhaktan" söz eden Mümtaz Soysal'ın son çıkışlarına da dikkat çekerek, Denktaş'ın 28 Şubat'a kadar olan zamanı çözüm için değil, Annan Planı'nın müzakere zemini olarak kabul edilemeyeceğini görüşerek harcayacağından endişe duyulduğunu bildirmektedirler.
- Dün Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Baş danışmanının Kopenhag ve Kıbrıs konularında basına yaptığı açıklamalar siyasi yorumcuları tarafından Cumhurbaşkanı Denktaş'a destek mesajı olarak algılandı.
- Önümüzdeki günlerde Türkiye hükümet yetkilileriyle Cumhurbaşkanı Denktaş'ın bir araya gelip yeni gelişmeler ışığında Kıbrıs politikasını gözden geçirmeleri bekleniyor. Müzakereler konusunda bir mutabakata varılmaması halinde olayların nasıl gelişeceği belirsizliğini koruyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:55