Gündem
  • 26.1.2005 15:19

KKTC''DEN RUMLARA CEVAP: ZANLILARI SİZE VERMEYECEĞİZ

LEFKOŞA - Başsavcı Akın Sait, Güzelyurtlu ailesi cinayetiyle ilgili olarak makamında düzenlediği basın toplantısında, bugün öğleden sonra ellerindeki bütün delil ve bulguları değerlendirerek yarınki mahkemeye kadar tutumlarını belirleyeceklerini söyledi. Basının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda Başsavcı Yardımcısı Osman Talat Enginsoy da hazır bulundu. Cinayetin ortaya çıkarılması için BM aracılığıyla girişimlerde bulunduklarını, ancak şu ana kadar Rum tarafından olumlu yanıt alamadıklarını belirten Akın Sait, hiç bir devletin suçluları koruyamayacağına işaret ederek, Rum Yönetimi''ne işbirliği girişimlerine olumlu yanıt verme çağrısında bulundu. Sait, ''''Biz elimizdeki delilleri değerlendirdikten sonra dava gerektirecek bir durum varsa zanlılar aleyhine dava getireceğiz. Yoksa serbest kalacaklar. Ondan sonra nereye isterlerse gidebilirler'''' şeklinde konuştu. Kapıların açılmasıyla birlikte Güneyde de Kuzeyde de çok olay olacağına da işaret eden Akın Sait, ''''Bu nedenle işbirliğinden başka çare yoktur'''' dedi. ''''ÇOK YAYIN YAPILDI'''' Rum tarafında işlenen Güzelyurtlu ailesi cinayetiyle ilgili soruşturmasının Rum polisi ve Türk polisi tarafından sürdürülmekte olduğunu, basında bugüne kadar konuyla ilgili olarak pek çok yazı yazıldığını, suçun işlenmesiyle ilgili olarak Rum Hükümet Sözcüsü ve Rum Polis Müdürü''nün açıklamaları olduğunu belirterek sözlerine başlayan Başsavcı Akın Sait, Hukuk Dairesi olarak bugüne kadar açıklama yapma gereği görmediklerini belirterek bunun gerekçelerini açıkladı. 3 kişinin ölümüyle neticelenen bir katilliğin söz konusu olduğunu, bu olayda tahkikatın salimen yürütülmesi açısından bazı hususların gizli kalması ve soruşturmanın gizli yürütülmesinin gerekli olduğuna inandıkları için bugüne kadar açıklama yapmadıklarını belirten Akın Sait, gelinen bu aşamada tutuklu bulunan 5 zanlıyla ilgili olarak polis teşkilatının elinde bilgiler ve deliller bulunduğunu, bu safhada tahkikatın yürütülmesini etkileyebilecek olması açısından bu delillerin açıklanmasının uygun olmadığı görüşünde olduklarını vurguladı. ''''Hiçbir devlet suç işleyen ve özellikle kişilerin şahsına yönelik, hayatını sona erdiren bir suçlunun yargılanması için elindeki delilleri gizlememelidir. Gizlediği anda o devlet suçun ve suçluların ortaya çıkarılmasına yardımcı olmamaktadır ve suçluların yakalanması için o devletin gizli bazı niyetinin olduğunu da ortaya çıkarmaktadır'''' diyen Akın Sait, Annan Planı''nın görüşüldüğü dönemlerde iki tarafın temsilcilerinin BM''nin gözetim ve denetiminde birçok çalışma yaptığını anımsattı. Sait, Anan Planı''nda yapılan bu çalışmaların iki toplumun geleceği düşünülerek yapıldığını vurguladı. BM ARACILIĞIYLA ÇAĞRI Güzelyurtlu olayında cinayetin Rum tarafında işlendiğini, bunun üzerine Türk polisinin elde ettiği bazı bilgilere dayanarak bu zanlı kişileri tutuklandığını, 5. zanlının ise 3 - 4 gün önce tutuklandığını anlatan Sait şöyle konuştu: ''''Çalışmalarımız esnasında Birleşmiş Milletler aracılığıyla Rum tarafına yardım çağrısında bulunduk. Ortada işlenmiş bir suç vardır ve bu suçun neticesinde de 3 kişi hayatını kaybetmiştir. Yapılan çağrı ''Bu cinayetin faillerinin yakalanmasında ya birlikte hareket edelim veya sorunun çözülmesi için nasıl hareket etmemiz gerektiği hususunda görüş alışverişinde bulunalım. Bir anlaşma sağlandığı taktirde o mutabakata uygun olarak da işlenen cinayetin failleri ortaya çıkarılmış olsundu.'' Üzülerek belirtmek isterim ki Birleşmiş Milletler aracılığıyla yapılan temaslardan Rum Yönetimi''nin bu konuda Türk polisi ile herhangi bir işbirliği yaparak bu sorunu çözme niyetinde olmadığını gözlemlemiş bulunmaktayız. En son Birleşmiş Milletler vasıtasıyla kendilerine şöyle bir öneride bulunduk: ''Ortada işlenen 3 cinayet vardır. Bu cinayetlerin zanlıları yakalanmıştır. (Zanlılarla ilgili deliller kendi iddialarına göre ellerinde mevcuttur). İki tarafın polisinden, Başsavcılık dairelerinden veya kendilerinin arzu edeceği soruşturma yapma yeteneğine ve görevine haiz olan kişiler bir araya gelerek ellerindeki delillerin değerlendirmesini yapsın. Bu değerlendirme yapıldıktan sonra suçun kimler tarafından işlendiği veya halen zanlı olarak tutuklu bulunan şahısların aleyhindeki bizim elimizdeki delillerle, Rum polisin elindeki deliller değerlendirilsin. Sonuçta bu suçun kimler tarafından işlendiği ilk nazarda ortaya çıkacak şahadetle belirlendikten sonra yargılamanın nasıl yapılacağı veya ne şekilde olması gerektiği iki taraf arasında görüşülerek bu konu çözülebilir.'''' Sait, bu önerilerine de şu ana kadar olumlu bir yanıt alamadıklarına dikkati çekti ''''BU KİŞİLERİ YARGILAMA YETKİSİ BİZDEDİR'''' Rum Yönetimi''nin basından takip ettikleri kadarıyla ''''Bu kişileri yargılama yetkisi bizdedir. Bize bunları verin. Biz bunları yargılayalım'''' demekte olduğuna işaret eden Sait, halen zanlı durumunda bulunan 5 kişiden 4''ünün KKTC vatandaşı olduğu gerçeğinin ortada durduğunu belirtti. Rum Yönetimi''nin Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası altında bu kişileri yargılayabileceği görüşünden hareket ederek bu talepte bulunduğunu anlatan Başsavcı Akın Sait sözlerini şöyle sürdürdü: ''''Basından takip ettiğim kadarıyla zanlıların avukatı da mahkeme safhasında ''Biz Rum tarafında yargılanmaya hazırız'' diye bir iddia ortaya atmıştır. Ne derecede doğrudur, yanlıştır onu bilmiyorum. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası''nı halen Rum Yönetimi uygulamaktadır. Bu Anayasası''nın 159''uncu maddenin 2. Fıkrası ''Suçlusu ile zarar gören şahıs aynı cemaate mensup olan, veya zarar gören şahsı bulunmayan bir ceza davasına aynı cemaate mensup hakim veya hakimlerden mürekkep bir ceza mahkemesi bakar. Aynı durum Ağır Ceza Mahkemeleri için de geçerlidir'' demektedir. Yani suçlusu ve zarar göreni aynı cemaate mensup ise Türk yargıçlardan oluşan bir mahkemeden başka bir mahkemenin zanlıları yargılama yetkisi yoktur. Şimdi Rum yönetimi ''Valla Zorunluluk vardır. Çünkü Türk hakimler burada görev yapmamaktadır. O nedenle ben yargılamak istiyorum'' diyebilir. Zorunluluk ilkesine dayanarak bu sorunun çözümü mümkün değildir. Bu nedenle bizim düşüncemiz, Rum Yönetimi veya Rum polisi Birleşmiş Milletler aracılığıyla başlatılan girişimlere iyi niyetle yaklaşmalı ve ortada işlenmiş ve 3 kişinin hayatına mal olmuş bu cinayetlerin suçlularının yargılanması için Türk polisi işbirliği içine girmesi gerekir.'''' ''''DEVLET TARAFINDAN SUÇLULAR KORUNAMAZ'''' Suçluların hiçbir devlet tarafından korunmasının kabul edilemeyeceğini, böyle bir güvencenin hiçbir devlet tarafından verilmemesi gerektiğini kaydeden Sait, ''''Devletler işlenen suçlarda o kadar iyi niyetli hareket etmektedirler ki uluslararası ve İnterpol aracılığıyla yapılan müracaatlarla suç işleyip de başka ülkelere kaçan kişilerin cezasız kalmaması için mahkeme emri çıkararak kaçan suçluyu yakalayıp o devlete yargılanmak amacıyla iade etmektedirler'''' dedi. Uluslararası hukukun kabul ettiği bir başka gerçeğin de ''''Hiçbir devlet kendi vatandaşını yargılanması için başka bir ülkeye veremeyeceği'''' olduğuna dikkati çeken Sait, ancak yine yapılan uluslararası anlaşmalarla devletlerin, başka ülkelerde suç işleyen kendi vatandaşlarını, kendi ülkelerinde o devletin yaptığı soruşturmaya tabii olarak yargılamayı taahhüt etmekte olduklarını anımsattı. Sait devamla şöyle konuştu: ''''Hatırlayacaksınız bundan bir süre önce İngiltere''de cinayet işleyen Özgay Yorgun diye bir İngiliz ve aynı zamanda KKTC yurttaşı olan bir kişi, daha sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''ne gelmişti. İnterpol vasıtasıyla bize yapılan bir müracaata uygun olarak bu kişi aleyhine emniyet teşkilatı tarafından soruşturma yapılmış, polisten ve savcılıktan İngiltere''ye giden görevliler İngiliz Hükümeti ve polisinin bilgisi dahilinde soruşturma yapıp delilleri toplamış ve daha sonra bu kişi tutuklanarak aleyhinde dava açılmıştı. Yargılama sonucunda bu kişi İngiltere''de işlediği cinayet suçundan Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 14 yıl hapis cezasına çaptırılmıştı. O zaman İngiliz polisi, ilgili memurlar ve uzmanlar gelip bizim mahkememizde şahadet vermişti. Buna karşın İngiliz Hükümeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''ni tanımıyor. Tanıma başka iştir. Suçluların yargılanması için devletlerin bir birine yardım etmesi başka bir husustur. Bu ve buna benzer meseleleri örneklerle çoğaltmak mümkündür.'''' ''''DAHA ÇOK OLAY OLACAK'''' Güney''de yapılan hırsızlık olayları ile ilgili olarak Rumlar''ın gelip mahkemeye ve polise şikayette bulunduklarını, sonuçta yakalanan bu kişilerin yargı önüne çıkarılarak mahkum edildiğini, çalınan altın ve hayvanların da sahiplerine iade edildiğini anlatan Sait, ''''Yani şimdiye kadar işbirliği yapılmadı. Bu meselede ilk defa yapılacak da aman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınacak'' eğilimi içine girilmemelidir. Bu ne ilktir, ne de son olacaktır. Kapıların açılmasıyla bundan sonra Rum tarafında da çok olaylar olacak, bizim tarafta da olaylar olacaktır.Onun için iki taraf polisinin, eninde sonunda işbirliği yaparak bu sorunları çözmesinden başka bir seçenek yoktur. Bu nedenledir ki biz Birleşmiş Milletler kanalıyla yapılan çağrımızı yeniliyoruz. Son yaptığımız önerimizin her iki tarafın haklarına halel gelmeden sorunun çözümlenmesi için büyük bir adım teşkil edeceği görüşündeyiz'''' şeklinde konuştu. Yakalanan zanlıların KKTC vatandaşı olduğunu avukatlarının ''''Güneyde yargılanmaya hazırız'''' şeklindeki açıklamasına dayanarak hukuki ve anayasal duruma da değinmek istediğini kaydeden Başsavcı Akın Sait, konuya şöyle açıklık getirdi: ''''Anayasamızın 22. Maddesinin 4. Fıkrası kuralları gayet açıktır. ''Hiçbir yurttaş isteği dışında devlet sınırları dışına çıkarılamaz ve aynı şekilde girmekten alı konulamaz'' Yani şu anda zanlı durumda bulunan 5 kişi için Rum Yönetimi''nin ''Verin bize yargılayalım'' şeklindeki talebi bizim Anayasamız kuralları ile bağdaşmadığı gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ile de bağdaşmamaktadır. Burada yargılamada yetkili makam Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mahkemeleridir. Yargılama nasıl olacak? Eldeki delillere göre olacak. Eğer Rum polisi Türk polisi veya hukuk dairemizle bu sorunu çözme aşamasına girmek istemezse biz daire olarak polisin elindeki delilleri değerlendirip ona göre ne yapılacağına karar vereceğiz.'''' SORULAR VE CEVAPLAR Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başsavcı Akın Sait, Rum Yönetimi''nin şu ana kadar kendilerine herhangi bir belge, hatta otopsi raporunu dahi göndermediğini açıkladı. ''''Anayasaya dayanarak. ''Hiç kimse isteği dışında ülke sınırları dışına çıkarılamaz'' dediniz. Bu insanlar ''Biz buna hazırız derlerse onları Güneye iade edecek misiniz?'''' şeklindeki bir soruya karşılık şu yanıtı verdi: ''''O zaman biz kendi elimizdeki delilleri değerlendireceğiz. Bizim elimizdeki deliller ve şahadetle bizim bunları yargılamamız mümkün ise zaten biz bunları yargılayacağız. Ha yargılamamız mümkün değil ise zaten bu kişiler belli bir süre sonra serbest kalacak. Serbest kaldığı zaman istediği gibi Rum tarafına da gider, Amerika''ya da gider İngiltere''ye de gider. Yargılanmak istiyorlarsa o zaman gidebilirler.'''' Başsavcı Akın Sait, ellerindeki delilleri mahkeme huzuruna getirip getirmeyeceklerine ilişkin bir başka soruya ise, ''''Tutuklama safhasında elinizde ilk nazarda olan delilleri mahkemenin bilgisine getirirsiniz. Yargılanma esnasında mahkemenin önüne getireceği delilleri mahkemenin bilgisine tutukluk safhasında getirmek zorunda değiliz. Bunu getirdiğiniz anda tahkikatın selametinin o anda ortadan kaldırmış olursunuz. Benim elimde birşey var, ben o ifadeye dayanarak soruşturmayı yürütüyorum. Nitekim 5. Zanlı Türkiye''deydi geldi ve yakalandı. O''nun ortaya attığı iddilar var. O''nun söylediklerine dayanarak polisin ifade alması lazım. İfade aldı daha da ifadeler alır. O ifadelerin sonunda Güney''deki cinayet olayınkarın ortaya çıkarılmasında bize ne kadar yardımcı olacak onun değerlendirmesini biz yapacağız. Tutuklama aşamasında her şeyi benim mahkeme önüne koymam gerekmez'''' şeklinde yanıt verdi. Akın Sait, ''''Zanlılar şu ana kadar suçu kabul etmedi ve gönüllü ifade de yok, Rum tarafı işbirliğine yanaşmadığı sürece bu iş çözülmeyecek görülüyor. Hakimin görüşü de öyle. Siz bu işbirliği olmazsa bu cinayeti çözebileceğinize inanıyor musunuz'''' şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: ''''Cinayet veya herhangi bir suç olsun. Bir konuyu mahkemeye götürebilmeniz için ilk nazarda elinizde bir şeyin olması lazım. Konu mahkemeye intikal ettikten sonra da makul şüpheden ari olarak sanığın suçlu olduğunu mahkemeye sunacağınız şahadetle kanıtlamanız gerekir. Bu iddia makamının görevidir. Bunu yapamadığınız sürece herhangi bir sanığın mahkum edilmesi mümkün değildir. Biz şimdi elimizdeki delillere bakacağız. İlk nazarda zanlıların aleyhlerine dava getirilmesi için yeterli midir, değil midir onun değerlendirmesini yapacağız. Öyle bir kanaata varırsak bu kişilerin aleyhine tabii ki dava getireceğiz. Biz mahkemenin yerine geçemeyiz. Biz ilk nazarda böyle bir şahadet var mı, yok mu ona bakarız. İlk nazarda varsa bunu mahkemenin önüne sunarız kararı verecek olan mahkemedir. Bu safhada öyle bir şahadet var mı? Kim ne derse desin bilemez. Biz soruşturmayla ilgili bütün bilgileri ve belgeleri bugün öğleden sonra değerlendireceğiz ve ona göre tutumumuzu belirleyeceğiz.'''' Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:57

İLGİLİ HABERLER