Koronavirüsü ağız ve burunda önleyen yerli aşı geliyor
TÜBİTAK tarafından da desteklenen 7 yerli aşı adayından Ankara Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen aşının çalışmalarından hayvan deneyleri tamamlandı, insan deneyleri için Sağlık Bakanlığı'nın izni bekleniyor. Koronavirüse karşı 'adenovirüs' yöntemiyle geliştirilen, ağız ve burundan uygulanabilen yerli aşı ile ilgili DHA'ya bilgi veren Enstitü Müdürü Prof. Dr. Hakan Akbulut, ''Sağlık Bakanlığı'na başvuruda bulunduk ve klinik çalışmaya başlayabilmek için izin bekliyoruz'' dedi. 9-10 ay içinde tüm fazları tamamlayıp aşıyı yaygın kullanıma sunabileceklerini söyleyen Akbulut, ''Burun ve ağızdan uygulama, virüsün insandan insana bulaşmasını etkilemede en önemli aşılama yoludur. Gerçek anlamda virüsün yayılmasını engelleyecek tarzda bir bağışıklığa ihtiyacımız var. Bizim aşımız buna aday'' dedi.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Covid-19 Türkiye Platformu'nca desteklenen 7 yerli aşı adayından Ankara Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen aşının çalışmalarına 17 Mart 2020'de başlandı. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Hakan Akbulut öncülüğündeki 8 kişilik ekip, 'adenovirüs' yöntemiyle yerli aşıyı geliştirdi. Laboratuvar ortamında üretimi yapılan aşının hayvan deneyleri başarıyla tamamlandı. Klinik çalışma için 28 Temmuz 2020'de Sağlık Bakanlığı'na başvuruldu. Ancak yönetmelik gereği insan deneyleri için fabrika ortamında üretim yapılması gerektiği belirtilerek izin verilmedi. Bunun üzerine geçen kasım ayında Çerkezköy'deki ilaç fabrikasıyla anlaşma yapıldı. Fabrikada aşının üretilmesi ardından Mart 2021'de klinik çalışma için ikinci kez Sağlık Bakanlığı'na başvuru yapıldı. Bakanlığın izin vermesi halinde ağız ve burundan da uygulanabilen aşının Faz-1 çalışmasına başlanacak.
'KLİNİK ÇALIŞMA İÇİN İZİN BEKLİYORUZ'
Prof. Dr. Hakan Akbulut, DHA'ya yaptığı açıklamada, aşı çalışmalarına hastalığın Mart 2020'de görülmesiyle başladıklarını söyledi. Temmuz 2020'de aşının hayvan deneylerinin tamamlandığını ve üretime hazır hale geldiğini anlatan Akbulut, "28 Temmuz 2020'de Sağlık Bakanlığı'na klinik çalışma için başvurduk. Ancak insanlarda aşıyı kullanabilmek için fabrika ortamında üretilmesi gerekiyordu. Laboratuvarda ürettiğimiz aşıyı doğrudan kullanamıyoruz. Türkiye'deki üretim yapan bütün ilaç fabrikalarını gezdik ve en sonunda geçen kasım ayında Çerkezköy’de bir ilaç fabrikasıyla anlaşabildik. O üretimleri de tesiste yaptırdık. 2021 Mart ayının ortalarında ilk aşımız üretildi ve klinik çalışma için tekrar Sağlık Bakanlığı'na başvuruda bulunduk ve hala klinik çalışmaya başlayabilmek için izin bekliyoruz" dedi.
Prof. Dr. Akbulut, Sağlık Bakanlığı izin verir vermez klinik çalışmaya başlayabileceklerini ve yaklaşık 9-10 ay içinde tüm Faz-1-2-3 aşamalarını tamamlayıp aşıyı yaygın kullanıma sunabileceklerini belirtti.
'DAHA UZUN SÜRELİ KORUNMA SAĞLAYACAK'
Prof. Dr. Akbulut, 'adenovirüs'ün üst solunum yolları hastalıklarına yol açan bir grup DNA virüsü olduğunu kaydederek, "Covid 19 antijenlerini alıp 'adenovirüs'e yerleştiriyoruz. Dünyada kullanılan benzeri aşılar var. Bizim aşımız onlardan çok farklı. Yan etkimiz yok. Bizim aşı orijinal bir dizayn. İnsanlarda aşımızın çok uzun süreli bağışıklık oluşturmasını ve hücresel bağışıklığı da çok güçlü bir şekilde arttırmasını bekliyoruz. Hayvan çalışmalarımız bunları gösteriyor. Aşımızın çok daha uzun süreli korunma sağlayacağını bekliyoruz. Mevcut uygulanan mRNA ve inaktif aşıları ağır hastalık geçirilmesini engelleyip, ölüm oranlarını azaltırken, hastalığın bulaşmasını, virüsün yayılmasını engellemiyor" dedi.
'AĞIZ VE BURUNDAN UYGULANABİLİYOR'
Prof. Dr. Akbulut, geliştirdikleri aşıda bir diğer farkın da uygulanma yöntemi olduğuna vurgu yaparak, "Faz-2 aşamasındayken ağız ve burundan uygulama potansiyeline sahip ve bu şekilde bir planlama yapıldı. Mevcut aşılar ağızdan ve burundan uygulanamıyor. Geliştirdiğimiz aşı hem kas içine hem de ağız ve burundan uygulanma özelliğine sahip. Burun ve ağızdan uygulama, virüsün insandan insana bulaşmasını etkilemede en önemli aşılama yoludur. Burun ve ağız mukozası yoluyla aşıyı verdiğiniz zaman bu bölgelerde salgısal antikorlar üretme şansınız oluyor ve bu salgısal antikorlar da vücuda giriş yerlerinde virüsü engelleyerek yerleşmesini önlüyor. Sonuç olarak aşılanan kişi, hem hastalıktan korunuyor hem de başka insanlara bulaştırması engellenmiş oluyor. Pandemiyi bitirmek için insandan insana bulaşmanın önüne geçmek ve dolayısıyla bunu sağlayabilecek bu tarz aşıların kullanılması büyük önem arz ediyor" diye konuştu.
'HER TÜRLÜ VARYANTA KARŞI ETKİLİ'
Yaptıkları aşının her türlü varyanta karşı etkili olmasını beklediklerini de ifade eden Akbulut, "Şu anda ölüm oranlarını azaltabiliyoruz ama önümüzdeki yeni dönemde eğer daha tehlikeli bir varyant ortaya çıkar, aşılar da etkisiz olursa ölüm oranları da ne yazık ki artabilir. Gerçek anlamda virüsün yayılmasını engelleyecek tarzda bir bağışıklığa ihtiyacımız var. Bizim aşımız buna aday. Virüsü eğer ortadan kaldıramazsanız bu dalganın önüne geçmek pek mümkün görünmüyor. Bizim aşımız dizayn itibarıyla orijinal. İlk ürettiğimiz aşıyı orijinal virüs, yani Çin’de görülen virüs varyantını baz alarak yaptık. Dünyada şu anda hiç uygulanmıyor. Antijeni parçalayarak kullandığımız için antikor çeşitliliğimiz var. Bu nedenle aşımızda mevcut aşılardan çok daha fazla bir koruyuculuk bekliyoruz. Her türlü varyanta karşı etkili olmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
'İKİNCİ AŞIYI ÜRETTİK'
Prof. Dr. Akbulut, Sağlık Bakanlığı'ndan aşı için klinik çalışma onayı beklerken Güney Afrika varyantını kullanarak da yeni bir aşı geliştirdiklerini, bu aşının da hayvan çalışmalarının bittiğini ve fabrika üretim aşamasına geldiğini kaydetti.
Güncellenme Tarihi : 1.8.2021 21:25