KÜRT MAFYASI OLMASIN DİYE ÇAKICILARI, PEKERLERİ TUTMAK ZORUNDA MIYIZ?
Medyatik çamaşır makinesi çalışıyor
Buraya geleceği, dayanacağı, dayandırılacağı belliydi zaten. Bekliyordum. Bakalım, bunca cana mal olmuş bir meselenin etinden, sütünden, daha doğrusu kanından daha ne kadar faydalanacaklar? Beslenecekler?
Ne bereketliymiş memeleri ölümün, savaşın, yalanın.
Aynı gün dönmeye başladı pervanesi tam medyatik çamaşır makinesinin, yıkamak için kirli çamaşırlarını ağzına burnuna kanlı süt bulaşmış tosunların: Peker'in, Çakıcı'nın.
Önce eski İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan buyurdu: 'Kürt mafyasının parmağı var bu olaylarda. Hem Alaattin Çakıcı hem de Sedat Peker sağ kökenli insanlar ve belli operasyonlarda devlet safında yer aldılar. Yeraltı dünyasında karşılarındaki güçse Türkiye'nin bölünmesini isteyen Kürt mafyası. Bir zamanlar Kürt mafyası tasfiye edilmişti ama Karadeniz mafyasının da tasfiye sürecine sokulmasıyla Kürt mafyası yeniden büyük illere hakim olmaya başladı.'
Son cümlesine özellikle dikkat edin Saçan'ın!
Resmen bir tercih karşısında bırakıyor bizi. Ona göre gücümüz yetmez, yetmeyecek mafyayı topyekun tasfiye etmeye; o halde buyrun ehveni şerre. Tutmak sorundayız Saçan'ın uzattığı değneğin iki ucundan birini. Şimdi başına dönersek Adil Serdar efendinin saçtıklarının, aslında bize iki ucu pisli bu değneği neresinden tutmamız gerektiği de işaret ediliyor: Belli operasyonlarda devlet safında yer alan Pekerler'in, Çakıcılar'ın sapı dayatılıyor hepimize. Zor yani anlayacağınız, bu memlekette sağlama alıp arkamızı, namusumuzla yaşamak.
Bir söylediği de şu ki Saçan'ın Aktüel muhabirine, neremizle güleceğimizi şaşırıyoruz: Sedat Peker, başlangıçta 'uyuşturucu satanlarla mücadele eden bir halk kahramanı' olarak tanınmış. Daha sonra uyuşturucu satıcılarıyla mücadele konusunda eskisi gibi hareket ettiğini söyleyemezmişiz.
Küvete akan su
Yani sıradan bir sinema seyircisinden bile az mı bilgi sahibi olması bekleniyor toplumun bu işlerde?
Hadi filmler hikaye; profesyonel hayatta da her gelen yönetici kendi ekibini kurmaz, kendi ekibiyle çalışmaz mı?
Sizin işte de öyle değil midir, Sayın Saçan?
Siz de o yüzden artık masanızın başında değilsiniz ya.
Sedat Peker'in sahibi olduğu internet sitesi 'öztürkler.com' ise kürdofobik deterjanı daha bol atıyor makineye: İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun etnik kökenine ilişkin imalara kadar vardırıyor istismarı, çarpıtmayı. Bütün bu operasyonlara bakıldığında görünen oymuş ki Kürt mafyası siyasi olarak kollanıyormuş.
Mesela Sayın Bakan göreve gelir gelmez, hiçbir hukuki gerekçesi olmadan el koymuşmuş pasaportuna Peker'in.
Vah yazık, bir zamanlar aynı bakanlıkta elden teslim edilirdi rengarenk pasaportlar sizlere, değil mi?
Herşey nasıl da hızla değişiyor.
Öyle bakanlardan böyle bakanlara geldik işte. Size bakanlardan yani.
Milliyet gazetesi ise Nedim Şener'in yeni kitabı 'Kod Adı: Atilla'yı şöyle sunuyor birinci sayfadan: 'Alaattin Çakıcı, MİT ile bugüne kadar hiç ilişkisi olmadığını iddia ediyor. Oysa onun MİT ile ilişkisi 1980 öncesinde başladı, 1987'de çok daha kapsamlı hale geldi.'
Bu da medyatik çamaşır makinesine istemeden de olsa bir su taşıma olayı.
Çakıcı'nın da istediği bu zaten. O ağzı sıkı, eli kolu bağlı mağduru oynayacak. 'Hayır, benim MİT'le ilişkim olmadı' söyleminin karşılığında övgü, takdir bekleyecek. 'İstemem, yan cebime koyun' diyecek. Bu sırdaş söyleminin abası altından da aynı iki ucu pisli değneği gösterecek ama.
Gazeteci de provoke olup, 'Hayır, hayır, şu tarihten şu tarihe MİT'le ilişkisi olmuş. Hatta kod adı da şuymuş. Şu tarihten şu tarihe sürmüş' diyecek.
İçi sızlarken oğullarını, kızlarını gencecik toprağa veren annelerin, babaların; yakın, kirli ve sürekli bir tarihten herşeyin mübah olduğu bir kesit, bir kesinti üretilecek.
Katiller ve uyuşturucu tacirleri hikayenin, dramatik dokümanterin estetiği, üslubu gereği ajanlara dönüşecek.
Aptes almak için girdiğimiz küvete makinenin tahliye hortumundan durmaksızın kanlı bir çirkef akacak.
Sonsuz aptes alacağız. Almak zorundayız.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:08