Gündem
  • 11.5.2013 23:28

Kurtulmuş: Provokasyonlar, sabotajlar olacak ama...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki patlamalara ilişkin, "Bu süreçte korkarım ki birçok provokasyonlar, sabotajlar olacak ama kim ne yaparsa yapsın, bu milletin iradesi terörü sona erdirmek, çözümü sağlamak yönündedir" dedi.
          Çizgilerden ilkinin "millete güvenmeyen, birtakım devlet güçlerini elinde bulunduran ve devlet imkanlarıyla birtakım kişileri zengin eden, güçle milleti kontrol eden ve milleti değiştirilmesi, dönüştürülmesi, adam edilmesi gereken güruh gören" siyaset anlayışı olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, diğerinin ise geçmişte Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan'ın, bugün de Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti tarafından sürdürülen siyasi çizgi olduğunu anlattı.
     Kurtulmuş, bu siyasi çizginin milletin tarlasında, fabrikasında, iş yerinde, çarşısında, camisinde, kahvesinde olduğunu dile getirerek, şunları ifade etti:
     "Bu çizgide halka tepeden bakmak, kerameti kendinden menkul bilmek yok. 'Biz ne kadar büyük insanlarız, oy alıyoruz, millet bizi iktidara getiriyor' demek yok. Millete herhangi bir şekilde siyaset, fikir, yaşam tarzı dikte etmek yok. Tam tersine, bu ikinci çizginin Türkiye'de bildiği, anladığı ve verdiği şudur. Halk ne istiyorsa o olur. Milletin egemeni, milletin efendisi, sahibi, Buca'daki kahvede oy veren kardeşimizdir, Bergama'daki çiftçidir, İzmir'in merkezindeki okumuş insandır.
     Türkiye'de kim varsa, milletin bütün grupları, sitemin yegane sahibidir. Buna inanıyor ve bunu içselleştiriyor ve bu şekilde hareket ediyoruz. Böyle hareket etmeye devam ettiğimiz sürece de hiç şüpheniz olmasın ki bu millet AK Parti'yi iktidara getirmeye devam edecek, çok daha büyük bir oyla da inşallah iktidara taşıyacak."
    
     -"Eski Türkiye'nin üzerindeki paravan kaldırıldı"-
    
     Baskıcı anlayışa sahip "eski Türkiye"den kurtulmak için geçen 10 yılda bürokratik oligarşinin zayıflatılması, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, anayasa değişikliği ve askeri darbe ve müdahale girişimleriyle hesaplaşma fırsatı yaratma gibi çok önemli adımlar atıldığına işaret eden Kurtulmuş, "Şimdi önümüzdeki 10 yıl, bu değişim süreçlerinin kalıcı dönüşümlere çevrilmesi ve Türkiye'de sistemin gerçekten halkın egemenliğini sağlar vaziyete getirilmesiyle geçecektir" ifadesini kullandı.
     Kurtulmuş, "eski Türkiye"nin üzerini örttüğü, kendisini gizlediği paravanın kaldırıldığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
     "İnşallah bütün hakikati ile ne olduğu, ne bittiği ortaya çıkacaktır. Efendim, bazıları şunu söyleyebilir, 'ya siz geçmiş dönemlerden intikam mı almak istiyorsunuz', hayır, kimseden intikam almak istemiyoruz ama şunu yapmak istiyoruz. Bir milletin en önemli meselelerinden, kayıplarından birisi, o ülkenin genç neslinin geçmişinden endişe etmesi, korkmasıdır. Biz istiyoruz ki evlatlarımız, torunlarımız geçmişlerinden ürkütmesin. 27 Nisan'dan, Menderes'in idam sehpalarındaki o resimlerinden, 28 Şubat'tan, 12 Eylül'den, 27 Mart'tan, 12 Mart'tan bu ülkenin çocukları artık korkmasın.
     Geçmişte ne varsa bunun açıkça hesabını görelim ki bu defter kapansın. Derdimiz Ahmet Paşa, Mehmet Paşa değildir, derdimiz Fatma Hanım, Ayşe Hanım da değildir ama kusura bakmayın, bu millete inim inim kan kusturmuş olanların da yaptıklarının hesabı yok mudur- Bunların yaptıkları yanlarına kar mı kalsın-"
    
     -Çözüm süreci-
    

     Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda yapması gereken iki önemli şey bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, çözülmesi gereken ilk sorunun 30 yıldır 35 bin cana mal olan ve 100 milyarlarca dolar ekonomik kayba neden olan terör olduğunu söyledi.
     Kurtulmuş, şunları kaydetti:
     "Türkiye, maalesef bu terör yüzünden evlatlarını kaybetti. Buna devam edelim mi- Bu çözüm sürecine karşı çıkanlara şunu soruyorum, daha kaç on bin kişinin ölmesini, aileleriyle daha kaç yüz bin kişinin evlatlarını, yakınlarını, tanıdıklarını, bu canavarın kuyusuna atmasını istersiniz- Şimdi öncelikle şunu söylüyorum, biz bu olaya yaklaşırken asla siyasi bir hesap içinde yaklaşmıyoruz. AK Parti'nin 3-5 fazla oya ihtiyacı var mı- Şu anda en kötü kamuoyu araştırmasında yüzde 50-52 çıkıyor. Sayın Başbakanımız sürece başlarken şunu söyledi, 'bedeli ne olursa olsun, gerekirse baldıran zehri içer, çözüm sürecini sona erdirmek için bütün gücümüzle gayret ederiz'.
     Bu, şu demektir, bu sorun sadece siyasi bir sorun değil, bu sorun öncelikli olarak insanidir. Daha fazla anaların, babaların ağlamasını istemiyoruz. Bu memlekette onun için hiçbir riskten kaçınmadan sürecin sonuna kadar devam ederiz."
     Kurtulmuş, çözüm sürecinde samimi şekilde endişe duyanlar da olabileceğini dile getirerek, "Onlara da şunu söylerim, Allah aşkına biraz insaf ve izan. 30 küsur yıldır devam eden bu savaş ortamında, insanların hayattan kopartıldığı, birbirlerine düşman hale getirilmeye çalışıldığı bu ortamda ayrışma olmadı, bölünme olmadı da çözüm ve barış ortamında mı ayrışma olacak- Bunu düşünmelerini istiyorum" şeklinde konuştu.
    
     -Reyhanlı'daki patlamalar-
    
     Kurtulmuş, Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki patlamalarda ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi.
     Henüz ne olup bittiğini bilmediklerini anlatan Kurtulmuş, "Bu süreçte korkarım ki birçok provokasyonlar, sabotajlar olacak ama kim ne yaparsa yapsın, bu milletin iradesi terörü sona erdirmek, çözümü sağlamak yönündedir. İnşallah yolumuza devam edecek ve bunu sağlayacağız. Bu, insani bir vazifedir. Hükümetin boynunun borcudur. Bunun için de hiçbir şekilde çekinmeden yolumuza devam ederiz. Çok açık söylüyorum, demirden korkan trene binmez" ifadesini kullandı.
     Kurmak istedikleri "yeni Türkiye"de söz ve kararı milletin vereceğini, kayıtsız şartsız egemenliğin sahibi milletin, egemenliğini seçilmiş kişi ve kurumların eliyle kullanacağını dile getiren Kurtulmuş, partisinin önündeki en temel iki sorunun yeni anayasa ve çözüm sürecini başarıyla sonlandırma mecburiyeti olduğunu vurguladı.
     Kurtulmuş, 2023'e kadar gayri safi milli hasılası 2 trilyon doları, ihracatı 500 milyar doları bulan, insanlarının alım gücü yüksek Türkiye'ye ulaşacaklarını ancak asıl varmak istedikleri noktanın 2071 yılı hedefleri olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
     "2071'de öyle bir Türkiye kuracağız ki söylediği söz dünyanın dört bir tarafından dikkatle izlenen, acaba 'Türkiye'den hangi ses çıkıyor' dediği, herkese dinlerken düğmesini iliklettiren, güçlü ve doğru söz söyleyen bir Türkiye inşa edeceğiz. 2071'e geldiğimiz zaman, dünyada artık kimsenin zulmedemeyeceği, hiç kimsenin haksız yere savaşlarla ülkeleri işgal edemeyeceği, hiç kimsenin 'güç bende, başka ülkelerin canı çıksın' diyerek, haksızlık yapamayacağı, daha açık söylüyorum ne kara derili Afrikalıların sömürüldüğü, ne koyu kahve renkli Asyalıların, ne çekik gözlü Asyalıların sömürüldüğü, ne de Latin Amerikalılar'ın sömürüldüğü bir dünya olmayacak.
     Dünyanın dört bir tarafından başta mazlum Müslüman ülkeleri olmak üzere, bütün mazlum ülkeler Türkiye'nin gözünün içine bakacak."
    
     Muhabir: Ufuk Kırabalı
     Yayıncı: Kemal Kaymak

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 15:25

İLGİLİ HABERLER