
LATİN ATEŞİ AZ KALSIN RAHİBE OLACAKMIŞ!..
İlk kez gittiğim İzmir’in Çeşme’sinde yüzerek geçirdiğim üç günün sonunda, İstanbul’u Boğaz hariç, özlemediğimi hissettim. Böyle zamanlarda Boğaz kıyısında serinlemeyi isterim. Yakın bir dostumun Kanlıca’daki yalısına yemeğe davet edilince hemen gittim. Davetlilerin arasında Salma Hayek de vardı. Latin ırkından kimi tanıdıysam kendime yakın hissederim. Hayek, ırkının özelliklerinin yanı sıra mini minnacık kabarık elbisesiyle bir taş bebeğe benziyor. Simsiyah, uzun, kıvırcık saçları cin gibi bakan gözlerini kapıyor. Dayanamayıp elimle saçlarını arkaya ittim; kızmadı; güldü: “Annem de aynı şeyi yapar” dedi.
HOLLYWOOD YAŞAMI...
Meksikalı bir opera sanatçısı ile dörtte üçü Lübnanlı bir babanın kızı Salma... Yaratıcı erkek kardeşi, Sami’ye aşırı sevgisini saklamıyor; onun kendine özgü (özellikle koltuk) mobilyalarının şıklığını anlatırken ailesinin kendisini New Orleans’daki bir rahibe okuluna yolladığını da öğreniyoruz. Ama canı fena halde sıkılan Salma’nın aklına parlak bir fikir gelmiş; rahibelerin saatlerini hergün, üçer saat geriye almayı kendisine vazife edinmiş. Tabii, bu da okuldan azad edilmesine neden olmuş. Meksika üniversitesinde felsefe kitaplarını hatmettikten sonra sahnede oynamayı aklına koyuyor. Yaptığı birkaç filmle Meksika’nın ilahileştirdiği (ve benim Meksika’daki evinde bir gün kaldığım zamanın en güzel kadınlarından, Orson Wells’in ilk eşi) Dolores Del Rio’nun tahtına yerleşirken Hollywood’a taşınıyor. Bu âni kararı Meksika Cumhurbaşkanı ile ilişkisi oldu söylentilere kızdığı için veriyor. 24 yaşındayken, bu zeki ve seksi Meksikalı kızı tesadüfen bir Talk Show’da seyreden ünlü yapımcı Robert Rodriguez derhal harekete geçiyor; böylelikle Antonio Banderas’la yaptığı Desperado filminin yıldızı ve prodüktörü Salma Hayek oluyor...
RÜYASI: FRİDA KAHLO
Hayek’in çekiciliği ve oyunu Hollywood’u bir anda en müşkülpesent sinemacı ve seyircilerini şaşkına çeviriyor. Salma Hayek hızla ve peşpeşe çevirdiği filmlerin çoğunun yapımcılığına da soyunuyor. Meksika’nın efsane ressamı Frida Kahlo’nun yaşamını film yapmayı bütün sanat yaşamında düşleyen Salma Hayek bu filmin de prodüktörlüğünü üstlenerek 2002’de gerçekleştiriyor. Frida’nın çapkın kocası, ünlü ressam Diego Rivera’yı canlandıran Alfred Molina ile fırtınalı yaşamları ortaya Oscar’a aday bir filmin çıkmasını sağlıyor. Oscar’larda ilk kez bir Latin Amerikalı sanatçının kazandığı bu ödül Salma Hayek’i hakettiği yere çıkarıyor. O günden sonra her önemli aktör Salma Hayek’le birlikte oynamak için yarışa giriyor. Ancak o daima Banderas’a öncelik veriyor.
Muhtemelen kendi kökünden gelen yıldızlarla çalışmayı tercih ediyor. Nitekim, dünyanın en önemli yapımcılarından Robert Altman’ın “Paint” ve “Bandidas” adlı filmlerindeki rol arkadaşı olarak sevgili arkadaşı Penelope Cruz’u seçiyor. Yemekte bir taraftan tabağındaki kebap ve pilavı iştahla yiyen Salma bir taraftan da İstanbul’a duyduğu hayranlığı anlatıyor... Seyahatinin en uzun saatlerini “Duvara Karşı” filminin rejisörü Fatih Akın’la proje gerçekleştirmek için geçirdiğini anlatan Salma Hayek onunla mutlaka bir film projesinde çalışmak istiyor. “Akın Hollwood dahil, şimdiye kadar tanıdığım en önemli rejisör” diyor. Geceleri gittiği kulüplerde ise dans ederken denize elini sokabilmenin mutluluk olduğunu söyleyen Salma Hayek ülkesi Meksika’da aile içi şiddetin gittikçe arttığını anlatırken çok heyecanlanıyor: “Türkiye’deki sorunların da ne kadar çetin olduğunu Edwina’dan dinledim” diyor. Salma’ya Edwina’nın kayınvalidesi Ayşen Özyeğin’in Güneydoğu’daki anne ve çocuk eğitimi programını anlatırken Salma yemek tabağını bir kenara itti: “Eğer bunları bilseydim çok daha önce Türkiye’ye gelir, kendisiyle programına katılırdım. Çünkü böyle projeler beni çok ilgilendiriyor. Tabii ben de ona Türkiye’de bir milyon sokak çocuğu hakkında bilgi veriyorum. Gelecek sefer mutlaka bu sorunları yerinde izleyeceğim; söz” diyor. “Ama gene de geç değil; ilk fırsatta bu sorunlarla uğraşanları tanımak isterim”..
FELSEFESİ: YÜZ YAŞINDA ÖLMEK...
Yirmi yaşından fazla göstermeyen Salma kırk yaşında olduğunu söyleyince ben de yaşımı açıkladım tabii ve dünyadaki günlerimin sonuna yaklaştığımı imâ etmiş olmalıyım ki, hafifçe yüzü gerildi, gözleri gene çakmak çakmak oldu. “Felsefe derslerinde ilk öğrendiğimiz şeydir: Kişiler yaşamlarını kendilerine göre programladıkları zaman arzu ettikleri şeyler gerçekleşir. Siz, yüz yaşında ölebileceğinizi kendinize telkin ederseniz yüz yaşına kadar yaşayacaksınız. Ancak bunu inanarak yaparsanız... Deneyin, göreceksiniz...” Salma Hayek’in aklı hep kadınlara yapılan eziyetlerde... Hollwood yıldızlarındaki sosyal sorumluluklardan bahsetmekten hoşlanmadığını hissedince oradaki yaşamından istediği an kaçacağı Kuzey’de dağların eteğinde bir ev aldığını anlatıyor ve “Elimde olsa oradan hiç ayrılmayacağım” diyor. Ve hayran olduğu Kapalı Çarşı’dan yeni evi için üç kilim, birçok yastık, ipek elbiseler vs. aldığını anlatırken çocuk gibi neşeleniyor. Masada bitmek bilmeyen sohbetten sonra kalkıp bahçesindeki hamaklardan birine uzandık. Hafif hafif sallanırken saatin üçe yaklaştığını fark ettik.
(leyla umar vatan)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 03:54