HASAN ESEN
ANKARA - Şiddetin rolünü oynadığını ve yeni dönemin felsefesinin 'öl-öldür' yerine 'yaşa-yaşat' olması gerektiğini söyleyen Zana, silahlı eylemler nedeniyle Türkiye'ye müzakere tarihi verilmemesinin vicdani sorumluluğunun ağır olacağını belirterek, bu açıdan silahların susmasının oldukça önemli olduğunu kaydetti.
Kapatılan DEP'in tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Orhan Doğan'ın Or-An'da bulanan evi önündeki basın açıklamasında eski milletvekilleri adına konuşan Zana, 'barış mesajları' verdi. Türkiye'nin çok nazik bir süreçten geçtiğini belirten Zana, bu dönemin aşılacağını ve ülkenin yeni yüzyılın bölgesel simgesi olacağına inandıklarını söyledi. İnanmanın yeterli değil, yapılması gereken işlerin de olduğunu ifade eden Zana, duruşlarının hiçbir çıkar, kariyer ve hesap gütmeden sorumlu yurttaşlık görevinin yerine getirilmesi anlamına geldiği mesajını verdi. Son zamanlarda AB ile ilişkiler temelinde devrim niteliğinde adımlar atıldığını, ancak bu adımlara rağmen hala demokratikleşmeye yönelik sorunların tümden çözülmediğini öne süren Zana, ''Dil ve kültürel hakların kullanımına daha özgürlükçü ve evrensel yaklaşılmazsa, reformlar makyaj olmaya devam devam edecektir'' dedi.
Çözümü bekleyen sorunlar içinde en önemlisinin 'Kürt sorunu' olduğunu iddia eden Zana, bunun sebebini de ''Çünkü bu sorun, ülkemizin coğrafi bütünlüğü ve toplumun genel hassasiyetler korunarak çözüldüğünde bunun çözümsüzlüğünden beslenen pek çok sorun da kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Unutulmamalıdır ki, tinerden, açlıktan ve fuhuştan kurtardığımız her insan canlı bomba olmaktan kurtulan binlerce hayat demektir'' ifadeleri ile açıkladı.
''ŞİDDET ROLÜNÜ, OYNADI, MİADINI DOLDURDU''
Kürt sorunun barışçıl bir zeminde çözülmesinin Türkiye'yi daha güçlü kılacağını savunan Zana, yeniden silahlı eylemlerin başladığı 1 Haziran'a kadar süren ve son 5 yılı kapsayan çatışmasız barışçıl sürecinin bu sorunun çözümünde tarihi bir fırsat oluşturduğunu ama bu durumunun yeterince kullanılmadığını söyledi. 1 Haziran'da yeniden başlama eğilimi gösteren çatışmaların, kuşkusuz yeni bir savaş konseptine ve savaş zemine oturmayacağı inancında olduklarını vurgulayan Zana, ''Çatışmalar zaman zaman yoğunluk yitirse de operasyonların giderek yayılmakta olduğu duyumlar kaygı vericidir. Çatışmalar yoğunluk yitirmesi veya hiç olmaması yeterli değildir. Asıl önemli ve olması gereken, çatışma zemininin tümden kaldırılmasıdır. Bu Türkiye toplumunun genel bir beklentisidir. Şiddet bir sorunun duyurulması veya açığa çıkarılması için araç olmuşsa, 15 yıl şiddet kullanılarak, bu amaca zaten ulaşıldı. Keza bir sorunun şiddetle yok olmayacağı da anlaşıldı'' diye konuştu.
Konuşmasında PKK'ya da gönderme yapan Zana, konuşmasına şöyle devam etti:
''Şiddette tek taraflı ya da karşılıklı ısrar sadece çözümsüzlüğü derinleştirmekte kalmıyor. Toplumu terörize ediyor, ırkçı, milliyetçi duyguları körüklüyor. Ülkemizde bunlar yeterince yaşandı. Yani şiddet rolünü oynadı, miadını doldurdu. Toplum şiddete doydu. İnsanlarımız şimdi daha çok barış, sağlık, iş, aş, ekmek ve daha çok demokrasi istiyor. Hangi neden ve gerekçelerle olursa olsun savaş ve şiddet istemiyor.''
PKK ile geçmişte yaşanan çatışma yıllarının, Türkiye'nin makus talihi ve tarihi olarak unutulmaması gerektiğini savunan Zana, ''Savaşmak için cesareti olanların, barış için daha büyük bir kararlılık, irade ve cesaret örneği sergilemeleri gerekmiyor mu? Barışı kolay kılmak ancak savaş isteyenleri açığa çıkarmakla mümkün olabilir. Burada görev, sizin bizim hepimizindir, demokratik kamuoyunundur. Türkiye'yi seven herkes bu sürece etkin katılmalıdır'' şeklinde konuştu.
''KOŞULSUZ VE SÜRESİZ SİLAHLARIN BIRAKILMASI HALKIN ACİL İHTİYACIDIR''
Terör örgütü PKK'ya silah bırakma çağrısı yapan Zana, ''Barış için çatışma zeminin biran önce ortadan kaldırılması ve buna ilişkin demokratik bir iradenin açığa çıkartılması, koşul ve süre içermeksizin silahların susturulması ve çatışmaların biran önce sonlandırılması insanımızın ekmek ve su kadar acil ihtiyacıdır. Bu yüzyılın çözüm dili, yöntem ve araçları barışçıl ve demokratik olmalıdır. Ne inkar ne de isyan ve ayrılık olmalıdır. 'Öl-öldür' yerine, 'yaşa-yaşat' yeni dönemin felsefesi olmalıdır'' ifadesini kullandı.
Türkiye'deki çatışmalı ortamının AB ile Türkiye ilişkilerini zorladığını savunan Zana, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Çok az bir ihtimal dahi olsa çatışmalar nedeni ile müzakere tarihinin verilmemesi halinde bunun vicdani sorumluluğu ağır olacaktır. Bu da bize göre tarihsel bir vebağinden çözülmüş olacaktır. Unutulmamalıaldir. Silahların susması bu açıdan da çok önemlidir. Aralık ayında yapılacak doruk toplantısı sonunda müzakereye hemen başlamanın, Türkiye'nin önünü bir daha kapanmamak üzere açacağı kanısındayız. Çözüm kuşkusuz ithal patentli olmayacaktır. Sorun bizim ve hepimizin olduğuna göre çözüm de içimizdedir.''
Sorunun çözümü için AB ülkelerinin tutum ve kararlılıklarının da önemli olduğunu kaydeden Zana, sözlerini Dünya Barış Günü'nü kutlayarak bitirdi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:51