Yaşam
  • 24.12.2006 11:37

MAÇTAN SONRA BENİ KARIM SAKİNLEŞTİRİYOR!..

Beşiktaş'ın yaptığı en pahalı transfer Matias Emilio Delgado, başarılarından çok sakatlıkları ile gündeme geliyor. "Kötü şans peşimi bırakmıyor," diyen 23 yaşındaki futbolcu ile gelecek hedeflerini, milli takım rüyasını ve Türkiye'deki hayatını konuştuk.

İsviçre'nin Basel takımından Beşiktaş'a transfer olan Arjantinli Delgado, ülkemize geldiği günden itibaren sakatlıklarıyla gündemde. Tüm bu haberlerin çok abartıldığını söyleyen oyuncu, en çok da kötü şansından yakınıyor ve beklenen performansı gösteremediği için kendini camiaya borçlu hissediyor. Hayallerini ise Arjantin milli takım forması süslüyor. O da olmazsa şansını, yakışıklılığını aldığı dedesinin memleketi olan İtalya'da deneyeceğini söylüyor.

- Beşiktaş'ın en pahalı transferisiniz. Ülker sponsor oldu, Ülker'in beklentisi çok, Beşiktaş camiasının beklentisi çok. Üzerinizde baskı hissediyor musunuz?
- Daha önce Arjantin'de oynadığım takımlarda ve Basel'de de aşağı yukarı aynı baskıyı hissediyordum. Ama benim için daha fazla para ödenmesi ve arada sponsorun bulunması, baskının artmasına neden değil. Sahada benden beklenenleri yapmak istiyorum ve yapamadığım zaman kötü hissediyorum.

- Türkiye'ye geldiğiniz günden itibaren sık sık sakatlandınız. Aşınız mı tutmadı burada, adaptasyon zorluğu mu çektiniz?
- Hayat bu, ne zaman neyin olacağını bilemiyorsunuz. Futbol oynarken sakatlanmak bazen kaçınılmaz oluyor. Ama burada çok büyüdü bu konu. Ben Basel'e ilk gittiğimde üç ay sakattım. Üç ay orada kimse tanımıyordu beni, ne bir kamera çekiyordu ne de etrafımda fotoğraf makinesi vardı. Ama buraya gelince, her şey benim üzerime binmeye başladı. Aslında gayet normal sakatlıklar geçirdim ama gözler üzerinizde olunca daha fazla dikkat çekiyor.

- Neden tüm gözlerin sizin üzerinizde olduğunu düşünüyorsunuz?
- Birkaç şeyin bir arada toplanmasından dolayı... Buraya büyük bir para ile geldim. Çok beklenti var, sahaya çıkıp doğru dürüst oynayamadan sakatlanıyorum. Ben burada bir ya da bir buçuk yıl oynadıktan sonra sakatlansaydım kimsenin gözüne bu kadar batmazdı.

- Peki bu sakatlıklar yüzünden kendinizi camiaya borçlu hissediyor musunuz?
- Evet, yapmam gerekenleri yapamadığım için kendimi sorumlu hissediyorum.

- Taraftar hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Beşiktaş seyircisi çok ateşli. Maçı seyretmekle kalmıyor, yaşıyorlar.

- Bunu iyi bir şey olarak mı söylüyorsunuz?
- Kazandığımızda iyi ama kaybettiğimizde pek değil. Takım istediklerini yapamayınca, taraftar tepki gösteriyor ve bu da bizi üzüyor. Ama her şey iyi gittiği zaman muhteşem.

- Ama çok fazla hayranınız var...
- Öyle mi! Sık sık yanıma gelip bir şeyler söylüyorlar ama anlamıyorum ki övüyorlar mı yoksa hakaret mi ediyorlar! Yine de sahadayken taraftar, beni sevdiğini hissettiriyor ve ben de ona göre oynuyorum.

Biraz da Türkiye'ye gelme kararınızdan bahsedelim, nasıl ikna oldunuz?
- Öncellikle Beşiktaş'ın büyük bir kulüp olması, ikinci olarak da Tigana gibi büyük bir adamın beni ısrarla istemesi neden oldu. Bir takıma giderken, en önemli şey, başındaki hocanın isteğiyle gitmektir. Ben de bu vesileyle, böyle büyük bir camiaya geldiğim için çok mutluyum.

- Eşiniz ne tepki gösterdi gelme kararınıza?
- İlk teklif geldiğinde, eşime danıştım. "İş ciddiye binerse, Türkiye'ye gider misin?" dedim. "Ben giderim," dedi.

Her maça da geliyor, hiç yalnız bırakmıyor sizi...
- Maç için tamam, gelip eşimin beni tribünden izlemesi güzel ama 30 bin kişi daha bakıyor. Onların bakışı bence daha önemli. Ama bir futbolcunun eşinin önemi, maç sonrasında ortaya çıkıyor. Bizleri sakinleştiren, her şeyi yöneten onlar.

- Biraz da Türkiye'deki hayatınızdan bahsetsek. Bazı diğer oyuncular gibi sizi dışarıda fazla göremiyoruz.
- Daha altı ay önce baba oldum. Bebekle birlikte çok fazla bir şey yapma şansımız olmuyor. Bu yüzden, antrenman, ev, evin etrafı olarak şekilleniyor hayatım. Ben evine son derece bağlı bir insanım, iyi bir baba olmak için çok çalışıyorum. Havalar sıcakken, öğlen yemekleri için değişik restoranlara gidiyordum. Havalar soğuduğundan beri oğlum üşümesin diye fazla dışarıya çıkmıyorum.

- Türkiye'de en çok ne hoşunuza gidiyor?
- Özellikle şehirdeki manzaralar beni çok etkiliyor. Çok büyük bir şehir. Her an her şey başınıza gelebilir. Ama en şaşırtıcı gelen şey, Avrupa'dan Asya'ya arabayla geçebilmek oluyor. Hiçbir zaman Asya'da yaşayıp Avrupa'da yemeye gideceğimi düşünmezdim.

- Türkiye gündemini, politikayı takip edebiliyor musunuz?
- Gazete okuyamadığım için gelişmelerin birçoğundan haberdar olamıyorum. Ama Arjantin'deyken anlamama rağmen, çok politikayla ilgilenen birisi değildim. Zaten Türkiye'yi bilmiyorum ama Arjantin'de o kadar fazla yolsuzluk var ki, anlasam da gazeteleri okumak istemiyorum.

- Geldiğinize pişman mısınız?
- Kesinlikle pişman değilim. Ama zaten hayatım boyunca verdiğim hiçbir karardan pişman olmadım. Kötü de olsa, yaşamam gerekiyormuş derim ve üzülmem. Ama burada olmaktan çok memnunum.

- Tangoyla aranız nasıl?
- Basel'de oynarken devre arası kampı için Arjantin'e gitmiştik. Ben de takım arkadaşlarımı aldım bir akşam barlar caddesi var, oraya götürdüm. Bir bara girdik ve tango yapmaya çalıştım. Kimseye dans dersi falan vermedim ama. Zaten takımın geri kalanı benden daha iyi yapıyordu, rezil oldum.

- Yılbaşında Arjantin'e gideceksiniz misiniz?
- Hayır ailem geliyor, hep beraber burada gireceğiz yeni yıla.

- Takım arkadaşlarınızla aranız nasıl?
- Aralarında sadece "Merhaba, nasılsın?" dediklerim, en fazla iki kelime ettiklerim var. Arada ortak bir dil yok, bu da gayet normal. Yine de benim bu kadar çabuk adapte olmam da takım arkadaşlarımın önemi tartışılmaz.

- Aldığınız parayla yatırım yaptınız mı?
- Daha yeni başladım, durun. Belki bir iki yıl sonra konuşuruz ama şimdilik o noktaya gelmedim.

- Gelecek hedefleriniz neler, hangi takımda oynamak var hayalinizde?
- İlk amacım, henüz gerçekleştiremediğim için Beşiktaş'ta oynamak. Burada bekleneni yapmam lazım yoksa hiçbir yere gidemem zaten. Ve verdiğim sözü de tutmuş olmam. Ama rüyam nedir diye soruyorsanız, biraz uçacağım ama İspanya'da üst düzey takımlardan birinde oynamak çok isterim.

- Hangi takımda mesela?
Bilmiyorum, Barcelona, Real Madrid'i saymıyorum Valencia olabilir. Hem şehir olarak hem de takım olarak çok hoşuma gidiyor. SABAH

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:22

İLGİLİ HABERLER