Ankara 5. İdare Mahkemesi, Star Televizyonu'na 29 Temmuz-27 Ağustos arasında uygulanan 30 günlük kapatma cezasını, yasaya aykırı buldu...
Star Televizyonu, hukuk dışı bir kararla 27 Temmuz-29 Ağustos tarihleri arasında 30 gün süreyle kapatılmıştı. Kapatılma gerekçesi olarak, Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan'ın konuşmalarını yayınlaması gösterilmişti. Kararı 3984 sayılı Kanunun 4756 sayılı Kanunla değişik 4. maddesinin c bendine dayandırılmıştı. 'Yayıncılığın, yayın organı, hisse sahipleri ve bunlara ait tüzel kişinin haksız çıkarları doğrultusunda kullanılmaması' halini düzenleyen c bendinin ihlali halinde böyle bir ceza verilebiliyordu. Oysa, Genç Parti lideri Cem Uzan, Star Televizyonu'nun sahibi ya da ortağı olmadığı için karar hukuki dayanaktan yoksun olarak alınmıştı. Star avukatlarının itirazı kabul edilmedi ve ceza uygulandı.
Ankara 5. İdare Mahkemesi konuyla ilgili nihai kararı verdi ve Star Televizyonu'na uygulanan cezanın yasaya aykırı olduğunu açıkladı. Bu karar, Türk televizyonculuk tarihinin kara lekesi cezayı alkışlayan bir kısım medyaya da şamar oldu. Mahkemenin kararı özetle şöyle:
'Davalı idare, davacı yayın kuruluşunun 4. maddenin (c) bendini ihlal ettiği, bu nedenle aynı Yasanın 33. maddesinin bir ay süreli yayın durdurma cezasını öngören fıkrasının uygulandığını, zira haksız çıkarı olduğu söylenen siyasi parti genel başkanının, davacı yayın kuruluşunun sahibi olarak bildirilen ortakları listesinde adı bulunmamakta ise de yayın kuruluşunun konuşmacının yönetim ve kontrolünde olduğunun açık olduğu, kuruluş ile konuşmacı arasında çıkar ilişkisinin bulunduğu, böylece yayın ilkesinin 4/c bendinin ihlal edildiğinin açık olduğu gerekçesiyle işlemin tesis edildiğini belirtmektedir.
Hukuk devletinde kamu gücünü kullanan kurumların tüm eylem ve işlemlerini hukuka uygun olarak tesis etmek, iddialarını varsayımla değil somut bilgi ve belgelerle kanıtlamak zorunda oldukları açıktır. İleri sürülen iddianın belge veya bilgi ile kanıtlanması mümkün ise, varsayıma dayalı bulunan herkesçe maruf ve meşhur olayların ispata muhtaç olmadığı' şeklindeki ilkeye de ihtiyaç yoktur.
Aksi halde birçok idari işlemde idareler, belge bulma yerine 'herkesçe maruf' varsayımından hareketle birtakım sonuçlara varırlar ki bunun hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı cihetle yargı yerlerince de kabulüne olanak yoktur. Olayımızda olduğu gibi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak kurulmuş bulunan davacı şirketin ortakları listesinde yer alıp almadığının belge ile ispatı mümkün iken ismine yer verilmeyen bir şahsın şirketle 'illiyet bağınının' varlığından hareketle çıkar ilişkisi içinde olduğundan söz edilemez.
Diğer taraftan 'haksız çıkar'dan sözedilebilmesi için öncelikle çıkarın varlığının kanıtlanmasının gerektiği, akabinde de bunun haksız olduğunun belgelenmesi gerekliliği açıktır. Bunun da bir yargı kararı ile tespit edilmesi mümkün olup dava konusu olayda buna ilişkin verilmiş herhangi bir yargı kararıda bulunmamaktadır.
Davalı idareden getirilerek incelenen video kasetten dava konusu işleme esas alınan miting konuşmasında bir siyasi parti başkanının, ÇEAŞ ve Kepez elektrik şirketlerine devletçe el konulması nedeniyle bu işlemden sorumlu varsaydığı Başbakan'a eleştiri sınırları ötesinde saldırıda bulunduğu, böylece televizyon kanalının bu siyasi parti genel başkanının amaçlarına alet edildiği, sonuç ve kanaatine varıldığından, davacı yayın kuruluşunun 3984 sayılı yasanın 4. maddesinin yukarıda anılan (I) ve (J) fıkrasında belirlenen yayın ilkelerine aykırı yayın yapıldığı gerekçesiyle 33. maddede öngörülen yaptırımlarla tecziyesi gerekirken (c) fıkrasına aykırı yayın yaptığı gerekçesiyle bir ay süre ile yayın durdurma cezası ile cezalandırılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.'
Star
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:02