
MANKENLERİN KAÇAMAĞINA KIZDI, ŞARKI SÖZÜ YAZDI:
1975 Eurovision’unda elleri havada söylediği "Yarınlar" şarkısıyla hafızalara kazınan Ali Rıza Binboğa, yeni bir albümle karşımızda. "Biz Aşkı Bahçelerde Toplamadık" 12 yeni şarkıdan oluşuyor. Aslında albümün çok daha önce piyasaya çıkması planlanmıştı. Ardı ardına gelen krizler ve korsanın alıp başını gitmesi yüzünden gecikti.Kendi müzik şirketinden çıkardığı albümde şarkıcı, yılların birikimini sade bir müzik diliyle anlatmış. Gençler için bir de Atatürk marşı bestelemiş. MESAM başkanlığını da yürüten Binboğa "Bu albümü özellikle genç kardeşlerimin dinlemesini çok istiyorum" diyor.
Neden bu kadar uzun bir ara verdiniz?
- Aslında, 1996’daki albümün hazırlığı bir öncekine göre çok daha uzun sürmüştü. Ardından 10 yıl ara verme niyetinde değildim ama şartlar öyle gerektirdi. Albümü 2000 yılında kaydetmeye başladım. 2002 sonunda her şey bitmişti. Kamuoyuna iletme konusunda sorun çıktı. Özellikle korsan satışların biraz önlenmesini bekledim. Arka arkaya krizler nedeniyle de istemez albümün çıkışı bugünleri buldu.
Bekleyiş sürecinde yeniden gözden geçirdiğiniz, değiştirdiğiniz şarkılar oldu mu?
- Olmadı. Üretim aşamasında aklınıza gelen her şeyi titizlikle yaptıysanız, sonraki yıllarda eser üzerinde düşünmek yarardan çok zarar getirir. Şarkılar bir duyguyla, birikimle ortaya çıkıyor. Zamanla duygular değişiyor. Bunları esere yansıtırsak bambaşka yere doğru gider. Oscarlı yönetmenlere bugün o filmlerle ilgili hislerini sorsanız filmini çöpe atmak isteyenler, yeniden başka türlü çekmek isteyenler çıkacaktır. O yüzden, sanat eseri kendi döneminde, döneminin duygularıyla değerlendirilmeli.
Dört yıl sonra bugün albümden tamamen memnun musunuz?
-Zaten biz bu albüm için fazlasıyla ince eleyip sık dokuduk. Gerek altyapısıyla, gerek sözleri, enstrüman seçimiyle. Yaptığımız işe inanana kadar üzerinde çalıştık. Eserlerimi üretirken, beni etkileyen duyguların dinleyiciyi ne kadar etkileyeceğini düşünüyorum, hesaba katıyorum. Çünkü bir eser, insanlara dokundukça, onları etkiledikçe sanat eserine dönüşüyor.
Üretim aşamasında şarkıların dinleyiciyi nasıl etkileyeceğini düşünmek, özgürlüğünüzü kısıtlamıyor mu? Herkese ulaşması mı lazım bir sanat eserinin? Ulaşmazsa sanat eseri değil midir?
-Albümde dinleyeceğiniz her şey sonuna kadar bütün samimiyetimizle üretilmiştir. Ben bu şarkıları hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmadan yaptım. Dinleyicinin bu samimiyeti hissedeceğini düşünüyorum. Çünkü sanat dediğimiz şey bizim kamuoyuyla kurduğumuz bağın adı. Dinleyici, bir şarkıyla bağ kurabiliyorsa onu sanat eseri olarak algılar. Kuramıyorsa o sadece sizin için sanat eseridir.
AMACIM SADELEŞMEK
Şarkılarınızın ne kadar kişiye ulaşabileceğini, ne kadarının dinleyiciyle bağ kurabileceğini öngörebiliyor musunuz ?
- Eğer olay beni çok etkilemişse, toplumla iç içe yaşayan ve her sorunla yakından ilgilenen bir birey olarak duygularımı doğru konumlandırmışsam, yaptıklarım mutlaka dinleyiciyi de etkiliyor. Geçmişte bunun çok örneklerini yaşadım. Yarınlar Bizim, Baharım Sensin ve İlk Öğretim buna en güzel örnektir.
Yeni albümdeki şarkılar ne kadar zamanda oluştu?
- Bazılarını tamamlamam bir yılımı aldı, bazıları üç dört saatte bitti. Olay beni çok etkilemişse, geçmişte de onunla ilgili çok birikimim varsa çok kısa sürede yazıyorum. Albüme adını veren Biz Aşkı Bahçelerde Toplamadık çok kısa sürede yazılmıştır.
Şarkı "fast food" aşklara tokat gibi bir cevap, adeta..
- Evet. O şarkıyı bir gece televizyonda magazin programlarından birinde duyduğum bir açıklama sonrasında yaptım. Bir hanım kızımız "Bir haftadır aynı sevgilimle dolaşıyorum, o yüzden çok mutsuzum" demişti. Çok şaşırmıştım. Nasıl böyle bir şey olabilir? Adını sevgili koyuyorsun, bir haftada nasıl böyle bir cümle kurarsın. Artık çok kolay tüketilmeye başladı her şey. Bu bir tercih olabilir. Ama adını nasıl aşk koyarsın? Cevabımı "Biz aşkı bahçelerde toplamadık" diye veriyorum. Bugüne kadar yaptığım en iyi şarkılardan biri. Ne bir şey ekleyebilirim ne bir şey eksiltebilirim.
Günümüzde her şeyin bu kadar hızlı tüketilmesi konusunda neler düşünüyorsunuz?
- Tüketim toplumu olmak, doğruyu tüketmek adınaysa saygı ile karşılanır. Ama her şeyi alabildiğine tüketme noktasına gelirse bu bir yozlaşma ve sapkınlık olur. Biz toplum olarak 1980 sonrası mevcut olan koruma duvarlarımızı, dünyaya entegre olacağız diye hızlıca kaldırdık. Oysa bu duvarların adım adım kalkması gerekiyordu.
Albümünüzün de hızla tüketilmesi ihtimali sizi endişelendirmiyor mu?
- Sadece tüketim için yapılan müzikler arasında değerlendirilemeyecek bir albüm bu. Bir başucu albümü olacak. Çünkü tekrar tekrar dinledikçe daha iyi hissedecek, yanlarından ayırmak istemeyecekler. Albümde, sözleriyle dinleyiciye dokunacak, etkileyip düşündürecek o kadar çok şey var ki..
Şarkı sözlerindeki sadelik dikkat çekici. Türk Halk Müziği ve aşık geleneğini hissetmek işten değil...
- Zaten bütün amacım bu. Sadeleşmek, her şeyi olabildiğince sade ve öz anlatmak gelinebilecek en önemli nokta. Türk Halk Müziği ve aşık geleneğine de her zaman yakın durdum. Sizin de albümde bunları hissetmeniz beni çok mutlu etti.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:41