TBMM Başkanı Arınç, kaymakamlık kursunu bitirerek görev yerlerine atanan kaymakam adaylarını Parlamento'da kabul etti. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in kardeşi Metin Çiçek'in cenaze törenine katılmak üzere Yozgat'a gitmesi nedeniyle kaymakam adaylarına, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Şahabettin Harput eşlik etti. Müsteşar Harput'un 59 kaymakam adayının tecrübelerini ülke gerçekleri ile birleştirerek ülke hizmetine sunacakları, devletin şefkat eli olacakları şeklindeki sunuş konuşmasından sonra TBMM Başkanı Arınç söz aldı.
Kaymakam adaylarına görevlerinde başarılar dileyen Arınç, kaymakamlığın kendisinin ilk mesleği olduğunu, ancak kaymakam olamadan bu görevden ayrılmak zorunda kaldığını anlattı. 26 yıl avukatlık yaptıktan sonra ''Allah'ın kendisine böyle bir görev nasip ettiğini'' ifade eden Arınç, ''Kaymakamlık hep bir özlemdi benim için. Fakat kader çizgisinde bu mesleği yapamadan buralara gelmek nasip oldu'' dedi. Arınç, kaymakamlık denildiğinde içinde bir heyecanın kıpırdadığını, içinin sevgiyle dolduğunu söyledi.
''TEREDDÜTSÜZ UYGULAYACAKSINIZ''
TBMM'nin Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan başlayarak bugüne kadar çok önemli görevler yaptığını kaydeden Arınç, 2003 yılında 40 yıldır yapılamayan reformların gerçekleştirildiğini söyledi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme doğrultusunda gerekli olan reformların ''Büyük bir cesaretle'' yapıldığını ifade eden Arınç, ''Halkın iradesini temsil eden Meclis elele verdi ve Türkiye'nin AB'ye girme noktasında büyük bir siyasi irade, büyük bir kararlılık gösterdi'' diye konuştu.
''Anayasa değişiklikleri, yasa değişiklikleri, çıkarılan yeni yönetmelikler, uygulamaya yönelik yeni atılımlar satırlarda kalmamalı'' diyen Arınç, kaymakam adaylarına şöyle seslendi:
''Bunların hepsi uygulanacaktır. Bireysel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, yasaklamaların artık giderek azalması, ölüm cezasının kaldırılmasından Dernekler Kanunu'na kadar, örgütlenme özgürlüğünden Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu'nda ve diğer kanunlarda yapılan değişiklikler uygulanmak üzere yapılmıştır.
Demokratikleşme konusunda attığımız adımları, demokrasi ve hukuk standardının yükselmesi için yaptığımız reformları uygulayacak olan makamların başında sizler gelmektesiniz. Bunları uygularken önünüze arkanıza sağınıza solunuza bakmaya ve tereddüt geçirmeye hiçbir zaman izin veremeyiz. Tereddütsüz uygulayacaksınız, biz bunları AB'ye girelim de başkalarının gözüne hoş görünelim diye yapmadık. Milletimiz için, milletimizin huzuru, mutluluğu, refah seviyesinin yükselmesi için, milletimiz buna layık olduğu için yaptık. Millet için başarılan bu reformları uygulamak hepimizin en başta gelen görevidir. Bunları uygulama noktasında bir an bile tereddüt geçiremezsiniz. Acaba (Şurası ne diyor?) diye sağınıza solunuza bakamazsınız. Önünüze uygulanmak için çıkartılmış ve millet için yararlı olduğunu düşündüğümüz bu reformlar vardır. Yetki elinizdedir, imkan elinizdedir. Valilerle, kaymakamlarla ve bütün kademelerde görev yapan kamu görevlileri ile bir an evvel uygulamayı da en mükemmel hale getirmek bizim görevimizdir.
Bunu yaparken milletimize güveneceğiz. Milletimizden korku ve endişe duymak hakkına sahip değiliz. Altına imza koyduğumuz bütün uluslararası sözleşmelerde tanınan bütün hakları halkımız için son noktasına kadar kullanmak mecburiyetindeyiz. Halkımızın etnik kökeni ne olursa olsun, mezhebi, dini inancı, siyasi görüşü, kıyafeti, yaşantısı bütün bunlar bizim milletimizi kucaklamak için bir sebeptir, ayrımcılık yapmak için bir sebep değildir. Millet fertleri arasında hiçbir ayrımcılığa müsaade edemeyiz. Düşüncelerinden ve inançlarından dolayı hiçbir ayrım gözetemeyiz. Bu aziz millete biz eşit ve adaletli hizmet götürmeye mecburuz. Anayasamızın tanıdığı budur, kanunların önümüze getirdiği budur ve siz bunları yaparken Anayasa ve yasalardan aldığınız bütün yetkileri sonuna kadar kullanacaksınız. Yetkinize müdahale edildiği anda da bunu tanımayacaksınız, size düşen görev budur. Eğer bunu başarabilirsek Türkiye çok kısa bir zaman içerisinde özgürlüklerin doya doya yaşandığı bir ülke olacaktır.''
''PRİM VERMEYİN''
Arınç kaymakam adaylarından; ''Korkulu rüya görmektense uyanık duralım, ne olur ne olmaz, bu milletin yapacağı belli olmaz, bu millete bu kadar demokrasi de fazla... Millet yeteri kadar düşünemez, biz ondan daha iyi düşünürüz. Millet herşeyi bilemez, biz ondan daha iye biliriz, o yüzden bu millet kendine bırakılmaz, biz ne kadar müsaade edersek o kadar özgürlük olmalı, biz ne giyeceksin dersek onu giymeli, ne yiyeceksin dersek onu yemeli, ne düşüneceksin dersek onu düşünmeli'' diyenlere prim vermemelerini de istedi. Kaymakamların ''Ben aziz milletime güveniyorum. Anayasamızın başlangıç maddelerinden son maddesine kadar millet için tanınmış bütün haklara ve özgürlüklere sonuna kadar sahip çıkacak bir kaymakamım ben'' demelerini beklediğini söyledi.
Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin de bu olduğunu kaydeden Arınç, şunları söyledi:
''Kimse milletin üstünde kendine bir rol biçmesin. Anayasamızın başlangıç maddesinde millet iradesinin esas olduğu yazılıdır. O iradenin temsil edildiği yer de sadece Meclis'tir. Bu hakkı kısmen de olsa kimseye vermedik bugüne kadar. Millet adına yaptığımız ve başardığımız reformları milletimize layık görüyoruz ve onun yücelmesi için bunları bir imkan olarak düşünüyoruz. Arkanızda millet, Meclis vardır.'' S34>''YAPACAĞINIZ İŞ ÇOK ÖNEMLİ'' Kaymakamların sivil yönetimin temsilcisi olarak çok önemli bir görev yaptıklarını vurgulayan Arınç, kaymakamlara şöyle seslendi:
''Halkımızla birlikte onun Mutluluğu, refahı, özgürce yaşaması için çok önemli bir görev üstleniyorsunuz. Eminim ki aldığınız eğitim, kendi birikimleriniz bu aziz milletin evladı olarak ona hizmet noktasında büyük bir heyecan taşıyorsunuz. Büyük bir milletin çocuklarıyız, büyük bir tarih içinden geliyoruz. Tarihimize baktığımızda hep yüzümüzü ağartacak, başımızı dik tutacak şanlı bir mazinin içinden geldiğimizi görürsünüz. Milletimiz de öyledir. Karakteri ile ahlakı ile kültür birikimi ile inancı ile. Çok şükür dünya içinde çok saygın milletlerden birisidir. Biz ona hizmet etmekle yükümlüyüz. Birimiz bu tarafta, birimiz bu tarafta. Herkes üstlendiği göreve en iyi şekilde yapmak suretiyle aziz milletimizin demokrasi ve hukuk standardını yükselterek özgürlükler içinde yaşamasını, çalışmasını, çalışarak kazanmasını, üretmesini, eşiyle çocuklarıyla geleceği ile mutlu bir vatanda yaşamasını temin etmek... Uzun söze hacet yok, yapacağımız iş çok önemlidir. Çevre Bakanlığı'nda, Orman Bakanlığı'nda mühendis de olabilirdiniz, herkesin yaptığı iş önemlidir. Ama siz bir yöneticisiniz. İlçelerden başlayarak illere, büyükşehirlere kadar devleti temsil, millete özlediği hizmetleri verme noktasında çok önemli bir görevin başındasınız. Bu görev başkalarına nasip olmaz. Sizleri kutluyorum...'' TBMM Başkanı Arınç, kaymakamlara, görevlerini yaparken başlıca dayanaklarının Anayasa, Atatürk milliyetçiliği, Atatürk ilke ve inkılapları, her kurumun görevini açıkça belirleyen Anayasa'nın temel ilkeleri olduğunu söyledi. Anayasa'nın ardından yasaların, uluslararası sözleşmelerin geldiğini ifade eden Arınç, bütün bunların üstünde de hukukun üstünlüğü, demokrasi ve Cumhuriyet'in temel ilkelerinin yeraldığını kaydetti. Arınç, bunlar uygulandığında ülkenin kalkınmasının, halkın özgürleşmesinin mümkün olabileceğini belirtti.
''ADINI KURA KOYSUNLAR''
Konuşmasının ardından kaymakam adayları ile sohbet eden Arınç, seçim bölgesi Manisa'ya gidecek olan bulunup bulunmadığını sordu. Bulunmadığını öğrenince ''Kütahya'ya gidecek var mı?'' sorusunu yönelten Arınç, kaymakam adaylarından ''Vardı ama bebeği olduğu için gelemedi'' karşılığını aldı. TBMM Başkanı Arınç bunun üzerine ''O zaman bebeğin ismini (Kura) koysunlar'' dedi.
Kurs birincisi Salih Gelgeç'in bir demet kırmızı gül hediye ettiği Arınç, daha sonra kaymakam adayları ile toplu bir hatıra fotoğrafı çektirdi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:48