Gerçek haberci kriz anında ortaya çıkar
Son olarak Türkiye Gazeteciler Cemiyeti´nin en iyi haber programı ödülünü ``Manşet Kıbrıs Özel'' programıyla alan Mehmet Ali Birand, Türkiye´de televizyon haberciliğinin en önemli isimlerinden biri. 18 yıldır yapmaya devam ettiği 32. Gün, televizyon tarihimizin klasikleri arasında. Mehmet Ali Birand´la haberciliği konuştuk.
Röportaj: Mevlüt Tezel
Kopenhag Zirvesi, Kıbrıs Müzakereleri ve Irak krizi ile ilgili yaptığınız özel yayınlarla bir anda kendiniz haber kaynağı oldunuz. Bu başarılı yayınlar global gazeteciliğin yansımaları mı?
Aslında yeni bir şey yapmıyorum. Bir gazeteci olarak yapılması gerekenleri yapıyorum. Her şeyden önce kendimi bir muhabir olarak görüyorum. Gerçek şu ki, sadece muhabirlik yaptığımız için haber kalitesi açısından çıtayı çok yükseltik. Ne yazık ki, diğer haberci arkadaşlarımız bu çıtanın yükselişine seyirci kalmakla yetindiler. ``Aferin Mehmet Ali bak ne güzel gazetecilik yapıyor'' deyip, ödüller veriyorlar. Ama kimse çıkıp ben daha iyisini yapacağım demiyor.
Galiba gerçek haberciler kriz dönemlerinde ortaya çıkıyor.
Gayet tabii... Gerçek haberci, gerçek kanal, gerçek gazete kriz dönemlerinde ortaya çıkar. Abdi İpekçi´nin Milliyet´i tirajını kriz dönemlerinde arttırırdı. CNN, Körfez kriziyle yükselişe geçti. CNN TÜRK, 11 Eylül, Avrupa Birliği Yasaları, Kıbrıs sorunu, Irak krizi ile öne çıktı. Hem de kendinden daha önce kurulmuş kanallara rağmen öne çıkmayı başardı.
Peki rakibiniz NTV hakkında neler düşünüyorsunuz.
Büyük keyif alıyorum. Çünkü iyi bir rakip. Hepsinden önemlisi düzeyli bir rakip. CNN TÜRK ile NTV arasındaki bu düzeyli rekabet diğer kanallara da yansıyor. CNN TÜRK, NTV ve TV 8 kanalları Türkiye´nin yüz aklarıdır. İnsanlar bu kanallara bakıp içi boş olmayan gerçek haberciliğin nasıl yapıldığını daha iyi görüyorlar. Ana haber bültenleri gittikçe daha az izleniyor. Şekil değiştirmek zorundalar yoksa kaybolacaklar. NTV, CNN TÜRK, TV8 gibi haber kanalları bütün haber monopolini ele geçirmek üzereler.
Peki Türkiye´deki televizyon haberciliğinin son durumunu nasıl görüyorsunuz?
Eskiye oranla çok daha agresif ve canlı. Ama h^ala haberler anlaşılır halde izleyiciye sunulmuyor. Ama Allah´tan özel kanallar var. TRT ile yetinmek hiç de renkli olmazdı.
Türk televizyonları Irak Savaşı´na hazır mı?
Körfez Savaşı´na oranla daha hazır. Ama yerel gazetecilik kimliğinden bir türlü kurtulamadık. H^al^a olaylara sadece Türkiye açısından bakıyoruz. H^al^a Türk askerinden, Türk bakanından bilgi alayım durumları söz konusu. Türkiye bölgenin lider ülkesi ama gazeteciler olaylara bölgenin lideri gözüyle bakmıyor.
Medyamızdaki köşe yazarı ve yorumcu enflasyonu haberciliği nasıl etkiliyor?
Köşe yazarı iki telefon açıp yazısını tamamlıyor. Muhabir dayıyor mikrofonu liderin ağzına. Bitti. Kolay olduğundan dolayı öyle yapılıyor. Bu kısır döngüden çıkmadıkça Türk medyası doğru dürüst patlama yapamaz.
Enflasyon?
Bugün köşe yazarı enflasyonu var. Bu köşe yazarlarının içinde bir avuç kadarı okunabilecek köşe yazarıdır. Büyük bölümü içtenlikle iyi niyetle aile arası konuşmalarını yazmaktadır.
Televizyon haberciliğinde iyi olanı nasıl tarif edersiniz?
-Kim daha anlaşılır konuşuyor, kim çok konuşulan ismi ekrana getiriyor ben ona bakarım. Ben size birçok parlak haberci ismi sayabilirim. Ama adamların söylediklerinin bir tanesi bile anlaşılmıyor. İsimleri büyük ama anlaşılmıyor. Önemli olan şoförün, sokaktaki adamın anlaması... Bu iyi haberdir.
Peki Türkiye´de muhabirlere hak ettiği değer veriliyor mu?
Hayır. Türkiye´de uzun bir süredir malesef muhabiri ``muhbir'' olarak kullanılıyor. Köşe yazarları başbakanlarla, bakanlarla doğrudan konuşarak muhabirlerin yapması gerekeni yapmaya başlayınca muhabirler çok itilip kakılıyor. Kimse adam yetiştirmiyor. Benim hayattaki en büyük gururum, yetiştirdiğim haberciler. Bugün medyanın en önemli yerlerinde 32. Gün okulundan mezun olan an aşağı beş altı haberci yer alıyor. Bana adam yetiştiren başka birini daha söyleyin. Mithat Bereket, Can Dündar, Cüneyt Özdemir, Deniz Arman vs vs.. Ama şunu lütfen belirtin. Onları ben yetiştirmedim. Biz birbirimizi yetiştirdik. Önemli olan da bu. Onun için biz hala arkadaşız. Onun için dayanışma içindeyiz.
32 Gün´ün formatındaki değişimler için ne diyeceksiniz?
``32 Gün'' bugün 18. yılında. Bu süre zarfında sadece TRT´nin haber bültenleri değişmedi. 32. Gün artık bir klasik olmuştur. Hele Rıdvan Akar´ın denetiminde çok iyi götürüyor. Nasıl VTR´li haber yapılacağının en güzel örneği 32. Gün...
Kıbrıs Barış Planı görüşmelerinde sanki dışişleri bakanını andıran bir performans sergilediniz.
Bizim Kıbrıs programları medyanın bir ülkede dış politikaları nasıl etkilediğini en açık örneğidir. Orda ben bir şey yapmadım. Sadece insanların konuşması için mikrofon uzattım. Önemli olan nerede ve nasıl yansıtacağında ben onu yaptım. Ertelendi. Rauf Denktaş zafer kazandı deniyor ama doğrusu Rauf Denktaş erteletti. Bu gün daha az ödün verecektik. 2004´de Avrupa müzakereleriden daha fazla ödün vererek bu sorunu çözeceğiz.
Kendinizi hiç yorgun istemiyor musunuz?
Yönetici olmak kadar beni sıkan şey yok. Kişilerin sorunları, şirketlerden sorunları gibi sizin değiştiremiyeceğiniz diğer işlerle uğraşıyorsunuz. Her pazartesi sabahı haftaya başladığımda ``ne güzel bir hafta geçireceğiz, bilmediğimiz ne kadar çok olayla karşılaşacağız, tanımadığım ne kadar çok insanla tanışacağım'' diyorum. Oysa bakıyorum, herkes yorgun herkes bitap. Benim oğlum bile yoruldum diyor!
Oğlunuz nerede çalışıyor?
Number One TV´de. Ama yönetim kısmıyla daha ilgili. İşin daha iyi tarafını seçti!.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:33