MEHMET ALİ BİRAND'DAN EMİN ÇÖLAŞAN'A AĞIR SUÇLAMA...
KAYNAK : Haber Kaynağı
Emin Çölaşan ile Mehmet Ali Birand arasındaki polemik giderek büyüyor. Emin Çölaşan'ın dün köşesinde hakkında yaptığı suçlamalara cevap veren Mehemet Ali Birand, Emin Çölaşan için ''Zavallıcık ve tetikçi'' deyimlerini kullandı.
Mehmet Ali Birand'ın, Emin Çölaşan'a verdiği cevap yarın Posta GAzetesi'nde yayınlanacak.
İŞTE MEHMET ALİ BİRAND'IN YARIN YAYINLANACAK YAZISI
UYAN DA, BALIĞA GİDELİM ( ! )
Araştırmacı (!)- tetikçi Emin Çölaşan, müthiş bir haber yakalamış.
Benim, AB ve Kıbrıs konusunda resmi politikalara ters düşen yazılar yazmamın nedenini bulmuş (!). Hem de,bir zamanlar Türk Silahlı Kuvvetlerini Kıbrısta ”işgalci “ olmakla suçlayan, Apo‘yu çiçeklerle ziyaret edip yanaklarından öperek partisine davet eden, Kemalizm’i faşist diktatörlük diye niteleyen, şu sıralarda ise, hiçbir yerde dikiş tutturamayınca birden bire Kuvva’ cı kesilen Perinçek ekibiyle birlikte bu büyük gerçeği ortaya çıkarmışlar. Böylece Perinçek- Çölaşan ittifakının resmen kurulduğunu da açıklamış oluyor.
Meğer benim Türkiye’nin AB’ ye katılmasını ve Kıbrıs’ ta Annan planının ciddiye alınması gerektiğini ileri sürüp, Denktaş’ı eleştirmemin gizli bir amacı varmış…Türk ve Belçika vatandaşı ( çifte vatandaşlık statüsü) olduğum için, böyle hareket ediyormuşum…
Bravo doğrusu…Yılın en büyük gazetecilik olayı ( ! )
Geçen Cumartesi günü ( Kuş’un yazısı ertesi gün çıktı) bu köşeyi okuyanlar, herkesten önce bu konuyu benim yazdığımı gördüler.
Okurlarımın dikkatini çekmiştim. Şer cephesinin hazırlandığını ve çifte vatandaşlık statümle ilgili kampanya açacaklarını yazmış, “Belçikada 20 yıl gazetecilik yaptığımı, 30 yıldır oturma müsaademin bulunduğunu, bu süre oturan ve çalışanlara Belçika’nın bu hakkı verdiğini, eşim ve oğlumun çok önceden çifte vatandaşlık hakkını kazandıklarını, benim de yıllarca önce elde ettiğim bu hakkı şimdi kullandığımı “ açıklamıştım. Bunun gizli kapaklı değil, tam aksine TC Brüksel Başkonsolosluğunun bilgisi dahilinde ve resmi yetkililere bildirilerek gerçekleştirildiğini yazmıştım.
Şer cephesi ise, olayı çarpıtarak “şimdi bu adamın neden Denktaş’a karşı çıktığı, AB konusunda neden ısrar ettiği anlaşıldı” gibilerinden ima dolu cümlelerle, benim Belçikaya satıldığımı söylemeye getiriyor.
İnanılır gibi değil.
Bu mantıktan hareket edilirse, ne iş yapıyor olurlarsa olsunlar, sayıları 200 bini aşan ve T.C devleti tarafından özellikle teşvik edilen çifte vatandaşımız “hain ve satılmış” damgası mı yiyecek ?
O zaman Türkiye neden AB’ ye girmeye çalışıyor ? Neden 70 milyonu AB vatandaşı yapmak için çabalanıyor ?
Sırf pislik atmak için dahi olsa, böyle bir bağlantı kurulabilir mi?
Ayrıca bazı eski Kıbrıs yazılarımdan bölümler alıp, “bakın M. Ali eskiden neler yazmış, şimdi ise çifte vatandaş olunca dönmüş” demeye getiriyor. Yazının tamamını koysa ve bugün yazdıklarımla karşılaştırsa, aralarında hiçbir yaklaşım farkı olmadığını, tamamen ayrı ayrı konulardan söz ettiğimi görecek, ancak çarpıtma üstadı , o kadar “araştırmacı” olamıyor.
Zavallıcıklar… Sayfalarla yazı yazdıklarına göre, demek ki, etkinliğimden bu kadar çekiniyorlar.
Bu da onların rüyalarına girmeme yetiyor.
EMİN ÇÖLAŞAN NE YAZMIŞTI
AB vatandaşı Belçikalı Mehmet Ali!
KIBRIS'ta Rumlara ver-kurtul takımının önderi ve AB'nin Türkiye'deki baş avukatı Mehmet Ali Birand. O bir dış politika uzmanı! Geçmişinde sahtecilik ve devleti dolandırmaktan aldığı hapis cezası nedeniyle kara leke olsa bile, hiç kimsenin umurunda değil. Hatta kendisinin de! ‘‘Yaptımsa ben yaptım, kime ne’’ diyebilen pişkin biri.
Okuyucum Berker Ertuna, bu arkadaşın geçmişte AB ve Kıbrıs konusunda yazdıklarını arşivden çıkarıp bana göndermiş. Mektubunda şöyle diyor:
‘‘Bugün soluk almadan Denktaş'a yüklenen bu şahıs, yakın geçmişte Kıbrıs konusunda bakın nasıl zehir zemberek bir şahinmiş! Yalnız o değil, elimde başka Karen Fogg çocuklarının yazılarından da örnekler var. Yaşını başını almış, üstelik keyfi yerinde adamlar devşirilip böyle bir ‘‘U’’ dönüşü için kıvama getirilmişse, mavi AB bayraklarıyla Kıbrıs'ta sokağa dökülenlere şaşacak ne var!
Toplumsal belleğimiz o kadar zayıf ki, Birand'a her şeyi yakıştıracak bir insan olmama karşın, geçmişteki yazılarını görünce ben bile gözlerime inanamadım. Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yürütülen psikolojik savaşın figüranlarını halkımıza sergilemek için katkınızı dilerim.’’
*
Peki Kıbrıs ve AB için yakın geçmişte ne yazmış bizim Mehmet Ali? İşte 19 Eylül 1997 tarihli Sabah Gazetesi'nde çıkan yazısından bölümler:
‘‘Bazı öyle gelişmeler yaşanıyor ki, bende kuşku yaratıyor. Sanki perde arkasında bambaşka şeyler hazırlanıyormuş, kimi ülkelerin kafalarının ardında başka hesaplar varmış gibi geliyor. Örneğin, Kıbrıs Rumlarının esnekleşmesi için kimse çaba harcamıyor.
Aksine Klerides'e ‘ne yaparsan yap, biz yine de seni tam üyeliğe (AB üyeliğine) kabul edeceğiz' mesajları veriliyor. Rum yönetiminde ‘‘eğer çözüm olmazsa tam üyelik suya düşer’’ kuşkusu dahi yaratılmıyor.
Hele Yunanlılar son derece rahatlar. Çubuklarını yakmışlar, keyifle sonucu bekliyorlar. Hiçbir AB ülkesi de Atina'yı uyarmıyor...’’
Ve o günlerin ‘‘şahini’’ endişelerini açıklıyor:
‘‘Çözümsüzlük... Bunu elde etmek çok kolay. Türk tarafının egemenlik ısrarı reddedilir, Ankara ile Denktaş ‘uzlaşmaz taraf' ilan edilir ve Kıbrıs Rumları AB'ye alınır...’’
Ve şimdi Mehmet Ali'nin 5 Eylül 1997 tarihli yazısına bakalım:
‘‘Amerika ve AB (Kıbrıs konusunda) kaş yapayım derken göz çıkarmaya hazırlanıyorlar. Zira onların formülü Rumların ağırlıklı olarak yöneteceği, sahiplik edeceği bir Kıbrıs'ta Türklere ‘arttırılmış azınlık hakları' tanımaktır.
Batı için Kıbrıs, Rumlara aittir. Oysa çok yanılıyorlar...
TÜRKİYE'NİN BİR KIBRIS ÇÖZÜMÜ SAYESİNDE AB'YE TAM ÜYE OLABİLECEĞİ VARSAYIMI, TAM ANLAMIYLA HAYALDİR.
TÜRKİYE, KIBRIS'TA AĞZIYLA KUŞ TUTSA DAHİ (AB'ye) TAM ÜYE OLAMAZ.’’
*
O zaman gerçekleri görüyormuş. Peki ama bu Mehmet Ali 4,5 yılda nasıl 180 derece döndü? Nasıl devşirildi? Geçmişte yazdıklarını nasıl inkár edecek? Yanıtı çok basit efendim! Şimdi yazacaklarımı okuyunca belki şaşıracak, belki de ‘‘normaldir, bu gibilerden her şey beklenir’’ diyeceksiniz.
Dolandırıcılık ve sahtecilikten hükümlü Mehmet Ali Birand, 13 Eylül 2002 günü resmen BELÇİKA VATANDAŞI oldu! Çifte vatandaş!
Meraklısı www.moniteur.be/fr-htm sitesinden giriş yapıp Belçika Adalet Bakanlığı kayıtlarında kendisinin ismine ulaşabilir.
İsmi: Mehmet Ali Birand. Doğum tarihi: 9 Aralık 1941. Sayfa numarası 40574.
Bu şahsın Belçika vatandaşlığını önce Ulusal Kanal açıkladı. Aydınlık Dergisi'nin bugün çıkan sayısında diğer ayrıntılar yer alıyor. İyi bir gazetecilik yaptılar, kutluyorum.
Avrupa ülkelerinde yaşayan nice Türk'ün çifte vatandaş olması doğal. Ancak Mehmet Ali gibi bir ‘‘gazetecinin’’ Belçika ve dolayısıyla AB vatandaşı olması, akla sorular getiriyor.
Acaba bu yüzden mi sürekli olarak AB pompalaması yapıyor, Kıbrıs'ta Denktaş'a veryansın ediyor, dün yazdıklarını unutup Rumlara ver, kurtul tezini savunuyor?
Türkiye'de yaşayan biri, hangi ilişkilerle ve niçin Belçika vatandaşı oluyor? Türk makamlarından gerekli yasal izni aldı mı?
Yazılarını/programlarını AB ve Belçika adına mı yazıyor/yapıyor, Türkiye adına mı?
Geçmişteki fikirlerinden böyle çark etmesinin ve devşirilmesinin nedeni, AB pasaportu olabilir mi?
Her neyse, Mehmet Ali ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine! Belçika vatandaşlığının ve AB pasaportunun hayrını görsün. Amin!
(Superpoligon)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:16