Gündem
  • 28.8.2004 15:22

MEHMET EYMÜR'ÜN MİT'TEN AYRILMASINI ÇAKICI SAĞLAMIŞ...

Son 6 yıldır Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başında olan Şenkal Atasagun, son günlerde Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile yaptığı karşılıklı 'Çakıcı' açıklamalarıyla gündeme oturdu. Atasagun, 'Alaattin Çakıcı'nın davasının geciktirilmesi' talebinin Yargıtay'dan geldiğini söyledi, Özkaya'dan hemen cevap geldi: ''MİT'çi Kaşif Kozinoğlu benden Çakıcı konusunda bilgi istedi.'' Türkiye'yi sarsan ve MİT-Yargıtay-Çakıcı üçgeninde dönen bu açıklamaları, MİT adına çok parlak bir kariyerin ardından 1998'te Şeker Fabrikaları'na müdür olarak atanınca teşkilattan ayrılmak zorunda kalan Mehmet Eymür'le konuştuk. Yaptığı ilginç analizlerle yıllardır yaşadığı ABD'den bile Türkiye gündeminde kalmayı başaran Eymür'le Çakıcı'nın yakalanmasıyla birlikte adı ön plana çıkan Atasagun arasında ise uzun yıllar öncesine dayanan keskin bir ilişki var. Önceleri ailecek sıkı bir dostluk kuran ikilinin yolları 90'lı yıllardan itibaren ayrılıyor. Birbirlerine karşı açılmış davaları bulunan Atasagun ve Eymür'ün bu durumu özel bir ilişki olmanın yanı sıra Türkiye gündemindeki ''Alaattin Çakıcı muamması''yla ilgili de önemli ipuçları taşıyor. Bu nedenle Eymür'e ''Neden Atasagun'la kanlı bıçaklı olduğunu'' sorma ihtiyacını hissettik ve aldığımız yanıtlar da son derece ilginç oldu: * Atasagun'la ne zamandır görüşmüyorsunuz? Müsteşar olduğundan beri. Yıl 1998'di. * Telefon konuşması, e-mail, herhangi bir karşılaşma... Hiçbiri olmadı mı? Müsteşar olduğunda tebriğe gittim, gittiğime gideceğime de bin pişman oldum. O zamandan beri görüşmüyoruz. * O son görüşmede ne yaşandı? Kavga mı ettiniz? E tabii, tebrik etmeye gittim, ''Senin dosyan şeyde. Hakkında yolsuzluk iddiası var. Ona bakıyorum'' dedi. Masası bomboş, bir tek benim dosyam duruyor. ''Bir şey çıkarsa istifanı isteyeceğim'' dedi. Ben de ''Boş kağıdı ver, hemen imzalayayım'' diye yanıt verdim. ''Sen benim ne yaptığımı bilmeyen adam mısın?'' dedim. Çoluğumu, çocuğumu, ailemi, annemi, arkadaşlarımı, hepsini tanır. ''Sen benim yolsuzluk yapıp yapmayacağımı bilmiyor musun? Ver imzalayayım'' dedim yine. ''Yok'' dedi. ''Bir şey çıkarsa ayrılmanı isteyeceğim.'' * Bu son görüşmeden önceki bu luşmanızda da yine böyle gergin miydiniz peki? Yok, beraber yemek yedik, nedir sorun diye. Yanımızda eşlerimiz de vardı. Onun hanımı (İnci Atasagun) beni azarladı. Ben de biraz tepki gösterdim. Sonra da ilişkimiz olmadı. Beni Çakıcı istemedi * Atasagun'la aranızdaki, sizin deyiminizle bu ''husumet'' in tam olarak nedeni nedir? Çok eski arkadaşımdı ama Müsteşar olunca değişti. Mesut Yılmaz'la yakın olması da etkili oldu. Yılmaz, herhalde birtakım istekler getirdi, birtakım şartlar koydu. * Nasıl bir şart mesela? Görevden uzaklaştırılmam gibi... * Neden böyle bir şey istensin? Bu aslında çok utanç verici bir şey: Benim teşkilattan çıkarılmam, şu veya bu şekilde, tamamen Alaattin Çakıcı'nın isteğiyle yapılan bir olaydır. Devlet için utanç verici bir tablo. Türkiye Cumhuriyeti'nin üst derecedeki bir memuru Çakıcı'nın isteğiyle görevinden uzaklaştırıldı. Olayın özeti bu. Başka hiçbir şey değil. * Size göre Çakıcı ''Mehmet Eymür'' ü niye istemedi? Telefon konuşmalarında hepsi geçiyor. Beni rakip görüyor, çok sevdiği abisi Yavuz Ataç'ı Operasyon Başkanlığı'nın başına getirmek istiyordu. * Siz yıllar önce gazeteci Tuncay Özkan'a verdiğiniz bir röportajda ''Çakıcı'yı ilk kez ben kullandım'' diyorsunuz. Web sayfanızda ise ''İlk ve son kullanan Atasagun'dur'' diye yazmışsınız. Hangisi doğru? Ben resmi kullanmaktan söz ediyorum. Teşkilatın resmi kayıtlarına geçmiş, operasyonel ürün dediğimiz hiyerarşi dahilinde yapılan bir çalışmadan bahsediyorum. * Galiba aranan, suçlu, mafyatik insanları devlet adına kullanmak MİT'te mübah, bu anlaşılıyor. Peki niye şimdi bu açıkça söylenmiyor. Resmi kullandıklarını zannetmiyorum, onun için. Devlet için değil. * Devlet için değilse ne için kullanıyorlar o zaman? Tamamen şahsi işler için. Çakıcı deşifre olmuş bir adam. Bütün yabancı istihbarat örgütleri bile tanıyor. Çakıcı artık devlet adına gizli ne yapabilir? * Bir de şu Kurtlar Vadisi meselesi var. Çakıcı, Çakır'ın vurulmasına bozulmuş, Nuriş'i tehdit etmiş... (Gülüyor) Zaten Osman Sınavla Soner Yalçın'ı MİT Müsteşarı yapsalar fena olmaz. Onlar bu senaryoları daha iyi yazıyor. * Peki kim bu Çakıcı? Çakıcı... Karadenizli bir adam. * Gücü-kuvveti kime eş değer? Devletten daha güçlü olamaz. Devlet isterse bir dakikada sıfır eder. Yeter ki birileri girmesin araya. Bu olaylara 2'inci Susurluk diyorlar ama susurluk hiç bitmedi ki! * Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, MİT'çi Kaşif Kozinoğlu ve müteahhit Süha Şen arasında Çakıcı'yla ilgili Nisan ayında yapılan telefon konuşmaları neden bugün yayınlanıyor? Herhalde devlette birileri bunların bu yanlışlıklarını görüyor, basına sızdırıyor. Çünkü eğer her şeyin üstü böyle örtülürse Türkiye işte bu hale geliyor. * Atasagun'un da açıklamasında ''Beni küstürmeye çalışanlar var'' dediği bir bölüm dikkat çekiyor. Aynı şeyi mi kastediyorsunuz? İşte o kimi söylüyor bilmiyorum. Kim küstürecek ki bunu, niye küstürsünler? O birilerine mesaj vermiş ama ben muhatabının tam kim olduğunu bilmiyorum. * Seçenek yaratacak olursak; hükümet, asker, MiT'in içindeki bir başka kesim... Muhatabı hangisi olabilir sizce? MİT'in içinde hiç kimse sesini çıkaramaz. Biraz ses çıkartan olsa tayin ediyor. * Öyleyse kim? Ben hükümetin Atasagun'dan pek memnun olduğunu sanmıyorum. * Başbakan Atasagun'dan hoşlanmıyorsa hakkında bu kadar iddia varken neden adım atmıyor? FBI'ın başında Hoover diye bir adam vardı, 40 yıl durdu orada. Çünkü çok şey bildiği için kimse onu görevinden alamadı. Demek ki Türkiye'nin Hoover'ı da Şenkal Bey. * MİT buna müsait mi? Bir yönetici kendisini koruyacak hassas bilgilere sahip olabilir mi? Kesinlikle yapabilir çünkü, denetleme mekanizması yok MiT'in üzerinde. Gelen evrakları yok edebilirler. Yakarlar ederler. Benim daha önce de bildiğim böyle olaylar oldu. Susurluk'la ilgili birtakım şeyler kayıttan düşürülmüştü. * Son olayla ilgili ''İkinci Susurluk'' yorumu yapılmasını doğru buluyor musunuz? Susurluk hiç bitmedi ki... Herkes burada yanılıyor zaten. Susurluk bitmez. * Ne yapılması gerekiyor sizce? MiT'te bir denetim mekanizmasının kurulması lazım. Kurulmazsa kötü bir ele düşerse MİT devlet için çok kötü bir organ haline gelebilir. * MiT'in üst düzey görevlerinde bulunmuş biri olarak Başbakan'a bir öneriniz olur muydu? Korkmadan üzerine gitmesi gerekiyor. (VATAN) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:49

İLGİLİ HABERLER