Gündem
  • 16.9.2003 10:57

MERHUM BAŞBAKAN MENDERES'İN SON SÖZLERİ!...

HASAN ESEN ANKARA - Eski Başbakanlardan Adnan Menderes ile eski Bakanlardan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, idamlarının 42. yıldönümünde bir kez daha anılıyor. Hala tartışma konusu yapılan idam kararları, Türk demokrasi tarihinde 'kara bir leke' olarak görülüyor. İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra tutuklanarak Yassıada'da hapsedilen dönemin Başbakanı ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, her zaman suçsuz olduklarını söyledi. 27 MAYIS İHTİLALİ DP'yi iktidardan düşürmek, birçok subay için yasal ve ekonomik sorunların çözümü, ülkeyi ve demokrasiyi kurtarmanın vazgeçilmez önkoşuluydu. Silahlı Kuvvetler'in çeşitli kademelerinde Milli Birlik Komitesi (MBK) adı altında örgütlenen bu subaylar, 27 Mayıs 1960 sabahı planlı bir şekilde harekete geçerek, DP iktidarını devirip yönetime el koydular. Sabahın ilk saatlerinde yayınlanan ihtilal bildirisinde, "Bugün, demokrasimizin içine düştüğü buhran ve en son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini eline almıştır" denildi. Hareketin demokrasiyi kurtarmak için yapıldığı, hiçbir şahsa ve zümreye karşı olmadığı, en kısa sürede seçimlere gidileceği ve yönetimin sivillere devredileceği belirtildi. 27 Mayıs 1960 sabahı devrilen DP iktidarının yöneticileri, MBK tarafından Yassıada'da kurulmuş olağanüstü bir mahkeme olan Yüksek Adalet Divanı'nda yargılandı. Mahkeme, "Anayasayı İhlal" ile suçladığı DP yöneticilerinden 15'ine idam, diğerlerine de ağır hapis cezaları verdi. İdam cezalarından 12'si MBK tarafından müebbet hapse çevrildi. DP iktidarının Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise idam edildi. MENDERES KİMDİR? 1899 yılında Aydın'da doğan Andan Menderes, eğitim hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi'nde başladı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Menderes, Birinci Dünya Savaşı sırasında yedek subay olarak askerliğini yaptı. Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka'nın Aydın Teşkilatı'nı kurarak başkanı oldu. Böylece siyasete adım atan Menderes, bu parti kapatılınca CHP'ye üye oldu ve 1931 yılında Aydın Milletvekili seçildi. Partide yaptığı muhalefetten dolayı, Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945'te ihraç edilen Menderes, Demokrat Parti'nin 7 Ocak 1946'da kurulmasına önderlik edenler arasında yer aldı. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti'den Kütahya Milletvekili olarak meclise giren Menderes, partide Celal Bayar'dan sonra ikinci adam durumuna geldi. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde oyların 53.5'ini alarak iktidar olan DP'nin 10 senelik iktidarının tek başbakanı olarak döneme damgasını vuran Menderes, iktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirilen Menderes, Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı'nca yargılanarak idama mahkum edildi. Karar 17 Eylül 1961 tarihinde infaz edildi. MENDERES'İN SON DAKİKALARI VE SON SİGARASI Menderes'e MBK'nın idam kararı, kendisine ayrılan misafir salonunda bildirildi. Kararı dinlerken titreyen Menderes, son arzusu sorulduğu zaman bir sigara istedi. Sigarasını içerken "Dünyadan ayrıldığım şu anda, ailemi ve çocuklarımı şefkatle andığımı kendilerine bildirin. Vatanı ve milleti Allah, refah içinde bıraksın" diyen Menderes, sabaha karşı saat 02.31'de darağacında asılmak suretiyle idam edildi. Menderes'in darağacına götürülürken, usule uygun olarak bilekleri arkasına bağlanmıştı. ZORLU VE POLATKAN'IN SON DAKİKALARI İdam hükümlerinin onaylandığına ilişkin karar, önce Zorlu'ya bildirildi. Kararı sükunetle dinleyen Zorlu, başını öne eğerek hafif ve titrek bir sesle "Vazifemi yaptığımı zannediyordum. Siz de vazifenizi yaptınız, zahmetler çektiniz. Kader bu imiş" diye konuştu. Son arzusu sorulduğu zaman bir mektup yazmak istediğini söyleyen Zorlu'nun mektubu vasiyetname havasındaydı. Zorlu hakkındaki idam kararı sabah infaz edildi. Zorlu'nun ölüm cezasının infazından sonra gardiyan zaten uyumamakta olan Polatkan'ı salona getirdi. Polatkan, hakkındaki kararı dinlerken ürperdi. İmamın dini telkininden sonra, son arzusu sorusuna cevap olarak, aile bireylerine iyi niyet ve temennilerini ifade eden birkaç söz söyledi. Polatkan, idam edildiğinde saat sabah 06.15'ti. Kısa bir sürede hayata veda eden Menderes, Zorlu ve Polatkan, birer saat ipte asılı bırakıldılar. 17 Eylül 1990'da Yassıada'dan naaşları alınan Menderes, Zorlu ve Polatkan, devlet töreni ile İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan Anıtmezar'da toprağa verildi. MEZARLAR HAKKINDAKİ AK PARTİ HÜKÜMETİNİN KARARI İdam edilen Menderes, Polatkan ve Zorlu için AK Parti iktidarı Bakanlar Kurulu'nda '4948 Sayılı Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun' adlı bir kanun çıkardı. 7 madden oluşan kanunun amacı şöyle: "Bu kanunun amacı, Bakanlar Kurulu'nca mezarının Devlet Mezarlığı dışında bulunması kararlaştırılan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları ile Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Ata Sökmen ve eski Başbakanlardan Adnan Menderes, eski Bakanlardan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın mezarları ve eklerinin yapımı, bakımı, onarımı, korunması, yönetimi ve bu yerler için kamulaştırma yapılması ile ilgili hususları düzenlemektir." ADNAN MENDERES'İN EŞİ BERİN HANIM'IN DUYGU DOLU MEKTUPLARI Berin Hanım, eşinin Yassıada'ya götürüldüğünü gazetelerden öğrendi. Bu tarihten sonra mektup yazmaya başlayan Berin Hanım, en çok mektuplarının 50 kelimeyi geçmesine izin verilmemesinden yakındı.13 Haziran 1960 tarihli mektubunda Berin Hanım şöyle sesleniyordu eşine: "Adnancığım, 3 gündür senden bir haber alamadığım için çok meraktayım. 2 gündür gazeteler Yassıada'ya götürüldüğünü yaziden Kütahya Milletvekili olarak meclise giren Menderes, partideıyor, fakat katiyetle bir şey öğrenemediğim için büyük üzüntüdeyim. Sıhhat ve selametle bize seni kavuşturması için Allah'a yalvarıyoruz. Burada ikimiz pek yalnız kaldık." Berin Hanım, 14 Temmuz tarihli mektubunda eşine hasretini şöyle dile getiriyordu: "Elbette hakikatler anlaşılacak, selametle çıkacaksın. Gün geçtikçe hasret ve iştiyakımızın ne derece olduğunu söylemek lüzumsuz. Allah, artık çilemizi kafi görecek. Seni bize selametle kavuşturacak." Duruşmaları gazete ve radyodan takip eden Berin Hanım, bir mektubunda "Her gün bir iskemle üzerinde oturduğunu, iki üç mahkeme olduğunu düşündükçe, Allah'a aklımı muhafaza et diye yalvarıyorum" ifadesini kullandı. Berin Hanım, bir başka mektubunda eşine şöyle seslendi: "Dün gece radyodan müdafaanı hıçkırıklar içinde dinledim. Kalbim duracak zannediyordum. İşlemediğiniz, en küçük kabahatiniz olmayan davaların müdafaalarını yapmanız ve buna mecbur olmanız beni nasıl kahrediyor bilemezsin. Çünkü sizin kadar günahsız sanık olmamıştır." SON MEKTUP Mahkemeler sonuçlandı ve Anayasa Mahkemesi Adnan Menderes için idam talebinde bulundu. Kararın onaylanmasından sonra tamamen yıkılan Berin Hanım'ın son mektubu ise şöyle: "Elimde kalem düşünüyorum. Bu tarifi imkansız muzdarip günlerimizde sana ne yazayım? Sen orada yapayalnız kıvranırken sana ne söyleyeyim? Her laf manasız geliyor bana. Havadan sudan bahsedilince kızıyorum. 'Bu kadar büyük ızdırap karşısında hala böyle manasız konuşulur mu?' diyorum. Halbuki seni biraz oyalayabilecek, kendini unutturacak ne söyleyebilirim ki? Allah bugüne kadar sabır ve metanet ihsan eyledi. Yalvarırım sana metin ve sabırlı ol. Kalp huzuru içinde olman lazım." Bir Yassıada tutuklusu olan Faruk Nafiz Çamlıbel, Berin Hanım'ın duygu dolu mektupları için şu şiirini kaleme aldı: "Duymamış belli hayatında bir eş hasretini Yaşamış, taş gibi toprak gibi mahrum acıdan Ne bilir bir kağıdın canlara can kattığını Başımız dertli şu her gün geciken postacıdan" Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:41

İLGİLİ HABERLER