
MESUT YILMAZ DAVASINDA KORKMAZ YİĞİT'YE KAMHİ KAPIŞTI
Yiğit, ''Kayda alınan telefon konuşmalarında suç ve tehdit unsuru görülmediği için ilgili yerlere gönderilmedi'' dedi.Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tanık olarak dinlenilen Yiğit'e sorular yöneltildi. Yiğit, sorularla birlikte yaklaşık 4,5 saat ifade verdi.
Yüce Divan'a başkanlık eden Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim
Kılıç'ın ''Alaattin Çakıcı ile nasıl tanıştınız'' sorusunu Yiğit şöyle
yanıtladı:
''Rahmetli Nesim Malki kısa süreli ortağımdı. O dönemde Hayri
Kozakçıoğlu da İstanbul Valisi idi. Malki, Çakıcı'dan tehdit aldığını,
bu nedenle de Vali ile görüşmek istediğini belirterek, benden yardım
istedi. Malki ile birlikte Kozakçıoğlu'nu ziyaret ettik. Kozakçıoğlu,
Malki'ye koruma verebileceklerini ve dinleme yapabileceklerini
söyledi. Valilikten ayrıldıktan sonra beni Çakıcı diye biri aradı.
'Niso benim ekmek kapım. Herkese fatura çıkarırım. Ayda bir sıra ona
gelir, onunla ilgilenme' dedi. Çakıcı'nın ilk sesini duymam böyle
oldu. Daha sonraki süreçte Nesim Malki öldürüldü. Aynı gün, Çakıcı
tekrar aradı. 'Malki'yi birileri öldürdü, benim üstüme yıkacaklar'
dedi. Aradan 1-2 yıl geçtikten sonra benden bir ev almak istedi.
Hepsini sattığımı söyledim. Sonra birileri geldi ve evlerden birinin
boş olduğunu gördü. Evin çocuklarım için olduğunu söyledim, ama
sonuçta Çakıcı o evi aldı ve parasını da ödedi.''
Yiğit, Çakıcı ile birçok kez telefon görüşmesi yaptığını ifade
ederek, ''Telefonda o konuşuyor, siz dinliyorsunuz'' dedi.
Türkbank ihalesi sürecinde bütün kurumların işini zamanında ve
doğru yaptığını öne süren Yiğit, ''Bütün konuşmalar dinleniyordu.
Önceki tanık ifadelerini okudum. Hiçbiri benim Çakıcı'yı bu işin
dışında tutma çabalarımı ifade edememiş. Sadece 2 telefon konuşması mı
kayda alınmış, bazı konuşmalar cımbızla çekilmiş. Banttan, işine
gelenleri yayınladılar. Tümünü yayınlasalardı, ben burada olmazdım''
diye konuştu.
-''SAF MI GÖRÜNÜYORUM''-
Yiğit, bütün çabasının, Çakıcı'yı bu işin dışında tutmak olduğunu
savunarak, kayda alınan telefon konuşmalarında suç ve tehdit unsuru
görülmediği için ilgili yerlere gönderilmediğini söyledi.
''Başbakan ile Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı, Hazine Müsteşarı,
Merkez Bankası Başkanı ile görüşüyorum. Ben Çakıcı'dan yardım talep
edecek kadar saf mı görünüyorum'' diyen Yiğit, şunları söyledi:
''Herkes biliyor ki, bugün burada ben olmasam, başka biri
olacaktı. Dolayısıyla Çakıcı ile konuşmamda suç unsuru yok.
Emniyetin dışındaki, emniyetle ilgili olmayan bazı kötü niyetli
kişiler, telefon konuşmalarına ait bantları bana satmaya çalıştılar.
Sonra bu bantlar olmadık paralara satıldı. O bantlarda suç unsuru yok,
ama menfaat temin edilebilir diye kapı kapı dolaşıp pazarladılar.''
Yiğit, Türkbank Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardım Sandığı
yönetimdeki bir kişinin Çakıcı'nın yakını olduğunu savundu.
İhale sürecinde yaşananları, kendisinin bu işin dışında kalması
için hazırlanmış bir komplo gibi düşündüğünü, bu nedenle de dönemin
Başbakanı Mesut Yılmaz'a, Çakıcı'nın kendisini aradığını
söyleyemediğini belirten Yiğit, ''Belki bir kabahat ettim, ama
söyleyemedim'' dedi.
-''KEŞKE ELENSEYDİM''-
Türkbank'ı alabilecek mali güce sahip olduğunu, sadece 147,5
milyon dolar nakit parası bulunduğunu anlatan Yiğit, ''Keşke
elenseydim, bugünlere gelmezdik'' diye konuştu.
Kamuran Çörtük'ün bu işin her yerinde bulunduğunu belirten Yiğit,
''Her şey gidip Çörtük'e takılıyor. Keşke bugün ifade vermeseydim''
diye konuştu.
Kaldırılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na 22 saat işkence
gördükten sonra getirildiğini, bu nedenle savcılıkta verdiği ifadeleri
kabul etmediğini söyleyen Yiğit, ''Ellerimi arkadan zincirleyip beni
sirk maymunu gibi emniyetin bahçesinde teşhir ettiler. Kan işiyorum,
doktora bunu diyemiyorum. O bant böyle bir ortamda yayınlandı''
ifadesini kullandı.
Yiğit, dönemin Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner'in
telkiniyle işadamları Mehmet Emin Karamehmet ve Osman Berkmen'in
kendisine bu süreçte kredi vermeyi teklif ettiklerini ifade etti.
İfade verirken objektifliğin zor olduğunu, şu anda da ne kadar
objektif olduğunu bilemediğini belirten Yiğit, Güneş Taner'in
kendisine karşı ''insanlık suçu'' işlediğini savundu. Taner'in,
İçişleri ve Adalet bakanlıkları müsteşarlarının da aralarında
bulunduğu bazı bürokratlarla yaptığı toplantı sonunda tutuklanmasıyla
sonuçlanan operasyonun başladığını öne süren Yiğit, Kutlu Aktaş'ı da
yaşadıkları bazı olaylar nedeniyle affetmediğini söyledi.
Yiğit, Mesut Yılmaz'ın kardeşi Turgut Yılmaz'ın Dubai'deki
hesabına 14 milyon dolar yatırmadığını belirterek, ''Bu çok ucuz bir
komplo, yok böyle bir şey. Turgut Yılmaz ile hiçbir ticari ilişkim
olmadı'' dedi.
-''BASKI YAPILDI''-
Bülent Ecevit'in, o dönemde kapı kapı dolaşıp ''Korkmaz Yiğit,
medya, mafya, finans sektörünü ele geçirmeye çalışıyor, ona hiçbir şey
satmayın'' dediğini anlatan Yiğit, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde,
Yılmaz ve Taner aleyhine ifade vermemesi için baskı yapıldığını ileri
sürdü.
Mesut Yılmaz ile telefonla, Ali Avni Balkaner'in yanında konuştuğu
yönündeki beyanın gerçeği yansıtmadığını belirten Yiğit, böyle bir
konuşmayı da Balkaner'in yanında yapmayacağını söyledi.
Bunun üzerine Balkaner ile Yiğit yüzleştirildi. Balkaner,
ifadelerinin tamamının doğru olduğunu, Yiğit'in konuştuğu kişinin
Mesut Yılmaz olduğunu düşündüğünü sabahki oturumda da ifade ettiğini
anlattı.
-''UNUTMAK İÇİN İLAÇ KULLANIYORUM''-
Yiğit, 7 yıldır yaşadıklarının asla küçümsenemeyeceğini ifade
ederek, yaşadıklarını unutmak için ilaç kullandığını söyledi. Yiğit,
''Türkbank'ın T'si bile beni rahatsız ediyor, bazı şeyleri
hatırlayamıyorum'' dedi.
''Çörtük, Başbakan ile aranızda nasıl bir aracılık yaptı'' sorusu
yöneltilen Yiğit'in, ''Sabahtan beri anlatıyorum'' demesi salonda
gülüşmelere neden oldu.
Bunun üzerine Yüce Divan'a başkanlık eden Haşim Kılıç, ''Mahkemede
gülme gibi bir adet yok. Mahkemenin sükunetini muhafaza edelim''
diyerek, izleyicileri uyardı.
Mesut Yılmaz, Yiğit'e ''Soruşturma komisyonu ile buradaki
ifadeleriniz arasındaki fark neden? Buradaki doğru ise soruşturma
komisyonundaki ifadeniz, bana karşı insanlık suçu değil midir''
sorusunu yöneltti. Yiğit, burada verdiği ifadelerin doğru olduğunu
söyledi.
Yılmaz'ın, ''Tanığın beyanlarında beni ve emniyeti korumaya
çalıştığını seziyorum. Benim korunmaya ihtiyacım yok. Emniyeti neden
koruyor, çekincesi mi var'' sorusuna Yiğit, ''Ben, ne emniyeti korumak
mevkiindeyim, ne de başbakanı korumak haddim. Ben haddimi bilecek
yaştayım. Emniyet yetkililerinin böyle bir şey yapmayacağını
düşündüğüm için söyledim'' yanıtını verdi.
Yiğit, bir soru üzerine, Yiğit ile Çakıcı arasında geçen telefon
konuşma kasetinin Fikri Sağlar'ın eline nasıl geçtiğini bildiğini,
ancak davayla ilgisi olmadığı ve yanılabileceği için bunu
anlatamayacağını söyledi.
Korkmaz Yiğit, ''Yılmaz ve Taner'in kişisel çok zararları oldu.
Kaç gündür duygularımdan arınarak, nasıl tanıklık yapacağımı düşündüm.
Kavga da şerefli olmalı. Bugün Sayın Taner'e asla saygı duymuyorum.
Yılmaz ve Taner'in çabaları etiktir, değildir bilemem. Çabaları
bankayı 10 bin dolar daha fazlaya satmak içindir'' diye konuştu.
-KAMHİ TANIK OLARAK DİNLENİLDİ-
Duruşmada, Yılmaz ve avukatının talebi üzerine işadamı Jefi Kamhi
de tanık olarak dinlenildi. Kamuran Çörtük ile bir görüşmesini anlatan
Kamhi, şöyle konuştu:
''Çörtük'e, 'Türkbank ihalesine girecek misin' diye sordum.
Çörtük, düşünmediğini söyledi. 'Korkmaz Yiğit de arkadaşınsa söyle o
da girmesin' dedi. Ben de Yiğit'e bunu anlattım. Yiğit, kendisiyle
ilgili dedikodular çıktığını, ihalenin Zorlu Grubu'na verileceğini
söyledi. Ben de başkanıma arz edeyim dedim. Hüsamettin Cindoruk'tan
randevu alarak, İstanbul'daki evine gittik. Cindoruk, Yiğit'e, 'Bu
isimlerden korkma, delikanlı geçinirler, ben bu adama babasının
cenazesini teslim ettim, yoluna devam et' dedi.
Sonra, Mesut Yılmaz'ı aradık. Yılmaz ile TBMM'de görüştük. Yiğit,
Yılmaz'a, 'Benim hakkımda dedikodular çıkıyor. İhaleyi iptal ederseniz
itirazım olmaz, benim bu kişiyle ilişkim olmadı' dedi. Yılmaz,
bildiğiniz gibi az konuşan bir insandır. Yılmaz, görüşme sonunda, 'Siz
müracaatınızı yapın' dedi.''
Cindoruk'un, Çakıcı'nın MİT'in kadrolu elemanı olduğu yönünde bir
ifadesinin bulunmadığını belirten Kamhi, Yiğit'in son dakikaya kadar
böyle bir sıkıntıyı inkar ettiğini, kaset ortaya çıkana kadar da bu
konuyu bilmediklerini söyledi.
Yiğit, Cindoruk ve kendisinin bir kez görüştüklerini, bunun da
Cindoruk'un İstanbul'daki evinde gerçekleştiğini anlatan Kamhi, Yiğit
için ne Yılmaz'dan, ne de Taner'den randevu talebinde bulunduğunu
kaydetti.
Bu sözler üzerine, Kamhi ile Yiğit yüzleştirildi. Yiğit ile
Kamhi'nin anlatım farklılıkları, aralarında kısa süreli tartışmaya
neden oldu.
Yiğit, ''Tanık, doğru bir şey söylemiyor ki. Yalan diyemiyorum,
yanlış. Yılmaz, bana, 'Teklif verin' dedikten sonra, Kamhi'ye dönerek,
'Korkmaz'a söyleyin partimize yardım etsin' dedi. Ben, Kamhi'ye her
hafta elden para verirdim'' şeklinde konuştu.
Kamhi, ''Her hafta paralar veriyorum diyor. Ben torbacı mıyım?
Dava açacağım. Ayrıca Yiğit, partimize herhangi bir yardımda
bulunmamıştır'' dedi.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:31