Medya
  • 31.3.2004 09:34

MİLLİ GAZETE, SOLCULARA KUCAK AÇTI...

MİLLİ GAZETE Ülkemize asıl tehdidin Batı’dan geldiğini söyleyen yazar Attila İlhan: Türkiye kuşatılıyor Röportaj: Selami Çalışkan Yazar Attila İlhan ile, Türkiye’nin nasıl sömürüldüğünü, ülkemize yönelik asıl tehditleri, sömürüden kurtuluş çarelerini, solcu ve islamcı aydınların halini, konuştuk. Zevkle okuyacağınızı umarız. * Sayın İlhan, Türkiye nereye gidiyor? -Merak etmeyin, Türkiye kötü bir yere gitmez. Bu memleket ayakta. Ayakta ve uyanık olan bir memleketi yıkamazlar. Bu olayı Kuva-i Milliye Kurtuluş Savaşı’nda kanıtlamıştır.. O zaman Türkiye’de on senedir savaşan aç ve sefil bir millet vardı. Buna rağmen başardık. Halbuki biz şimdi 70 milyonun üzerinde, gayet güçlü, kuvvetli, ekonomisi dünyanın ilk 20’si içinde, Silahlı Kuvvetleri ilk 10’un içinde olan güçlü bir devletiz. Böyle bir devletin ve halkın esir olması, bölünmesi, parçalanması mümkün değildir. Bunu başaramazlar. Amerikalılar filmlerde her yeri zabt ederler. Halbuki gerçek hayat öyle değil. Girdikleri her yerde dayak yiyorlar. Vietnam’da dayak yediler. Kore’de biz kurtardık. Afganistan’da, Irak’ta hala dayak yiyorlar. * Bu ülkelerde henüz iş bitmedi mi? -Ne Afganistan’da ne de Irak’ta iş kolay kolay bitmez. Çünkü bir kere Afganistan Avrasya ülkesi. Bir de Amerika’nın her yere aynı anda müdahale gücü yok. İşte görüyorsunuz, İspanya’da üç tane treni bombaladılar, İspanya kaçıyor. Şimdi Polonya kaçacak. Amerika’nın Irak’ta şansı yok. * Avrupa Birliği Türkiye’yi içine alacak mı, almayacak mı? -Keşke almasa. AB meselesinde es geçilen bir nokta var. O da ABile ABD müttefik, ama rakip. Çünkü Kıbrıs meselesini şu anda fişekleyen ABD değil, AB. * ABniye Kıbrıs meselesini fişekliyor? -Çünkü ABDve İngiltere’nin Kıbrıs’ta askeri üssü var. Almanya ve Fransa’nın üssü yok. Onlar da üs sahibi olmak istiyorlar. Kıbrıs’ta askeri üs sahibi olmanın çok önemi var. Kıbrıs adası; Akdeniz’de sabit bir uçak gemisi. Oradan ulaşamayacağın yer yok. Bir kere Süveyş’i kapatırsın, ikincisi İsrail’e ve Ortadoğu’ya hakim olursun. Üçüncüsü Anadolu’ya hakim olursun. İnanılmaz stratejik bir yer orası. Onun için ABkafayı oraya taktı. Aslında ABDile İngiltere, Almanya ve Fransa’nın Kıbrıs’a gelmesinden o kadar da memnun değil. * Halkımız, AB’ye girersek, İmam-Hatiplerin önündeki engellerin giderileceğini, türban yasağının kalkacağını, insanların refah içinde yaşayacağını, işsiz insan kalmayacağını, kısaca bütün sorunların çözüleceğini zannediyor. Siz ne diyorsunuz? -Rusya Devlet Başkanı Putin’in Başdanışmanı Albert Çernişev, bizimkilere dedi ki; “AB’ye güvenmeyin. Kapısını çalmayın. Gelin aramızda anlaşalım. Bu işi Asya’da halledelim. O zaman onlar gelecek bize” Adam haklı. O zaman öyle büyük bir güç olacaksın ki, koskoca bir Avrasya pazarı düşünün. Bütün mallarımızı tek başına Rusya ya da Çin satın alabilir. Şimdi sen bu kadarını bırakıyorsun, ordan bir ekmek atacaklar diye Batı’nın kıçında dolaşıyorsun. Onlar da seni inim inim inletiyorlar. Bu bir kere haysiyetine dokunuyor Türkiye’nin. Şimdi bugün aynen Tanzimat döneminin mandacıları gibi bir devletin kıçına takılıyoruz. AB,Hıristiyan birliği * Tanzimat mandacıları mı? -Evet, aynen mandacı zihniyeti bu. “Aman, o bizi korur”. Ulan sen kendini korursun. Sen güçlü bir devletsin. Kısaca bizi AB’ye almazlar. Çünkü Avrupa Birliği’nin kuruluş amacı Sovyet Rusya’ya karşıydı. Amerika da onları destekledi. ABbayrağına 12 yıldız koydular. O 12 yıldız Hz. İsa’nın 12 havarisini temsil ediyor. Bu bir tesadüf değil. Hıristiyan Birliği. Üye devletlerin sayısı artıyor., yıldızlar hala 12’de duruyor. Gizli-saklı değil, ortada olan bir olay bu. İngiliz Başbakanı çok net olarak diyor ki: “Türkleri Avrupa’ya ancak Hıristiyan olduklarında alabiliriz” Hıristiyanlar, dinlerini çok ciddiye alırlar. Onunla dünyayı kurtaracaklarını sanırlar. Şunu hiç unutma, 20. yüzyıl onların “Kara yüzyılı”dır.. * Yani onun rövanşını mı alıyorlar bizden? -Evet, onun rövanşını almaya çalışıyorlar. Çünkü Sovyet ihtilali ile Anadolu İhtilali, 83 bloklu üçüncü dünyayı ortaya çıkardı. Bu 2 büyük kitle onları Batı Avrupa’ya ve Kuzey Amerika’ya sıkıştırdı. Oraya sıkışınca, korktular. Şimdi onun öcü bu. Dağıtmaya çalışıyorlar. * Bunları bazı güç odakları bilmiyorlar mı? Biliyorlarsa neden engel omuyorlar? -Hepsi biliyor, ancak işte asıl sorun buradan kaynaklanıyor. Bence çekiniyorlar. Aslında çekinecekleri bir şey yok. Çünkü emperyalizmi savunan medya çöküyor. Kontrolü kaybetmeye başladılar. Bunun ilk belirtileri özel televizyonlarda görülmeye başlandı. Sürekli adam çıkarıyorlar. Şu anda hepsi kötü durumdalar. Birçoğu devlete borcunu ödeyemiyor. Gazetelerin de durumu kötü. Onlar belli bir partiyi sevdiklerinden değil, para koparabilmek için o partiyi destekliyorlar. * Türkiye nasıl kurtulur? Eğitim, savunma ve iktisat mutlaka milli olmalı. NATO’ya girince herşeyin halledildiğini sandık. Kıbrıs meselesi ortaya çıkınca uçaklarımızı kullanmaya kalktık. Johnson’dan İnönü’ye tehdit ve hakaret dolu bir mektup geldi. Bu mektuptan sonra duvarlara “Kendi uçağını kendin yap, kendi silahını kendin yap” sloganları yazıldı. İşte doğrusu bu. Onlar sömürge aydınları * KKTC’de yapılacak referanduma ABD ve AB’nin müdahale edeceği, oyların dolarla satın alınacağı söyleniyor. O zaman Kıbrıs davamız bitti mi sayılır? -Ben KKTC dahil, hiçbir olayın bitmeyeceğini düşünen bir insanım. Türkiye’de her zaman 2 X 2 = 4 değil, 5 edebilir. Irak fotoğrafına iyi bakın. Emperyalistler Irak’a sonunda girebildiler, ancak olay henüz bitti mi? Bitmez. “Rusya’yı ele geçirdik” sanıyorlardı. Şu anda Rusya’dan korkuyorlar. Çünkü Rusya nükleer, dev güç. * Anti emperyalist düşünceleri savunanları istiskal edercesine “Üçüncü dünyacılar” diyenlere bir sözünüz yok mu? -Onlar sömürge aydınları. Bunlar her şeye ihanet eden hain. Bunların üstünde durmaya bile gerek yok. Çünkü halkımız doğruyu yanlıştan çok iyi ayırıyor. * Gerçekten ayırabiliyor mu? -İnanılmaz bir şey. Ben bunu şahsımdan biliyorum. Beraber başladığımız yazarların büyük bir kısmı yolda kaldılar. Ben niye devam ediyorum? Çünkü halk biliyor ki, Attila İlhan, kendi aleyhine de olsa doğruları yazar. Yalan söylemez. Gerçek Atatürkçüler ortaya çıktıkça sahte Atatürkçüler dehşete kapılıyor. Zaten Atatürk yaşasa bu sahtekarları duman eder. Biz Kurtuluş Savaşı’nı Yunanlılara karşı yapmadık. Biz Kurtuluş Savaşı’nı emperyalistlere karşı yaptık. Yani Batılılarla savaştık. Lozan anlaşmasında karşımızda kim var? İyi bakın., Lozan’da karşımızda İngiltere ve Fransa var, İran yok. Yanımızda bize destek olan ise Rusya. Daha geçenlerde Rusya DevletBaşkanı Putin’in Danışmanı Albert Çernişev Türkiye’ye geldi ve: “Avrasya’nın sınırları Türk Kıbrıs’tan başlar” dedi. Ancak bunu sömürge medyası görmedi. Adam İstanbul’dan Ankara’ya, oradan Kıbrıs’a gidip aynı şeyleri söyleyecekti. Ama bizimkiler onlara yüz vermiyorlar. Batı’dan kazık yiyoruz * Türkiye’yi yönetenler deli mi, yoksa akıllı da bilerek mi böyle yapıyorlar? -Hayır, hayır, Türkiye’yi şu anda yönetenlerin öncekilerden farkı, emperyalizme daha angaje ve daha cesur olmaları. Yani açık açık söylüyorlar. 1950’den beri Batı’dan kazık yiyoruz. Bu kazıkları yöneticilerimiz sineye çekiyorlar. Her şeyimiz baltalanmış. Ekonomi, savunma ve eğitim Batı’nın kontrolünde. * Mesela 1940’ta bir dolar kaç liraydı? -Ne doları, ne Euro’su. O zaman dövizin esamisi okunmuyordu. 100 Türk lirası ile Fransa’ya gidiyorum. Napoli limanında parayı bozdurmak istedim. Kambiyonun önü çok kalabalık. Veznedarlardan birine elimdeki parayı gösterdim. Adam yerinden kalktı, o kalabalığı yararak beni aldı, bir odaya götürdü. 100 Türk lirasına karşılık tam 120 bin Frank para verdi. Ben o parayla Paris’te 2 ay geçindim. Çünkü o M. Kemal’in 100 lirasıydı. * Gazi de irticaya karşı. Ama hangi irticaya? Laiklik, Gazi’nin ölümünden bir yıl önce, 1937’de anayasaya giriyor. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti 1920’de kuruluyor. Şimdi bakınız, Gazi de irticaya karşı. Ama hangi irticaya? Emperyalist Batı’dan yana olanlara. İslam’ı irtica olarak anlasa, yanına Akif’i alır mı? Onun yazdığı şiiri İstiklal Marşı ilan eder mi? * Gazi’nin parası ne zaman bozulmaya başladı? -İsmet İnönü devrinde bozulma başladı. Ancak sadece paramız değil, Gazi döneminin güvenlik stratejisi de değişti.İsmet Paşa Cumhurbaşkanı olunca o sırada tek dostumuz olan Sovyet Rusya, “Durum ne olacak?” diye yüksek rütbeli bir diplomatını (Potentin’i) Ankara’ya gönderiyor. Potentin, Dışişleri ve İsmet Paşa ile görüşüyor. Net bir cevap alamıyor. Yani Gazi’nin döneminde olduğu gibi “Tamam, dostluğumuz devam ediyor. Batı’ya karşı beraberiz” demiyorlar. Bunun üzerine Potentin gidiyor. Durum kötü. Hitler ve Mussolini Avrupa’yı tehdit ediyor. Harp çıkacak. Ruslar, Hitler’den çekiniyor. Bizimkiler garanti vermiyor. Ruslar Almanlarla anlaşıyor. İnönü de gidiyor Fransa ve İngiltere ile ittifak imzalıyor. Bugün çektiklerimiz o ittifakın sonucudur. Yani o ittifak olmasaydı, biz yine bağımsız, tarafsız bir devlet olacaktık. * Batılılaşma Gazi’yle başlamıyor mu? -Hayır hayır, Gazi Paşa’nın ağzından hiçbir zaman “Garplılaşacağız” sözü çıkmıyor. Gazi bütün nutuklarında “Muasır millet olacağız” diyor. “Muasırlaşma”nın muadili “Çağdaşlık”tır. “Batılılaşma” değil. Çok vahim yanlış yapıldı * Gazi’nin “Muasırlaşma” sözü ne zaman “Batılılaşma” şeklinde yorumlanıyor? -İsmet Paşa’dan itibaren. Biz Lisede okurken ders kitapları değiştirildi. Türk şairleri ve edibleri yerine Yunan filozoflarına ve şairlerine ağırlık verildi. Çok vahim yanlış yapıldı. Devlet kurulur kurulmaz Gazi’nin en büyük jesti Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’nu kurmasıdır. Gazi’nin döneminde okutulan kitapları okuyanlar, ulusalcı, memleketini seven, tarihini seven insanlar olarak yetiştik. Yaş olarak Erbakan, Demirel, Ecevit, ben hep aynı kuşağın insanlarıyız. Hatta Adnan Menderes. * Ancak aynı fikirde insanlar değilsiniz. Öyle değil mi? -Karşıt fikirlerde olabiliriz, bir noktada aynı düşüncedeyiz. O da: “Türkiye büyük bir devlettir, büyük bir devlet olmalıdır, büyük bir devlet olarak kalmalıdır” Bu noktada aramızda ihtilaf yoktur.. İhtilaf olmadığı için aynı şeyi Batı’ya karşı bugün de yapabiliriz diye düşünüyorum. Gazi’nin yaptığı gibi. * Gazi’nin etrafında o zaman kimler var? -Gazi’nin etrafında Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Mehmet Akif, Mustafa Suphi. Yani Gazi, Türkçüleri, İslamcıları, Solcuları yanına alarak Batı’ya karşı birlikte savaştı. Bu memleketin İstiklal Marşı’nı Mehmet Akif yazdı ve buna kimse itiraz etmedi. Çünkü Türkler işler zora geldiği zaman birleşir. Bu çok sinsi bir tuzak * Şu anda Türkiye’de bu birlikteliği kurmak mümkün mü? -İşte ben bunu söylüyorum. Partisi ve zihniyeti ne olursa olsun, Türkiye’de aslında 2 grup var. Emperyalist Batı yanlıları ile emperyalizme karşı Türkiye’den yana olanlar. Türkiye’de bu 2 grubun mücadelesi yaşanıyor. Lozan’daki gibi. Şu anda da Sosyalist partiler ikiye bölünmüş. Batı’dan yana olanlar, Türkiye’den yana olanlar. * Ya Müslümanların durumunu nasıl görüyorsunuz? -Onlar da bölünmüşler. Bir grup emperyalizme karşı Müslümanlar. Öteki grup ise “Canım Müslümanız, ama, Batı’yı, ABD’yi de küstürmeyelim. Hatta bir vilayeti verelim gitsin” diyenler. * Şu anda batıya karşı mücadele verilirken, birtakım odaklar hala üniversiteye gitmek isteyen kızların başörtüsü ile uğraşıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? -Bu çok sinsi bir tuzak. Türkiye’nin meselesi emperyalist Batı’ya karşı mücadele olmalıdır. Bağımsızlığını kazanan Türk milletinin önüne başka bir konu koymuşlar. Nedir o? Laiklik. * Laikliği Gazi getirmedi mi? -Laiklik, Gazi’nin ölümünden bir yıl önce, 1937’de anayasaya giriyor. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti 1920’de kuruluyor. Şimdi bakınız, Gazi de irticaya karşı. Ama hangi irticaya? Emperyalist Batı’dan yana olanlara. İslam’ı irtica olarak anlasa, yanına Akif’i alır mı? Onun yazdığı şiiri İstiklal Marşı ilan eder mi? Ben 1930’lu yıllarda Konya’nın Ilgın kazasında yaşadım. Orada kadınlar örtülüydü. Kimse kimseye bir şey demezdi. Yasak olsaydı, orda da uygulanırdı. Bana göre, Türkiye’de emperyalizme karşı mücadeleyi zayıflatmak için Türk halkını böyle yasaklarla oyalıyorlar. Laikliğin ön plana çıkarılmasının sebebi; Türklerin Batı’ya karşı anti emperyalist tavra girmemesini sağlamaktır. Türkiye’nin meselesi “Laiklik mi-değil mi” meselesi değildir. Türkiye’nin meselesi tam bağımsızlıktır. Ekonomisini ve kültürünü kurtarmak meselesidir. Bütün gücümüzü buna yöneltmek zorundayız. Bunun içinde yapılması gereken şey bir ulusal cephedir. Bu ulusal cephede herkes var. * Kartel medyasının ulusal cepheye bakışını nasıl buluyorsunuz? -Medya ülkenin satışına hazırlandı. Bu oyun önce Rusya’da oynandı. Ondan sonra Yugoslavya’da oynadılar. “Böl, parçala, yut” oyunu her yerde oynanıyor. Yaptıkları gayet basit: Partileri ve basını satın alıyorlar. İktidara hangi parti gelirse gelsin, emperyalistlerin sözü geçiyor. Partileri, gazeteleri, televizyonları ve sivil toplum kuruluşlarını ele geçirince o ülkeyi ele geçirmiş oluyorlar. Etrafımızı kuşattılar * ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamına Türkiye’de giriyor mu? -Elbette giriyor. Etrafımızı kuşattılar. Sıra bizde. Türkiye’yi bölmeyi, bugünkü topraklarımız üzerinde 4-5 devlet kurdurmayı düşünüyorlar. Fakat bu amaçlarına eremeyecekler. Çünkü doğuluları tanımıyor. Doğuluların en büyük özelliği vatan ve namus uğruna ölümü göze almaları. Vietnam’da, Afganistan’da rezil oldu. Irak’ta rezil olacak. Türkiye’nin de içinde bulunduğu proje yeni değil. “Birleşik Amerika’nın 21. yüzyıl Güvenlik Stratejisi” diye 150 sayfalık bir belge var. Bu belge Türkçe’ye çevrildi. Yetkili makamlarda da var. O belgede adam açıkça diyor ki: “Dünyaya hakim olacağım. Bütün dünyanın petrol rezervleri Ortadoğu ve Asya’dadır. Burada şu kadar milyar varil petrol yatıyor. Bunun üzerindeki devletler de koftidir. Ben oralara girip demokrasi yapacağım” Cihet-i Askeriye yeni gördü * Amerika girdiği yere demokrasi götürüyor mu? -Onun anladığı şekilde bir demokrasi götürüyor. Bizim bildiğimiz demokrasiyi değil. Ülkemiz üzerinde asıl fırıldakları Batı’nın çevirdiğini Cihet-i Askeriye yeni gördü. Bunlar herkesin bildiği olaylar. Saratoga’dan atılan füzelerle Muavenet muhribimizin vurulması. Eşref Bitlis Paşa’nın uçağının düşürülmesi ve şehit edilmesi. Bunları herkes biliyor. ABD bize uçak satıyor, roket satıyor, bilgi sayar sistemini vermiyor. Çünkü o uçağın içine öyle bir düzenek koyuyor ki daha uçak havalanmadan bir düğmeye basıyor. İnfilak ettiriyorlar. Her şey Milli olacak * Böyle müttefik olur mu? -Onlar başından beri ittifak amacıyla gelmediler ki. “Eğitim gönüllüleri” adı altında ülkemize gelen misyonerler Türkiye hakkında raporlar verdiler. “Hangi kavimlerin nerede yaşadığını, aralarındaki inanç ve mezhep farklarının neler olduğunu ve bunları birbirine nasıl düşürebiliriz?” diye raporlar hazırladılar. Adamlar “Türkiye’den kaç devlet çıkar” ın hesabını yapmışlar. * Size göre Türkiye’nin kurtuluş reçetesi nedir? -Eğitim, savunma sanayi ve iktisat mutlaka milli olmalı. Biz NATO’ya girdiğimizde herşeyin halledildiğini sandık. Kıbrıs meselesi ortaya çıkınca uçaklarımızı kullanmaya kalktık. Johnson’dan İsmet İnönü’ye 1963 yılında tehdit ve hakaret dolu bir mektup geldi. Bu mektuptan sonra duvarlara “Kendi uçağını kendin yap, kendi silahını kendin yap” sloganları yazıldı. İşte doğrusu bu. Habuki Gazi’nin sağlığında uçak fabrikası kurduk, Hollanda, İspanya, Suriye ve Irak’a uçak sattık. Sonra “Batı’yla ittifak yaptık” diye bunları bırakıyorlar. İşte bu Tanzimat kafası. Çünkü Tanzimatçı Ali Paşa Padişah’a tavsiyesinde diyor ki: “Padişahım, donanmayı elimizde tutmak, beslemek zor ve masraflı bir iş. Bunu özel sektöre devr edelim.” * Donanmayı mı? -Evet, şimdi aynı şeyler olmuyor mu? Tersaneler kapatılıp müzeye çevrilmiyor mu? Patrikhane’nin etrafındaki binaları kimlerin aldığını, konut yapımına neden açılamadığını bilmeyen var mı? * Okuyucularımıza bir mesajınız var mı? -Milli Gazete okuyucularının Türkiye’nin bir an önce kuşatmadan kurtulması için Allah’a dua etmelerini istiyorum. * Lozan’da karşımızda kimler vardı? Lozan’da karşımızda İngiltere ve Fransa var, İran yok. Yanımızda bize destek olan ise Rusya. Daha geçenlerde Rusya DevletBaşkanı Putin’in Danışmanı Albert Çernişev Türkiye’ye geldi ve: “Avrasya’nın sınırları Türk Kıbrıs’tan başlar” dedi. Ancak bunu sömürge medyası görmedi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:55

İLGİLİ HABERLER