MİLLİ SAVUNMA BAKANI GÖNÜL : SOSYETE FİŞLEMESİNİ BENDEN HABERSİZ YAPMIŞLAR
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ‘sosyete fişlemesi’ hakkında bir bilgisinin olmadığını söyledi.
Yerel seçim çalışmaları için Hopa’ya gelen Milli Savunma Bakanı Gönül, Cihan muhabirinin sorusu üzerine, olayı gazeteden öğrendiğini belirterek, “Bu hassas bir konu olduğu için Ankara’ya gittiğimde bakacağım.” dedi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın istihbarat yönergesi göndermesinin yasallığının sorulması üzerine Bakan Gönül, “İller İdaresi Kanunu’nu okuduğunuzda görürsünüz.” cevabını verdi.
Kara Kuvvetleri’nin fişleme talebine sivil toplum kuruluşları inanamadı
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın, kaymakamlıklara yazı göndererek Avrupa Birliği ve Amerika yanlısı kişiler hakkında istihbarat toplanmasını istediği ortaya çıktı.
Hürriyet gazetesinin dünkü manşetinde yer alan haberde Kara Kuvvetleri’nin ocak ayında kaymakamlıklara ve askeri birliklere bir yazı gönderdiği ve birçok konuda istihbarat bilgisi talep ettiği yazıldı. Genelkurmay, dün yaptığı yazılı bir açıklama ile haberi doğruladı.
CHP, fişleme olayını Meclis gündemine taşırken, sivil toplum kuruluşları ve hukukçular yazı için, “İnanılması güç, yasalara aykırı ve kabul edilemez bir tavır.” değerlendirmesini yaptı. Adalet eski bakanı ve hukuk profesörü Hikmet Sami Türk, bu şekilde bir istihbarat çalışması yapmanın yetki dışı olduğunu söyledi. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Bakır Çağlar, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın böyle bir yetkisinin bulunmadığını vurgulayarak, “Herkes bu işleme karşı mahkemelerde dava açarak hakkını arayabilir.” dedi. Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş da, bir askeri birimin kaymakamlıklardan kendi göreviyle ilgili sınırlı bilgi isteyebileceğini; ancak insanların düşünceleri konusunda fişleme yetkisinin kimsede olmadığını kaydetti. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, “Böyle bir belgeye inanmak istemiyorum.” derken, Avrupa Hareketi Sözcüsü Prof. Dr. Mehmet Altan, “Vahim bir gelişme.” ifadesini kullandı. Türkiye Avrupa Vakfı Başkanı Ziya Müezzinoğlu da girişimi yadırgadığını vurguladı. İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül ise “Bu, militer ve otoriter zihniyetin bir pratiğidir.” yorumunu yaptı.
Hürriyet’in dünkü manşetinde yer alan haberde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın istihbarat çalışmasını kaymakamlar aracılığı ile yapacağı belirtiliyor. Habere göre komutanlık, askeri birlikler ve kaymakamlıklara gönderdiği istihbarat yönergesiyle ‘bölücü ve yıkıcı’ faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlar hakkında bilgi toplanmasını istiyor. Bilgi toplanılması istenenler arasında AB ve ABD yanlısı kişiler, sanatçılar, yüksek sosyete grupları, zengin çocukları, satanistler, masonlar, azınlıklar, internet grupları da yer alıyor. Haberde şöyle deniliyor: “Kara Kuvvetleri Komutanlığı, ‘kendini ulusal değerlerin dışında ve üstünde gören Avrupa Birliği ve ABD yanlısı kişi ve grupları’ izlemeye başladı. Kara Kuvvetleri, ocak ayında kaymakamlıklar ve askeri birliklere gönderdiği istihbarat yönergesinde, ilgili kurumlardan 3 ayda bir formda belirtilen bilgileri toplamasını talep etti.” Habere göre, yazının Kadıköy, Maltepe, Kartal ve Sultanbeyli kaymakamlıklarıyla 1 Numaralı Dikimevi Müdürlüğü, Jandarma İkmal Merkezi Komutanlığı’na gönderildiği belirtiliyor. Yazı kapsamında AB ve ABD yanlısı kişilerin organize olup olmadığı, söz konusu devletlerle ilişkilerinin mahiyetinin ne olduğu araştırılırken, biyografik bilgilerin de toplanması isteniyor. Belgenin ilginç bölümlerinden birisi de ‘Türkiye aleyhine çalışan yazar ve sanatçılar’ bölümü.
Yönergeyi değerlendiren Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Can Paker, “İnşallah böyle bir olay yoktur. Türk demokrasisinin geldiği noktada böyle bir belgeye inanmak istemiyorum.” ifadesini kullandı. Avrupa Hareketi Sözcüsü Prof. Dr. Mehmet Altan, “Bu, mantığı olmayan, ciddiye alınmayacak; ama hakkında anayasal suç işlediği için işlem yapılması gereken vahim bir gelişmedir.” dedi. Türkiye-Avrupa Vakfı Genel Başkanı Ziya Müezzinoğlu, AB ile ilgili çalışan kuruluşların statülerinin belli olduğunu, toplantıların kamuoyuna ve basına açık yapıldığını belirterek, “AB reform yasaları çıkmadan önce bizim gibi kuruluşların faaliyetleri sınırlıydı; ama Anayasa ve yasalarda yapılan değişikliklerle bu sınırlamalar kaldırıldı. Belirli konularda Türkiye - AB ilişkilerini halka tanıtma, bilgilendirme ve sorunları tartışmaya açma gibi konularda görevli kuruluşların yapacakları çalışmalara katkı yapacak faaliyetlerimiz var.” diye konuştu. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüsnü Öndül, Türkiye’nin demokrasiye doğru yönelmiş ve bu alanda büyük mesafeler kat etmiş bir ülke olmasına karşın hâlâ güvenlik bürokrasisinin yurttaşlarını bölücü, komünist, şeriatçı ya da yoldan çıkma potansiyeli taşıyan insanlar olarak gördüğünü söyledi. Öndül, şu değerlerdirmeyi yaptı: “Bu bir hezeyandır. Bir paranoyadır. Ve Türkiye toplumunu korku içinde yaşamaya mahkum eden bir yaklaşımdır. Bu olayı, son zamanlarda yeni 28 Şubat'lar yaratılmaya veya öyle bir ortam yaratılmaya dönük girişimlerin bir parçası olarak görüyoruz.”
Hukukçular: Talep yasadışı
Hukukçular, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın kaymakamlıklara yazı göndererek istihbarat toplanması isteğinin yasalara aykırı olduğuna dikkat çekti. Adalet eski bakanı ve hukuk profesörü Hikmet Sami Türk, bu şekilde bir istihbarat çalışması yapmanın yetki dışı olduğunu söyledi. Daha önce Savunma Bakanlığı görevinde de bulunan Türk, şu değerlendirmeyi yaptı: “Kaymakamlıklar komutanlığın bağlı olduğu bir birim değil. İstihbarat amacı ne olabilir, onu bilmiyorum. Haberde AB taraftarlarının da istihbaratının toplanması isteniyor. Türkiye'de AB taraftarı olmadığını söyleyen çok az insan var. Yasalar çerçevesinde kurumlar kendi istihbaratını yapar. Ben Milli Savunma Bakanlığı görevindeyken de biliyorum; bakanlığın kendi istihbarat birimi de vardı. Her kurumun ilgili birimleri vardır. Askeri istihbarat birimleri de vardır. Ancak bunlar kendi yetki alanları konusunda istihbarat çalışması yapar. Yöntem olarak ve içerik olarak doğru değil.” Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Bakır Çağlar, insanları fişleme şeklinde yapılan bu şekildeki bir istihbarat faaliyetinin yasal olmadığını söyledi. Çağlar, sözkonusu komutanlığın kaymakamlıklara yazı yazarak istihbarat toplanmasını isteme yetkisinin bulunmadığını vurguladı. Çağlar, “Talep edilen bilgiler insanların kişisel hak ve özgürlükleriyle kimlik haklarının ihlaline yol açacağı ve fişleme sonucunu doğuracağı için herkes bu işleme karşı mahkemelerde dava açarak hakkını arayabilir.” dedi. Çağlar, yasalara aykırı olarak bu şekilde bir çalışmanın yapıldığının tespit edilmesi halinde ilgili kaymakamlar hakkında görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesiyle soruşturma açılabileceğini, ayrıca askeri yetkililer hakkında askeri mevzuat çerçevesinde gerekli işlemlerin yapılabileceğini belirtti. Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş da, toplumu düşüncelerine göre fişleyerek kontrol etme yetkisinin hiçbir askeri ya da sivil otoritede olmadığını vurguladı. Kardaş, “Bir askeri birim kaymakamlıklardan kendi göreviyle ilgili sınırlı bilgi isteyebilir; ancak insanların ne düşündükleri, ne yaptıkları konusunda fişleme şeklinde istihbarat toplama yetkisi hiç kimsede olamaz.” diye konuştu. ZAMAN
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:48