Gündem
  • 4.6.2023 11:40

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in başarılarla dolu kariyeri

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler oldu

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni kabinede Milli Savunma Bakanı olarak atandı.

28 Mayıs'ta ikinci turu yapılan Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ardından kurulan kabinede Milli Savunma Bakanı olan Güler, 1954'te Ardahan'da doğdu. Teğmen rütbesiyle 1974 yılında Kara Harp Okulundan, 1975 yılında Muhabere Okulundan mezun olan Güler, 1975-1984 yıllarında çeşitli birliklerde Muhabere Takım ve Bölük Komutanlığı görevlerinde bulundu.

Güler, 1986'da Kara Harp Akademisinden, 1988'de Silahlı Kuvvetler Akademisinden mezun oldu.

Kurmay subay olarak 1986-1988 yılları arasında Yurt İçi Bölge Komutanlığında Harekat Başkanlığı, 1988-1991 yıllarında Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığında Plan Subaylığı, 1991-1992 yılları arasında 12'nci Piyade Tümen Harekat ve Eğitim Şube Müdürlüğü, 1992-1994 yılları arasında Silopi'de İç Güvenlik Tabur Komutanlığı, 1994-1995 yılları arasında Bosna-Hersek Türk Tugay Komutan Yardımcılığı, 1995-1997 yılları arasında Başbakanlık Askeri Başdanışmanlığı Proje Subaylığı, 1997-1999 yılları arasında İtalya Napoli'de konuşlu NATO Güney Bölge Komutanlığı Muhabere Başkan Yardımcılığı, 1999-2000 yılları arasında Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkez Komutanlığı, 2000-2001 yılları arasında Genelkurmay Tatbikatlar Şube Müdürlüğü görevlerini yürüten Güler, 2001'de Tuğgeneralliğe terfi etti.

Tuğgeneral rütbesiyle 2001-2003 yılları arasında 10'uncu Piyade Tugay Komutanlığı, 2003-2005 yılları arasında Genelkurmay MEBS Plan Koordinasyon Daire Başkanlığı görevlerinde bulunan Güler, 2005'te Tümgeneral oldu.

2005-2007 yılları arasında MEBS Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı, 2007-2009 yılları arasında Genelkurmay Eğitim Daire Başkanlığı görevlerinde bulunan Güler, 2009'da Korgeneralliğe terfi etti.

Korgeneral rütbesiyle 2009-2010 yılları arasında Harita Genel Komutanlığı, 2010-2011 yılları arasında 4'üncü Kolordu Komutanlığı, 2011-2013 yılları arasında Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı görevlerinde bulunan ve 2013 Yüksek Askeri Şura Kararları ile Orgeneralliğe terfi eden Güler, 2013-2016 yılları arasında Genelkurmay 2'nci Başkanlığı, 2016-2017 yıllarında Jandarma Genel Komutanlığı, 2017-2018 yıllarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerini yürüttü.

Güler 2013 yılında orgeneralliğe terfi etti ve Genelkurmay II. Başkanlığına getirildi.

Orgeneral Yaşar Güler’in ismi 27 Mart 2014’de internete düşen bir ses kaydıyla gündeme geldi.  Kayıtta dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun seslerinin yer aldığı iddia ediliyordu. Bu ses kaydına Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından erişim yasağı getirildi. Ses kaydını Güler’in emir subayı olan ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan emir subayı Binbaşı Mehmet Akkurt’un yaptığı ortaya çıktı.

Orgeneral Güler, 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevindeydi. Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahındaki makamında bulunan Güler, aralarında emir subayı Binbaşı Mehmet Akkurt’un da bulunduğu askerler tarafından elleri arkadan bağlanarak Akıncı Hava Üssü’ne götürüldü. 

Orgeneral Yaşar Güler, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde  "şikayetçi" sıfatıyla ifade verdi.

Darbe girişimi sırasında Genelkurmay 2. Başkanı olan Güler, daha önce verdiği ifadeyi tekrar ederek, "15 Temmuz saat 14.00'te başlayan bir toplantı sırasında bir personelin toplantı odasına gelerek, MİT Müsteşarının benimle görüşmek istediğini söylemesi üzerine toplantıdan çıkarak, MİT Müsteşarı Hakan Fidan Bey ile görüştüm. Kendisi bana bir subayın MİT'e giderek önemli şeylerden bahsettiğini, yardımcısını bana göndermek istediğini söyledi." beyanında bulundu.

MİT Müsteşar Yardımcısının Genelkurmay Karargahına gelerek detayları anlattığını, kendisinin de durumun hassasiyetine binaen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yanına giderek durumu anlattığını bildiren Güler, "Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı arayarak Karargaha davet etti. Saat 18.15 sıralarında Hakan Fidan Karargaha geldi, makam odasının bitişiğindeki çalışma odasına birlikte geçtik. MİT Müsteşarı durumu tekrar anlattı, bu mevzunun daha büyük bir olayın parçası olabileceğini söyledi." diye konuştu.

Genelkurmay Başkanı Akar'ın 15 Temmuz 2016 saat 18.30 sıralarında Tuğgeneral İlhan Kırtıl'ı arayarak "Türk Hava sahasını her türlü askeri uçuşa yasaklıyorum." dediğini aktaran Güler, "Bu esnada MİT Müsteşarı, Cumhurbaşkanımızın Koruma Müdürü Muhsin Bey'i aradı, Cumhurbaşkanını istedi. Arkasından da, 'Saldırı olursa yeterince personelin ve silahın var mı?' dedi, karşıdan gelen cevabı duymadım. Arkasından Genelkurmay Başkanı, yan odada bulunan Kara Kuvvetleri Komutanını çağırarak, İlhan Paşa'yı ve gerekirse Adli Müşaviri de alarak Kara Kuvvetleri Komutanlığına gitmesini, orayı kontrol etmesini, gerekirse tutuklama yapmasını emretti." ifadelerini kullandı.

"Dalga geçer bir edayla..."

Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın emri alarak odadan çıktığını belirten Güler, şöyle devam etti:

"Ben de Hava Kuvvetleri Harekat Merkezini aradım, General Kemal Mutlum ile görüştüm. Hava sahasının kapatılmasına ilişkin Genelkurmay Başkanının emrinden haberdar olup olmadığını sordum. Kendisi de haberdar olduğunu ve emrin gereğini yerine getirdiğini söyledi. Bu sırada Genelkurmay Başkanı, Garnizon Komutanı Metin Gürak Paşa'yı telefonla arayarak Zırhlı Birlikler Okuluna gitmesini ve orayı kontrol etmesini, hiçbir zırhlı aracın dışarıya çıkarılmamasını sağlamasını, arkasından da Kara Havacılık Komutanlığına giderek havacılık hareketi olmamasını sağlamasını emretti. Akabinde günlük faaliyetlerin icrası için Genelkurmay Başkanından izin isteyerek odama geçtim."

Odasında bulunduğu saat 21.25 sıralarında kapısının açıldığını ve gelenlerin kim olduğuna dikkat etmediğini, "Yat, yere yat" diye bağırmaya başladıklarını ifade eden Güler, "10 kişiye kadar silahlı ve teçhizatlı personeli gördüm. Silahlarını bana doğrultmuşlardı. Üzerime atıldılar. Ben direndim. Zorla beni yere yatırdılar. Birisi ayağı ile başıma bastı, ellerimi arkadan bağladılar, ağzımı bantladılar, başıma maske geçirdiler. Bu esnada sivil kıyafetli olarak emir subayı Mehmet Akkurt'u gördüm. Bana dalga geçer bir edayla, 'Komutanım merak etmeyin, bu bir tatbikat' dedi. Beni sürükleyerek ve hırpalayarak binadan dışarı çıkardılar, bir araca bindirdiler." beyanında bulundu.

Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı istikametindeki nizamiyeden çıkarken Akkurt ile nizamiye görevlileri arasında tartışma çıktığını bildirdi. Akkurt'un araçtan indiğini, silah sesleri geldiğini belirten Güler, araca mermi isabet ettiğini, bu esnada yanında oturanlardan birinin araçtan indiğini anlattı.

Sol tarafında oturanı sert şekilde ittiğini, arkasından kendisini araçtan çıkardıklarını kaydeden Güler, "Yerde, dizlerimin üstünde sürükleyerek beni başka bir araca götürdüler. İki üç dakika sonra anladığım kadarıyla bir ambulansa bindirdiler. Yine çekiştirerek, aynı kışla içinde bir başka binaya götürdüler" dedi.

Bu binada uzunca bir süre beklediklerini, daha sonra yanına başka birilerini daha getirdiklerini ifade eden Güler, bir süre sonra kendisini tekrar bir araca, arkasından iki kişinin bir helikoptere bindirdiğini aktaran Güler, bir süre uçtuktan sonra helikopterden inerek, bir araca bindirdiklerini kaydetti. Etrafta jet uçağı sesi duyduğu için buranın Akıncı Üssü olduğunu anladığını söyleyen Güler, karanlık bir odaya alındığını, yanında helikopterdeki iki kişinin bulunduğunu, bunların birinin sert, birinin yumuşak davrandığını anlattı.

Talebi üzerine kendisine yumuşak davranan şahsın kelepçeyi önden bağladığını, karanlık nedeniyle bu iki şahsın yüzünü hiç görmediğini dile getiren Güler, bu sırada dizlerinin kanadığını fark ettiğini bildirdi.

Başındaki maskeyi sert davranan şahsın çıkararak, gözlerine bez bağladığını söyleyen Güler, bir süre sonra üçüncü bir kişinin geldiğini, aralarında konuştuklarını ancak ne konuştuklarını duymadığını ifade etti.

Akın Öztürk'ün gelişi

Kendisine sert davranan kişinin ayaklarının ve dizlerinin altına da plastik kelepçe taktığını aktaran Güler, şöyle devam etti:

"Uzun bir zaman sonra F-16 olmadığını, F-4 olduğunu değerlendirdiğim uçak sesleri ile makinalı top atışı sesi duydum. Aynı zamanda odaya giren çıkan şahıs sayısı arttı. Bir süre sonra sessizlik oldu. Arkasından Akın Öztürk odaya girdi, 'Yav Yaşar, sen burada ne geziyorsun? Senin burada olduğundan haberim yok' dedi ve gözlerimi açtı, ellerimi ve ayaklarımdaki plastik kelepçeleri keserek çözdü, çay, su, çerez getirmelerini söyledi. Kendi astsubayı olduğunu söylediği sivil giyimli birine evimi aratarak, eşime benim iyi olduğumu söylemesini istedi. Arkasından da dışarıda silahlı nöbetçiler olduğunu, bunların manyak olduğunu, saat 23.00'ten beri bunları ikna etmeye çalıştığını söyledi, odadan çıktı. Bu esnada duvardaki saatin 11.15 olduğunu gördüm.

Silahlı nöbetçi olduğunu bildiğimden odadan dışarı çıkamadım. Saat 15.30-16.00 sıralarında evimi aradım. Konuttaki görevliye eşime iyi olduğumu söylemesini bildirdim. Arkasından Zekai Paşa'yı aramasını, konuştuğum telefon üzerinde yazılı olan telefon numarasını söyleyerek, üç defa zilin çalmasına müteakip telefon açacağımı söylemesini istedim. Bir süre sonra telefon çaldı. Üçüncü çalmayı müteakip telefonu açtım. Arayan kişi Zekai Paşa idi. Kendisine durumu anlattım. Bulunduğum odayı anlasınlar diye oda pencerelerinden yere yakın olanı açık bırakacağımı söyledim. Bir süre sonra Akın Öztürk gelerek, televizyonda arandığını söylediklerini, haberim olup olmadığını sordu. Haberim olmadığını bildirdim. Bir süre sonra Akın Öztürk tekrar geldi, oradakilerin teslim olmaya karar verdiklerini söyledi. Saat 18.00 sıralarında Yıldırım Güvenç ile birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığından bir ekip geldi, beni aldılar. Bu esnada Akın Öztürk yalvararak, 'Ben de sizinle geleyim' dedi. Bu esnada Yıldırım Güvenç ile Akın Öztürk başka rehinelerin de bulunduğunu ancak nerede olduklarını bilmediklerini söylediler. Bir araca binerek, 141. Filo yazan binaya gittik. Burada Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal Paşa ile iki havacı generali de bularak, yanımıza aldık. Arkasından bilmediğim bir yerden 7-8 rehineyi daha kurtardık, bunlar yüz üstü yatağa yatırılmış vaziyetteydiler. Elleri ve ayakları bağlıydı, bu arkadaşları da kurtardık. Dört araçla Akıncı Üssünden ayrıldık, Hava Kuvvetleri Komutanlığında Akın Öztürk'ü ve havacı general arkadaşları bıraktık, ben saat 19.15 sıralarında eve ulaştım. Hain darbe girişimi içinde bulunanlar başta olmak üzere şahsıma karşı eylemde bulunan herkesten şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum." 

GÜL'ÜN TÜRBANLI EŞİYLE TOKALAŞINCA LAİKLER AYAKLANMIŞTI

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül Kayseri’ye giderken, 22 Ekim 2010’da Esenboğa Havaalanı’ndaki uğurlama töreninde, Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Yaşar Güler de yer aldı ve First Lady Gül ile tokalaştı. Yaşar Güler’in adının ilk duyulduğu olaylardan biri de bu oldu.

Hayrünnisa Gül’ün resmi karşılama törenlerinde yerini alması ve resepsiyonlara katılması için eşinin cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra üç yıl beklemesi gerekti. Güler’in havaalanındaki törende Gül’ün elini sıkması bu tartışmaların sona ermesi açısından önemli bir dönüm noktası olarak görüldü.

Cumhurbaşkanlığının 9 Temmuz 2018 tarihli kararnamesiyle Genelkurmay Başkanlığı görevine atanan ve TSK Üstün Hizmet Madalyası ve TSK Şeref Madalyasına sahip Güler, evli ve 1 çocuk babası.

Güncellenme Tarihi : 5.6.2023 12:12

İLGİLİ HABERLER