Medya
  • 12.9.2005 07:26

MİLLİYET MUHABİRİ, HÜRRİYET MUHABİRİNİ OKUR TEMSİLCİSİNE ŞİKAYET ETTİ!...

DOĞAN SATMIŞ - Okur Temsilcisi'ne Mektuplar 


Gazetecinin şikayeti

GAZETENİZİN Pazar ekinde 21 Ağustos’ta Şermin Sarıbaş imzasıyla ve ‘Mafya Fabrikasına El Koydu, Sahibi Ortadan Kayboldu’ başlığıyla yayımlanan haberde, ne benim adımdan, ne Milliyet Gazetesi’nden bahsedilmiştir.

Oysa haber içeriğinin yüzde 95’i bana aittir. Gazetemde çeşitli tarihlerde haberler incelendiğinde bu açıkça ortaya çıkacaktır.

Muhabiriniz Şermin Sarıbaş, belli ki benim yazdıklarımı önüne koymuş ve birkaç telefon açarak edindiği ‘küçük detayları’ da ekleyerek ‘sözde yeni’ bir haber yapmıştır. Olay, bundan 8 ay önce Milliyet’te, hem de manşetten duyurulmuştur; fakat Hürriyet, aylar sonra aynı olayı, ‘Mafya Fabrikasına El Koydu, Sahibi Ortadan Kayboldu’ başlığıyla yeniden yayımlamıştır. Haberde, tarafımdan yazılan polisin operasyon kapsamında yaptığı teknik dinlemelere takılan bazı telefon konuşmalarına yer verilmiştir.

Haberde ayrıca, benim satırlarımdan birebir alıntılar olduğu aşikár birçok bilgi de bulunmaktadır. Bu haberler internette aynen durmaktadır.

Kısacası, bu haberin bu şekilde tekrar okura aktarılması ne kadar etiktir? Hürriyet’in açıklamasını merakla bekliyorum.

Lube AYAR / Milliyet Muhabiri

TEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet muhabiri Şermin Sarıbaş, Lube Ayar’ın iddia ettiği gibi, haberlerinden alıntı yapmadığını, gazeteciliğin temel ilkelerinden ‘fikri takip’i uyguladığını ve kendi haber kaynağı bulunduğunu belirterek şöyle dedi:

‘Haberime konu olan ve işadamı Sezai Rahmi Özden, 2003’ten beri ortada yok. İzmir’de önemli bir fabrikanın sahibi ve kayboluşunda soru işaretleri olduğundan elbette gazetelere haber oluyor.

Lube Ayar, sadece Milliyet’te yayımlanan, polisin operasyon kapsamında yaptığı teknik dinlemelere takılan bazı telefon konuşmalarına yazımda yer verdiğimden bahsetmiş.

Ayar’ın bu konuşmaları temin ettiği haber kaynakları kimdir bilmiyorum; ama emniyetin raporuna sadece kendisinin ulaşabileceği hatasına düşmeyeceğini tahmin ediyorum. Benim haber kaynağım, Lube Ayar’ın yaptığı haberler değil, ismini elbette veremeyeceğim bir emniyet yetkilisidir.

Geçtiğimiz günlerde aynı emniyet yetkilisi ile işadamının akıbetiyle ilgili bir gelişme olup olmadığını sorduğumda, yüzde 99 öldürülmüş olabileceğini söyledi. Emniyet mensubunun bu sözleriyle haber yeniden önem kazanmıştı. Sezai Özden’in başına gelenleri, son gelişmeyi de ekleyerek özel bir teknikle yazdım. Ayar’ın, Hürriyet’in cevabını merakla bekliyorum, cümlesine diyeceğim şudur: Ne haberler ne de haber kaynakları hiçbir gazetecinin tekelinde değildir.’

TEMSİLCİNİN YORUMU: ‘Fikri takip’, gazeteciliğin önemli işlevlerinden biri. Yani bir olay duyulur, ardından öteki tüm gazeteler konuyu bir şekilde sayfalarına aktarırlar.

Örneğin, Bülent Ecevit, büyük tartışma yaratan ‘Vahdettin hain değildi’ sözlerini Zaman Gazetesi’ndeki röportajında söylemişti, ardından Hürriyet bunu sayfalarına taşıyınca konu aktüel hale geldi, günlerce tartışıldı, bu arada röportajı ilk yapan da unutuldu.

Kaldı ki Şermin Sarıbaş, kendi yazdıklarını, kendi haber kaynaklarından öğrendiğini söylüyor. Ortada bir kaybolma öyküsü varsa, bunun farklı gazetelerde bile olsa aynı detaylarla yer alması normal. Bir telefon konuşmasının da, farklı haber kaynaklarından bile olsa, iki muhabirin haberine aynı sözlerle yansıması da doğal.

Peki bu konuda etik ilke nedir diye sorulursa, yanıt çok basit. İntihal, yani aşırma bir suç, oysa gazetecilik dürüstlüğe dayanır.

Gazeteci Lube Ayar, iddialarında ısrarlı ise başka yollara başvurabilir.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:09

İLGİLİ HABERLER