Ekonomi
  • 27.3.2003 15:50

MİLLİYET YAZARI CİVAOĞLU MESUT YILMAZ'IN YEĞENİNİ YERDEN YERE VURDU

Memleket laftan battı derler. Ya memleketi batırırken o laflardan servet kazananlar da olamaz mı? Sözgelişi... ''Türkiye’nin moratoryuma gideceğini'', yani Türkiye’nin borçlarını çeviremeyecek hale düşeceğini, devletin iflasını iddia etmek... Lafla devleti batırmak değil de nedir? Bunu söyleyebilenin kamu vicdanındaki cezası - ömür boyu - lanetlenmektir. TCK’da ise kamu düzenini karıştırmak ve yersiz heyecana, karmaşaya neden olmak suçunun karşılığı 3 buçuk yıl ağır hapistir. Suç, yayın yoluyla işlenmişse ceza daha da ağırlaşır. Düşünün... Bu zevzeklik dünyanın en büyük gazetelerinden birinde yayımlanmıştır. Ya sözlerin sahibinin önceki hükümetlerde uzun süre başbakanlık yapmış birinin yeğeni olması... Ve iş dehası(!) olarak genç yaşta bir menkul değerler sihirbazı haline gelmiş bulunması! Bu özellikleri, ona daha da kulak verilmesini sağlıyor. Ve her zamanki gibi, zevzekliğin sahibi ''sözlerinin çarpıtıldığını, yanlış anlaşıldığını'' söylemiştir. Yaptığının üzerine böylece, alameti farikası olan tüyü dikmiştir. Aman diğerlerinden ayrılsın... Bu, bildiğiniz diğer haltlardan değil. Prens herzesidir. O laflar bu para sihirbazını zengin etmiş de olmaz mı? Rakamların dili Moratoryum iddiasına gelince... Rakamların dili hiç de öyle demiyor. Moratoryum laflarına konu edilen iç borçlar tutarı 158 katrilyon lira. Bunun yüzde 52’si kamu kurumları ve Merkez Bankası’na olan borçlar. Yani çevrilme sorunu - pratikte - yok gibi. İç borçların geri kalan yüzde 48’i ise özel banka ve diğer özel şahıslara olan 76 katrilyon lira... Bunun da yüzde 80’i özel bankalara borçlar. İtfa zamanı geldikçe bankalara hem satış, hem ödeme yapılabilir. Bir yandan bankaların ellerindeki fonları plase edecekleri fazla seçenek olmadığı için... diğer yandan yüksek faizin çekiciliği. Büyük hatalar yapılmazsa iç borç, hala çevrilebilir coğrafyada. Ama anlaşılan kimileri bu zemini iyice sulandırmak, kokutmak, çökertmekte kendileri adına fayda görmüş bulunmalı. Ciddi bir işadamı böyle duyarlı alanlarda konuşmaz... Hele, sözlerinin, kendisiyle yan yana düşünülmek ve yaralanmak riski olanlara bulaşma olasılığına özen göstererek hiç konuşmamalıdır. Gözden çıkmaz Ayrıca Türkiye bir Arjantin değil ki, bez bebek gibi ortalara bırakılsın. Şu savaş sürerken Türkiye’nin soğukalgınlığı Kuzey Irak’ta ağır grip etkisi yapar. ABD ''çatışma içinde yeni çatışma'' istemiyor. Ne Kuzey Irak’ta Türklerle Kürtler arasında... Ne savaşın tepesine migren gibi kurulacak Türkiye’de olası bir ekonomik kriz baş ağrısıyla. Bakın... 1 milyar dolar hibe, hiç gündemde yokken ucundan göründü. Bunun bir anlamı da 8 milyar dolar kredidir. Sözü bile piyasanın ateşini almakta. Öte yandan IMF ile anlaşma koşulları, yeni bütçenin çıkmasıyla tamamlandı. Nisan ortasında IMF’nin aylardır tuttuğu 1 milyar 600 milyon dolarlık dilimi serbest bırakması da çok büyük olasılık. Ardından, Niyet Mektubu’na birkaç paragraf ilave karşılığı l milyar dolar hibe ya da onun karşılığı 8 milyar dolar kredi olasılığı da üst düzey kulislerde konuşulmakta. Erken çığlıklar Kısacası felaket çığırtkanları erken öttüler. ABD, Irak savaşı öncesi bir ABD finans kuruluşuna Türkiye’nin bir Irak savaşında olası zararını hesaplatmıştı. Çok kısa süreli bir savaşın zararı 6.8 milyar dolar öngörülmüştü. Sıralanan rakamlar, o zararı rahat karşılıyor. ABD de zaten 6 haftada sonuç alacağı bir savaşa oynamıyor mu? Uzun süreli savaş için rakamlar ise 17 milyar dolar. Krediler sistemiyle bu da karşılanamayacak büyüklük değil. Kısacası moratoryum pisliği rakamların diliyle ağızlardan temizlenmeli ve geri yutulmalı. Buna karşılık eğer ekonomik program iyi uygulanmazsa net faizler yüzde 35 -40’a dayanırsa, buna ne kredi, ne ABD desteği dayanır. Onun da sorumlusu hükümet olur. Güneri Civaoğlu milliyet Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:40

İLGİLİ HABERLER