ESRA YARGICI
İSTANBUL- Türk ekonomisinde bugün yaşanan sorunların birçoğunun temeli Körfez Savaşı'na dayanıyor.
Türkiye 80'lerde yaptığı atılımın ardından Körfez Savaşı ile birlikte, savaşa katılmadığı halde "Irak'tan sonra en çok zarara uğrayan ikinci ülke" oldu. Bağdat'ın arkasında saf tutanlar bile o dönemi çiziklerle atlatırken Türkiye komaya girdi. Türk ekonomisi Körfez Savaşı'ndan önce de güllük-gülistanlık değildi. İşsizlik ve enflasyon o zaman da vardı. Ama bu sorunlar Körfez Savaşı'ndan sonra tırmandı. Artan iç güvenlik kaygıları savunma harcamalarını körüklerken, tazmin edilmeyen savaş zararları da ekonomik verilere olumsuz yansıdı. Bu yansıma politikada da görüldü ve Türkiye Körfez Savaşı yüzünden çok değerli yıllar yitirdi. Bunun nedeni belki de Türkiye sınırı başında bir savaş yaşanacağını hiç aklına getirmemiş olmasıydı.
KÖRFEZ SAVAŞINDAN ÖNCE
1986 yılında iç talepteki artış, petrol fiyatlarındaki düşmenin oluşturduğu uygun uluslararası şartların da katkısıyla, ekonominin hedeflenen uzun dönem büyüme hızının üzerinde büyümesine yol açtı. Bu süreç 1987 yılında da devam etti ve büyüme hızı yüzde 9.8 olarak gerçekleşti. Ekonomik büyüme oranlarında görülen bu yükselme, özellikle kamu kesimi yatırım-tasarruf farkının artmasına neden oldu. Sonuçta kamu kesiminin borçlanma gereği 1986 yılında Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) yüzde 3.6'sı iken, 1987 yılında yüzde 6.1'ine ulaşmıştı.
Bu durum, piyasalarda arz-talep dengesizliklerine yol açarak enflasyon oranının yükselmesine neden oldu. 1981-1987 yılları arasında deflatör ortalama olarak yüzde 38 artarken, 1988 yılında yüzde 72.3 seviyesine çıktı. Yine aynı şekilde, toptan eşya fiyat endeksi bu dönemde ortalama yüzde 35.6 artarken, 1988 yılında yüzde 68.3 düzeyine yükseldi. İç borç stoku 1988 yılında 28.4 trilyon TL, dış borç stoku ise 41 milyar dolar olarak gerçekleşti.
1987 yılında Türkiye'nin ihracatı 10 milyar dolar, ithalatı ise 14 milyar dolar olarak gerçekleşti ve dış ticaret açığı 4 milyar dolara ulaştı. Bu yıl cari işlemler dengesindeki açık 1986 yılına göre bir düşüş kaydederek 806 milyon dolara indi.
ŞUBAT 1988'DE ÖNLEMLER ALINDI
Ekonomideki dengesizlikleri gidermek amacıyla 1987 yılı sonunda kamu tarafından üretilen mal ve hizmetlerin fiyatları önemli ölçüde yükseltildi. Piyasalardaki dengenin yeniden kurulabilmesini sağlamak üzere Şubat 1988'de bir dizi önlemler alındı. Bu önlemlerin amacı, Türk Lirası cinsinden tutulan tasarrufların çekiciliğini ve dolayısıyla Türk Lirası'na olan talebi artırmak, ithalatı frenlemek, ihracatı tekrar canlandırmak ve kamu harcamalarını kısarak ekonomideki aşırı ısınmayı gidermek olarak görüldü.
Kamu açıklarını kısmak için kamu yatırımlarının azaltılması, özel kesimin üretim ve yatırım kararlarını da olumsuz etkiledi. Faizlerin yükselmesi ise finansman maliyetlerini artırıcı ve üretimi yavaşlatıcı bir etken oldu. 1988 yılında reel GSMH büyüme hızı yüzde 1.5 olarak gerçekleşti. Reel GSMH büyüme hızının 1987 yılına göre bu denli düşüşünün en önemli nedeni; sanayi sektörü ve hizmetler sektörünün büyüme hızlarındaki gerileme olarak belirlendi.
EKONOMİDE DURGUNLUK
Ayrıca KİT ürünlerindeki fiyat ayarlamalarının büyük ölçülerde ve şok biçiminde olması, ekonomideki enflasyonist beklentileri artırdı. Böylece ekonomi, 1988 yılının ikinci yarısından itibaren, özellikle imalat sanayiinde belirginleşen bir durgunluğa girdi ve daralan iç talebin etkisi ile ortaya çıkan tasarruf fazlası 1.6 milyar dolar cari işlemler fazlasına dönüştü. 1988 yılında Türkiye'nin dış ticaretine bakıldığında; ihracatın 11.6 milyar dolar, ithalatın ise 14.3 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği görülüyor.
1988 yılında cari işlemler dengesinin fazla vermesinde, bir önceki yıla kıyasla dış ticaret açığının önemli ölçüde azalması ve turizm gelirleri ile diğer mal ve hizmet gelirlerinin önemli ölçüde artış göstermesi etken oldu. Kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'ya oranı 1988 yılında yüzde 4.8 oranında gerçekleşmişti.
TÜRKİYE, İSTİKRARSIZ BÜYÜME ORTAMINA GİRDİ
1988 yılına kadar bu politikaları başarıyla uygulayan Türkiye, mevcut kurulu kapasitesini artıramaması ve kısa ömürlü sermaye stokunu yenileyememesi nedeniyle dur-kalk diye tanımlanabilecek istikrarsız bir büyüme ortamına girdi. 1988 ve sonrasında, ödemeler dengesindeki olumlu gelişmeler dışında, işsizlik seviyesini korudu, bütçe açıkları arttı ve buna paralel olarak fiyat artışları hızlandı. 1989 yılında bu gelişmeler paralelinde toptan eşya fiyatları endeksi yüzde 63.9 oranında artarken, reel GSMH büyüme hızı yüzde 1.6 oranında gerçekleşmişti.
Plan döneminin son yılında, kamunun, alt yapı yatırımlarında belli hedeflere ulaştıktan sonra bu alana yönelik kaynak tahsislerini azaltması, cari işlemler dengesinde elde edilen fazla, yeni bir ekonomik döneme geçişe imkan verdi.
GEÇİŞ YILI
1989 yılı, bu durumu itibariyle bir geçiş yılı olma özelliğini taşıyor. Bu yılda kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'ya oranı yüzde 5.3'e yükseldi.
Kamu kesimi borçlanma gereğinin artışının en önemli nedeni KİT'lerin borçlanma gereğindeki artış. Ücretlerin yükselmesi, tarım ürünleri stoklarının artması, bütçeden yapılan transferlerin azalması ve bunun yanında artan faiz yükü, KİT'lerin borçlanma ihtiyacını artırdı. 1989 y8ılında iç borç stokunda 1988 yılına göre önemli bir artış oldu ve iç borç stoku 42 trilyon TL'ye ulaştı. D ckseltildi. Piyasalardaki dengenin ış borç stoku ise 42 milyar dolar oldu. 1989 yılında ihracat bir önceki yıla göre aynı seviyesini koruyarak 11.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. İthalat ise yükselme eğilimini sürdürerek 15.8 milyar dolar oldu. Bu durum dış ticaret açığının artmasına neden oldu. Dış ticaret açığındaki önemli artışa karşın, görünmeyen işlem gelirlerinde sağlanan olumlu gelişmeler sonucunda cari işlemler dengesi, 1989 yılında da 961 milyon dolar fazla verdi. 1989 yılında büyüme hızının konjonktürel olarak düşük olması ile birlikte, tarım sektöründen elde edilen gelirdeki artış ve uygulanan bazı tedbirler sonucunda 1990 yılında reel GSMH artış hızı, yüzde 9.4 olarak gerçekleşti.
KÖRFEZDEN SONRA
İç talepteki canlılık, 1990 yılında tüketici fiyatlarının, toptan eşya fiyatlarından daha hızlı artmasına neden oldu. Bu yıl tüketici fiyatları endeksi yüzde 60.4 oranında arttı. Diğer önemli bir özellik ise, bütçe açıklarının finansmanının dış borçlanmanın yanı sıra yüksek düzeylerdeki iç borçlanma ile sağlanmış olmasıydı. 1990 yılında iç borç stoku 57 trilyon TL'ye, dış borç stoku ise 49 milyar dolara yükseldi. Kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'ya oranı yüzde 7.6 olarak gerçekleşti.
1990 yılı sonunda ihracat 12.9 milyar dolar, ithalat ise 22.3 milyar dolar olarak gerçekleşti ve dış ticaret açığı 9.3 milyar dolara ulaştı. Dış ticaret açığındaki bu büyük artış nedeniyle cari işlemler dengesi 2.6 milyar dolarlık açık verdi. Ayrıca, petrolünü büyük ölçüde Irak'tan alan Türkiye, boru hattının kapatılmasıyla öncelikle Irak'ın üçüncü ülkelere sattığı petrolden sağladığı navlun gelirlerinden mahrum kaldı.
BÜYÜME HIZINDA YAVAŞLAMA
Körfez Savaşı'nın olumsuz etkileri sonucunda 1991 yılında büyüme hızında bir yavaşlama görüldü. Bu yıl reel GSMH büyüme hızı 1990 yılına göre çok büyük bir düşme kaydederek yüzde 0.3 oranında gerçekleşti. Körfez krizi Ortadoğu ülkelerine yapılan nakliye faaliyetlerini olumsuz etkiledi. Yoğun rezervasyon iptalleri turizm sektörünü durgunluğa itti. Bu dönemde, bankaların kredi faiz oranlarını yükseltmeleri sonucunda kredi talebi ve kullandırılabilir miktarlar azaldı.
Yüksek düzeydeki para talebi ve para çekilmeleri de bankalardaki mevduat düzeyinde reel olarak yüzde 9'luk bir düşüşe yol açtı. Bu dönemde iç borç stoku 94 trilyon TL, dış borç stoku ise 50 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'ya oranı da yüzde 10.3'e yükseldi. Enflasyon, 1991 yılında da yükselmeye devam etti. Toptan eşya fiyat endeksi yüzde 59.2, tüketici fiyat endeksi yüzde 71.1 oranında arttı.
MERKEZ BANKASI REZERVLERİ KAYBA UĞRADI
Körfez Krizi nedeniyle sağlanan hibelerin 1990 yılında 745 milyon dolar, 1991 yılında ise 1.785 milyar dolarlık girişle sınırlı kalması sonucu Merkez Bankası rezervleri önemli kayba uğradı, kısa vadeli dış borçların ödenmesinde zorluklar oldu.
1990 yılında dış ticarette görülen olumsuz gelişmeler 1991'de tersine döndü. 1991 yılında ihracat 1990 yılına göre yüzde 4.9'luk bir artışla 13.6 milyar dolara yükselirken ithalat yüzde 5.6'lık bir azalışla 21 milyar dolara geriledi. Cari işlemler dengesi ise 258 milyon dolar fazla verdi.
İYİLEŞME BELİRTİLERİ
Bu gelişmelerden sonra 1992 yılında ekonomide bazı iyileşme belirtileri görüldü. 1992 yılında reel GSMH'da elde edilen yüzde 6.4'lük artış hızı, Türkiye ekonomisinin uzun dönemli ortalama kalkınma hızının üzerinde bir oran oldu. Haziran 1992'de toplanan Üçüncü İzmir İktisat Kongresi'nde de bu gelişmeler paralelinde Türkiye'nin hedefi ortaya konuldu. Bu hedefe ulaşmanın temelinin, demokrasiyle birlikte gelişen bir serbest pazar ekonomisi olduğu vurgulanarak dışa açılma politikasından hiçbir taviz vermeden, devletin ekonomiye müdahalesini asgariye indirmenin şart olduğu belirtildi. 90'ların başlangıcı iyi okunmuş ve 2000'lere gereken projeksiyon doğru tespit edilmişti, ama bunun için gereken rakamlar sağlanamadı.
1992 yılında Türkiye'nin ihracatı 14.7 milyar dolar, ithalatı ise 22.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. 1992 yılında cari işlemler dengesi 942 milyon dolar açık verdi. Bu yıl toplam dış borç stoku 55 milyar dolara, iç borç stoku ise 194 trilyon TL'na yükseldi. Kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'ya oranı da yüzde 10.6 olarak gerçekleşti.
ENFLASYON ARTIŞ EĞİLİMİNİ SÜRDÜRDÜ
1992'de enflasyon artış eğilimini sürdürdü ve toptan eşya fiyatları endeksi yüzde 61.4, tüketici fiyatları endeksi ise yüzde 66.0 düzeyinde gerçekleşti.
6. 5 Yıllık Kalkınma Planı'nın 4. dilimi olan 1993 yılında, reel GSMH büyüme hızı yüzde 8.1 olarak gerçekleşti ve böylece program hedefi aşıldı. Dur-kalk şeklindeki büyüme ve hedefin aşılması ekonominin sendelemesine neden oldu. Yine de 1992 yılında 2.708 dolar olan kişi başına ulusal gelir reel olarak önemli ölçüde arttı ve 1993 yılında 3.004 dolar seviyesinde gerçekleşmişti. Buna karşılık kamu kesimi finansman açığının GSMH'ya oranı yükseldi, dış ticaret ve cari işlemler açıkları büyük boyutlara ulaştı. Bu yıl kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'ya oranı yüzde 11.2 oldu. 1993 yılında ihracatta büyük bir artış gözlenmezken ithalatta önemli bir artış gerçekleşti.
Bu dönemde ihracat 15.3 milyar dolar, ithalat ise 29.4 milyar dolar olarak kayda geçti. İthalattaki bu artışın başlıca nedeni iç talepteki canlanma olsa da, sonuçta 1993 yılında cari işlemler dengesi 6.4 milyar dolarlık açık verdi.
İÇ TASARRUFLAR REEL OLARAK AZALDI
Bu dönemde iç tasarruflar reel olarak azaldı, önemli boyutta dış açığa karşı yatırımların GSMH'ya oranı sabit fiyatlarla geriledi. Bu dönemde dış borç stoku 67 milyar dolara yükseldi, iç borç stoku ise 356 trilyon TL olarak gerçekleşti.
1993 yılında tüketici fiyatları endeksi bir önceki yıla göre yüzde 71.1 oranında artarken, toptan eşya fiyatları endeksindeki artış yüzde 62.5 oranında gerçekleşti. Yine aynı yılda konsolide bütçe gelirlerinin GSMH'ya oranı yüzde 17.6, konsolide bütçe giderlerinin GSMH'ya oranı ise yüzde 24.3 olarak gerçekleşti. 1993 yılından itibaren TL mevduatlarında da gerileme gözlendi. Ekonomik duruma paralel olarak kredilerde kayda değer bir hızlanma gerçekleşti, bu hızlanmada banka kredilerindeki artış ana etken oldu. Sonrasında ise kriz geldi.
Körfez Savaşı, sınırlı askeri amaçları olan savaşların temelde yatan politik sorunları çözemeyeceği ve çevre ekonomileri de tehdit altına alacağı oldu. Bu çerçeveden bakınca Türkiye'nin ödenmeyen ve bugün 80 milyar dolar ila 100 milyar dolar arasında tahmin edilen zararları ile yine buna yakın miktarda iç güvenlik için harcamak zorunda kaldığı savunma giderlerinin 1994'teki ekonomik krizin yanı sıra son iki krize de yol açan yapısal reformların gecikmesi ve ödemeler dengesinde aksamalar ile borç yükündeki artışın temel nedenleri olduğu görülüyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:02