Ekonomi
  • 7.5.2003 14:39

MÜSİAD: ''MERKEZ BANKASI REEL FAİZLERİN DÜŞMESİ KONUSUNDA İNİSİYATİFİ ELE ALMASI GEREKİR''

İSTANBUL - Merkez Bankası'nın döviz alım ihaleleri başlatmasını değerlendiren Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, ''Merkez Bankası, reel faizlerin düşmesi konusunda inisiyatifi ele alması gerekir. Faizler talimatla değil, kararlılıkla düşer. Bunun için piyasaya doğrudan ya da dolaylı şekilde müdahale edilerek gecelik faiz ve borçlanma faizi oranları düşürülmeli'' dedi. Yabancı para birimleri karşısında aşırı değerlenerek son 5 ayın en yüksek seviyesine yükselen Türk Lirası'na Merkez Bankası'nın döviz alım ihaleleri düzenleyerek müdahale etmesinin olumlu bir yaklaşım olmasına karşılık 'gecikmiş ve tek başına yetersiz' kalacağını belirten Bayramoğlu, ''Dövizde de gerçekçi kur uygulamasına geçilmeden TL'nin aşırı değerlenmesi engellenemez. Enflasyon-devalüasyon makasının yeniden açılmasını ve kısa vadede de spekülatif hareketleri önleyecek bir ''kontrollü esnek kur politikası'' uygulanmalıdır. Ayrıca döviz alım ihaleleri tek başına kurda istikrar sağlayamaz. Asıl önemlisi bütçe disiplini sağlamak ve reel faizleri yüzde 10'lu seviyelere düşürerek bozulan ekonomik dengeleri yeniden kurmaktır'' diye konuştu. ''MB'NİN MÜDAHALE PROGRAMI'' Döviz alım ihalelerinde miktarın (20 milyon dolar) sınırlandırılması ve önceden bu sabit miktarın açıklanmış olmasının spekülasyonları ortadan kaldırmak için uygun bir tercih olmadığını açıklayan Bayramoğlu, ''Bir meblağ sınırlamasıyla standardizasyon sağlanamaz. Dolayısıyla bu meblağ güncel gelişmelere istikrarı sağlayacak ihtiyaçlara göre belirlenmelidir'' dedi. Bayramoğlu, Merkez Bankası emisyon imkanlarının, ekonominin genel dengelerini tehdit edecek, ekonomi rasyonalitesi dışındaki gelişmelerin zararlarını önlemeye elverişli hale getirilmesinin sağlanması gerektiğini de hatırlattı. SEFERBERLİK ÇAĞRISI Reel faizlerde istikrarlı bir düşüş sağlanmadan, 'itfadan daha az yeni borçlanma' şeklindeki kamu finansman politikası ısrarla sürdürülmedikçe bozulan ekonomik dengeleri yeniden kurmanın mümkün olamayacağını dile getiren Bayramoğlu, reel faizlerin indirilmesi hususunda milli seferberlik ilan edilmesini, Merkez Bankası'nın harekete geçerek aktif olmasını, piyasaları yönlendirmesini, dengelerin bozulmasına izleyici kalmamasını istedi. Bayramoğlu, ''Merkez Bankası, reel faizlerin düşmesi konusunda inisiyatifi ele alması gerekir. Faizler talimatla değil kararlılıkla düşer. Bunun için piyasaya doğrudan ya da dolaylı şekilde müdahale edelerek gecelik faiz ve borçlanma faizi oranları düşürülmelidir. Eğer MB Başkanı da, bizim de katıldığımız 'mevcut programın yürümesi reel faizlerin düşmesine bağlıdır' görüşünde samimi ise bunun gereğini yerine getirmelidir'' dedi. ''BORCU BORÇLA ÇEVİRME ANLAYIŞI'' Türkiye'de uygulanan ekonominin özünün, faizli sistemle statükonun devamını sağlamak olduğu görüşünü vurgulayan Bayramoğlu, temelinde hiçbir üretim programına destek olmayan, reel ekonomiyi ikinci plana iten, borçları yeni borçla çevirme ve kısa vadeli borçlanma mekanizmasıyla hareket etmeye çalışan ekonomik anlayışın artık kararlılıkla terk edilmesi gerektiğini söyledi. Bayramoğlu, ''Türkiye heryıl faizlere yüksek miktarda ödeme yapmasına rağmen iç borcumuz azalmamakta tersine devam etmektedir. Mesela, bu senenin ilk üç ayı itibariyle 12.7 katrilyon lira ödeme yapılmasına rağmen iç borcumuz 162.6 katrilyon TL'ye yükselmiştir. Faiz ödemelerinin, toplam ödenekler içindeki payının artması tasarruf-tüketim dengesini bozmaktadır. Bütçedeki temel dengesizlik, faiz harcamaları kaleminden kaynaklanmaktadır. Faiz dışı fazlanın ön plana çıkması, bütçeyi borçlanma politikasının bir parçası olarak gören yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. Faiz ödeneklerindeki yüksek oranlı revizyon, faiz dışındaki bütçe harcama kalemlerinin bütçe içindeki paylarının azalmasına yol açmıştır'' diye konuştu. ''BORÇLANMADA YOĞUN DEZENFORMASYON'' Türk ekonomisinin en önemli meselesinin devletin borçlanma gereğinin ortadan kaldırılması yani iç borç sorununun halledilmesi olduğunu belirten Bayramoğlu, ''Burada sorun, sadece reel faizlerin yüksekliği değil, her gün yapılan faiz ödemelerinin ekonomiye getirdiği yüktür. Türkiye bu yükü ortadan kaldırmadan tam anlamıyla ekonomik kalkınmışlığı sağlayamaz. Ülkemizde tek dokunulmazlığı olan kesim faiz lobisidir. Bu dokunulmazlığını kalıcı kılmak için sürekli dezenformasyon yapmakta, hatta medyadaki bazı kalem sahiplerini bile kullanmaktadırlar. Ama bazı şeylerin değişmesi gerekir. 3 Kasım seçimleriyle iktidarı tek başına elde eden AK Parti Hükümeti, koalisyonların yanlış yönetiminden dolayı ümitlerini kaybetmiş halkımızın yeni bir umut kaynağı oldu. Şimdi hükümetin yapması gereken şey, bürokrasiyi disiplin altına alıp, finans çevrelerini karşısına oturtmak ve MB'nı borçlanmaya alternatif politikalar üreten bir kurum haline getirmektir. Bugün iç borçların yeniden yapılandırılması konusunda toplum bir beklenti içindedir. Hatta konjonktürel gelişmelerden dolayı, alt yapısı da kendiliğinden oluşmuştur. Bunun örneğini, ek vergi ve vergi barışı kanunlarına gösterilen yaklaşımdan anlamak mümkündür'' dedi. ''HAZİNE DE FAİZLERİN DÜŞÜŞÜNDE ROL ÜSTLENEBİLİR''ua sürdürülmedikçe bozulan MÜSİAD önerilerinde vurgulanan enflasyonun düşmesini önleyen yüzde 25-30 gibi dünyada eşi görülmemiş reel faizlerin aşağıya çekilebilmesi için Hazine'ye bir imkan sunmak, bu konuda rantiyecilerin kaynaklarını kesmek olduğunu ifade eden Bayramoğlu, ''Merkez Bankası Kanunu'nda yapılacak değişiklikle Hazine'nin kısa vadeli avans kredi kullanımı da 3'er aylık dönemler içerisinde kapatılmak kaydıyla bütçe gelirlerinin yüzde 5'ine kadar mümkün kılınmalıdır. MÜSİAD, enflasyonu oluşturan ana amilleri ortadan kaldırmak suretiyle, ekonomimizi borçlanma ve yüksek faiz baskısından kurtarıp, enflasyonu azaltıp, büyümeyi yeniden canlandıracak kapsamlı bir ekonomik programı önermektedir'' dedi. ''İÇ BORCUN YENİDEN YAPILANDIRILMASI'' Enflasyonda yüzde 20'li seviyelerin hedeflendiği bir ekonomide, bütçe giderleri hedefinin tutması için faiz harcamalarında önemli oranda reel azalma olması gerektiğine dikkat çeken Bayramoğlu, ''Zira, faiz harcamaları dışındaki kalemlerde enflasyon oranının altında bir artış yapmanın imkanı bulunmamaktadır. İç borç, miktar olarak ve bütçe üzerindeki aşırı faiz yükü itibariyle tahammül edilemez bir duruma gelmiştir. Piyasa aktörleri, uluslararası kuruluşlar bile artık bu gerçeği kabul etmektedirler. Bu durumda kamunun önümüzdeki bütçedeki faiz yükünü hafifletmek, ekonomiye kaynak oluşturabilmek ve reel faiz yükünü yüzde 25-30'lardan aşağıya indirmek için, vadesi iki yıla kadar olan DİBS'lerin (Devlet İç Borçlanma Senetleri) yüzde 75'lik kısmı yeni borçlanma enstrümanları ile swap edilmelidir. Unutulmamalıdır ki iç borçlar hızla artan bir sarmal haline gelmiştir. Bu konudaki gecikmeler ülkenin geleceğini karartmaktadır'' ifadelerini kullandı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:56

İLGİLİ HABERLER