
MUSTAFA KARAALİOĞLU YAZDI : O MANŞETLER NASIL ATILIYOR?
manşetler nasıl atılıyor, anlatayım / MUSTAFA KARAALİOĞLU
Artık neredeyse "Yeni Şafak'ın gönüllü ombudsmanı" sayılabilecek genel yayın yönetmeni, gazetesinde epeyidir ısrarla sürdürdüğü şeyi geçtiğimiz gün bir kez daha yaptı. "İma" yoluyla tarif ettiği Yeni Şafak'ı malum mantıkla yine eleştirdi.
Biz neden Merkez Bankası'nın faiz arttırım kararını eleştirmemişiz... Eski başkan Süreyya Serdengeçti'yi faizleri düşürmemekte ısrar ettiği için kritik ederken, yeni başkan Durmuş Yılmaz'a faizi arttırdığı halde neden ses çıkarmamışız.
Söyleyeyim... Sabit fikirli, takıntılı ve kompleksli değiliz de ondan.
İki ay önce, dünya finans piyasalarında faizlerin düşmesi eğilimi vardı ve Brezilya'dan sonra en çok faiz veren ülke olarak Türkiye'nin de oranları düşürmesi doğaldı. Bunu biz değil, piyasa, ekonomistler, ticaret örgütleri söylüyordu.
Bugün ise, başta Amerikan Merkez Bankası olmak üzere, Japonya ve Avrupa Merkez Bankası ard arda faiz yükseltme kararları açıkladılar. Dahası, finans piyasalarının önüne yüksek faiz vizyonu koydular. Bu şartlarda Türkiye'nin de faizleri arttırması kaçınılmazdı. Bunu da biz değil, piyasacılar, ekonomistler, ticaret örgütleri söylüyor.
Serdengeçti'nin hatası, uluslararası konjonktür çok uygun iken ve Türkiye'ye bulunmaz bir finansal yapılanma fırsatı sunarken faiz indirimi fırsatını değerlendirememesiydi. Kaçırılan fırsat yüzünden 'yüksek faiz-düşük kur' sarmalı bir türlü kırılamadı. Faizlerin istenen hız ve oranda düşürülmemesi, yüksek getiriyi kovalayan sıcak paranın Türkiye'ye koşmasına yol açtı ve bu da liranın aşırı değerlenmesine, dolayısıyla da cari açığın tırmanmasına yol açtı. Oysa faiz oranları o sırada, indirilebilmiş olsaydı, getirisi gerileyen sıcak paranın girişi 'otomatik' olarak hız kesecek ve lira üzerinde yaratığı basınç hafifleyecekti. Bu da yeni dönemde Merkez Bankası'nın faiz arttırımına daha aşağı bir seviyeden başlamasına yardımcı olacaktı. Bu sayede de global finans piyasalarında çalkantı patlak verdiğinde, daha iyi bir noktada olacaktık. Belki de dünyadaki dalgalanmadan en çok etkilenen ülke olmayacaktık.
Bir şey daha... Serdengeçti'nin başkanlığının son dönemlerinde uluslararası borçlanma imkanları son derece elverişliydi ve yapılması gereken bu fırsatı değerlendirerek faizi aşağı çekmekti. Bu yolla Türkiye sıcak para için eskisi kadar cazip olmaktan çıkacak, bu da liranın 'kontrollü' ve 'ölçülü' değer kaybına yol açacaktı. Bugün konjonktür değişince o fırsat da kaçıp gitti.
Kaldı ki, 7 Haziran'da 1,75'lik şok faiz artışıyla kısa vadeli faizler yüzde 13,25'ten yüzde 15'e yükseltilmesine karşın aylık bazda değerlendirildiğinde reel faiz yine de önceki dönemin altında kalmıştır. Rakamlara bakmadan görüntüyü konuşmayanlar da bunu göremezler.
Durum bu kadar açık, basit ve komplosuz... Başkaları takım tutar gibi adam tutabilir ama bizim için Serdengeçti ya da Yılmaz değil, ekonominin gerçekleri ve ülkenin çıkarları önceliklidir. Durmuş Yılmaz da ülkeye fırsat kaçırtır, avantajları değerlendirmede cesaretsiz kalırsa aynı kritiklere muhatap olur. Ama eşi başörtülü olduğu için veya Anadolu kökenliğinden dolayı eleştiremeyiz.
Eğer, bir takıntımız olsaydı bizi eleştirenler gibi şartların değişimine bakmadan, aynı plağı döndürür, aynı şarkıyı söylerdik.
Mesela, Danıştay saldırısından sonra rüzgara kapılıp olayı "rejimin 11 Eylül'ü" ilan ettikten sonra; gerçekler ortaya çıksa bile yerimizden kıpırdamazdık. O gerçekler sağanak halinde yağmaya başlayınca da bu kez, "Katrina Kasırgası yaşandı" derdik. Mızrak çuvala sığmamaya başlayınca da gazetemizin sayfalarını sözümona kendilerini aklarken isimlerini bile açıklamaktan çekinen "üst düzey yetkililer"e açar, "bakın onlar da bizim gibi düşünüyor" diyerek haklılık pozları verirdik.
Yeni Şafak'a "Hani nerede o manşetler" diye sorunlara da küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Kendi sayfalarınıza bakın da bu ülkenin kaç sorununu, kaç ortak hedefini, hakları gasp edilen kişi ve kurumların kaçının sorunlarına yer verdiğinizi değerlendirin. Yeni Şafak, Avrupa Birliği'nden başörtüsü sorununa, aile içi şiddetten spor ahlakına kadar her alanda tavır koyabilen bir gazetedir. Düşünce özgürlüğü için de, Kürt sorunu için de bu gazetede cesur sesler yükselir. Müze soygununun da akaryakıt kaçakçılığının da üzerine gidilir. Bununla birlikte, faizin ürettiği ranta, sosyal sınıfların üzerindeki baskılara karşıyız ama mesela Türkiye'nin özelleştirmeyi bir türlü tamamlayamamasını da eleştirebiliyoruz.
Sesimizin ve sözümüzün değerini, Türkiye için vazgeçilmezliğimizi biliyoruz.
Böyle olduğu için "dinci, iktidar yanlısı vs..." gibi sözümüzün ve gücümüzün değerini düşürmeye yönelik "planlı" girişimleri umursamıyoruz.
Ve gayet tabii, medyada bir merkezin belirlediği doğruları başüstü yapıp kendimizi de buna göre hizalamıyoruz.
Çocuk Ansiklopedisi
Yaz döneminin başında yeni bir hediye kitapla karşınıza çıkıyoruz. Din ve kültür klasiklerinin ardından bu kez çocuklar için bir özel çalışmayı seçtik. İlköğretim çağındaki bütün çocuklar için başucu eseri; Resimli Çocuk Ansiklopedisi. Yeni Şafak kitaplığının ayrılmaz bir parçası olacak Çocuk Ansiklopedisi'ni de 59 kupona alacaksınız. Çocuklarının yaz aylarını iyi değerlendirmek ve yeni eğitim yılına hazırlanmak isteyen aileler bu ansiklopediyi kaçırmasınlar. Çok çocuklu ailelerin de yıllarca saklayabilecekleri bu ansiklopediye sahip olmak için bayinizden ya da temsilcinizden gazetenizi ayırtın.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:54