
NATAŞA KALMADI, BREZİLYALI VERELİM Mİ ?
Nataşa kalmadı, sambacı verelim mi? AYKUT IŞIKLARGazete ve TV'lerde Brezilyalı kızların Türk halkına nasıl tanıtıldığının farkında mısınız? İşi o kadar ileri götürdüler ki, 'Türbanlı Brezilyalı güzel' masalları yazacak kadar...
Bu işleri... 'Ne iş yapıyorsun?' diye sorulunca, 'Menajer, manken ajansı, organizatör' diye yanıt veren bazı uyanık kişiler düzenliyor. Ama çok akıllıca... Brezilya'dan getirdiği güzel kızları, bilmem ne güzeli diye medyaya sunuyorlar. Canım medyamız da kızların üzerine atlıyor. Yeter ki karşısında mayolu kız olsun. Kimi 'Dünya Güzeli', kimi 'Samba Kraliçesi' diye yazılıp çiziliyor. Baksanıza Okan Bayülgen, Beyazıt Öztürk bile bu kızları programlarına konuk ediyor. Yani kızların yeni iş bulmalarına çanak tutuyor. Eeee... Bal tutan da parmağını yalar hani... Aslında şu sıralar yapılan tüm tanıtım haberleri kapıyı açmak için yapılan bir küçük hamle. Kimseyi uyandırmadan, ürkütmeden başlayacak kampanyanın ilk aşaması. Siz üç-beş yıl sonrasın düşünün... Bir zamanlar Nataşalar da böyle gelmemiş miydi? İstanbul Laleli Semti'ne deri ceket almak için otobüsle gelen güzel Romen, Polonyalı kızları biz manken yapmadık mı? Cebinde 200 dolar ile gelen kız, 7 bavul ve binlerce dolar ile ülkesine dönünce tabii ki arkadaşları da ona uydu. Daha sonra Beyaz Rusya, Moldova, Ukrayna, Çek hatta Finli kızlar bile çalışıp (!) para kazanmak için ülkemize geldiler. Gelmeye de devam ediyorlar. İstanbul'da hali vakti yerinde olan erkeklerin birçoğu onlarla papaz nikahı kıydı. Yani ikinci eşi... Bana inanmayan Ataköy 9. Kısım'da araştırma yapsın. Veya Anadolu yakasında Ataşehir'i dolaşsın. Kızlara haftada iki gece uğrayıp, gül gibi geçinip gidiyorlar. Adamlar çok mutlu. İkinci eşleri sayesinde sabahlara kadar bar- bar dolaşıp kadın aramıyor. Üstelik daha az para harcıyor, alkollü araç kullanmıyor. Hayatı da bir bakıma güvence altında. Hatta bazıları bu durumu eşine söylemiş. Eşi biliyor ki kocası o akşam kötü bir yerde değil. Kuması Rus kızının yanında. Huzur içinde TV'nin karşısına geçip dizi film izliyor. Kendi durumu hiç aklına bile gelmiyor ama Aliye için hüngür hüngür ağlıyor. Karadeniz kentlerinden gelen haberler ise facia... Bazı iş adamları sevgilisini yanında çalışan işçiler ile evlendirmiş. Para karşılığı tabii ki... Bir iş adamı böyle yapmış. 'Ne güzel oturma izni veya vize problemi de yok' diye sevinirken işçi, genç karısına (!) aşık olmaz mı? İllaki de yanına çağırmaz mı? Böyle şeyler de oluyor tabii...
"BREZİLYALI KIZLARI İTHAL EDERSEK Bakın göreceksiniz şayet Hükümet etkin önlemler almazsa, yakında her yanımızı Brezilyalı kızlar saracak. Gelsinler iyi hoş da... Bu kızlar Brezilya ormanlarından koparılıp gelmiyor. Daha önce durdukları başka duraklar da var. Oralarda da ne yaptıklar malum. Birçok Avrupa ülkesi onlara vize vermiyor, içeri sokmuyor. Zaten buralara kadar gelmelerinin nedeni bu. Çoğu başka ülkelerden kaptığı AIDS ile birlikte gelecek. Taşıyıcı olduğunu bilmeden AIDS'i Türk erkeklerine sunacak. Brezilyalı kızlar Nataşalara da benzemez yani. Çünkü Nataşalar parasız da olsalar sağlık konusunda alt yapısı çok sağlam ülkelerden geliyorlar. Hâlâ doktor ve hastaneleri bedava. Başı ağrısa doktora gitmeyi alışkanlık haline getiren ülkelerin kızları. Oysa Brezilyalı kızlar öyle mi? Sadece yuvarlak popolarını çok iyi sallayan güzel ve şirin kızlar. Futbolcuları gibi. Allah vergisi yetenekleri (!) ile yaşayan insanlar. Çoğu ilkokul bile bitirmemiş cahiller. Rus kızlarından bir farklı yanları da bu. Allah için eski komünistlerin kızları çok kültürlü. Bir de vergi konusu var ki beni en çok o ilgilendiriyor. Biz yani bordro mahkumları daha kazanmadan vergimizi verirken, bu kızlar beş kuruş vergi vermiyor. Turist gibi ülkemize giriyor, üç ayda bir vizeyi uzatıyor. Sonra da milli servetin çok küçük bir kısmı da olsa alıp gidiyor... Hadi biz Türk erkeklerini sevdikleri için gelseler neyse de... Bizi yolunacak kaz gibi görüyorlar.