Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı (NATO) tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşarken, Batı Avrupalı aydınlar arasında fikir ayrılıkları ve çatışmaları giderek yoğunlaşıyor. Medya kanalıyla kamuoyuna yansıyan bu çatışmalar, ''ABD karşıtları'' ile ''ABD yandaşlarını'' karşı karşıya getiriyor.
''ABD karşıtları'', Washington'a yönelik ağır ithamlarla görüşlerini savunuyor, ancak bu çerçevede ''AB'nin yeteneksizlikleri'' üzerinde de durarak ''çaresizlik'' ifade ediyorlar.
''ABD yandaşları'', ''Avrupalıların tarihten ders almadıklarını'' ileri sürerek, kamuoyunun düşüncelerinin her zaman dikkate alınamayacağını, bunun ''ulusal menfaatlerin savunması açısından mümkün olmadığını'' dile getiriyorlar.
''NATO'DA TEK PATRON ABD''
Belçika'nın eski Genelkurmay Başkanı ve NATO'nun Bosna'daki birimlerinin komutanlığını yapmış olan emekli General Francis Briquemont, ''aydınlar savaşı''na basın yoluyla katılarak, ''NATO'nun artık anlamını yitirdiğini, bunun mantıklı bir gelişme olduğunu, çünkü ittifakın belirli bir tehdide karşı oluşturulduğunu, komünizm tehdidinin artık var olmadığını'' savundu.
NATO'yu, ''ABD'nin askeri malzeme ve silah satış gişesi'' olarak nitelendiren General Briquemont, Amerikalıların NATO'ya yeni bir strateji kabul ettirdiklerini, artık savunma alanı dışına da müdahale edilebileceğini, Batı Avrupalıların bu öneriyi ''saflıkla'' kabul ettiklerini, çünkü her şeyin sadece ABD kontrolünde olduğunu söyledi.
NATO operasyonlarının ''tek patronu'' olan Amerikalıların, artık NATO'suz, ''tek başına'' veya ''uygun koalisyonlar kurarak'' her alana müdahale edebildiğini belirten General Briquemont, ''Irak'ta savaşa en karşı olan Almanya'nın toprakları, bu savaşa hazırlanan ABD ve İngiltere tarafından hareket üssü olarak kullanılıyor'' diyerek ''çelişkili manzaralara'' dikkat çekti.
Briquemont, ''AB'nin genişlemesinin ABD'yi güçlendirdiği'' üzerinde durarak, ''Doğu Avrupa ülkelerinin tamamının, ABD hizmetinde olduğunu'' savundu.
''Avrupalılar NATO'nun artık bir işe yaramaz hale geldiğini, ABD ile ilişkilerin yeni koşullara göre düzenlenmesi gerektiğini bir gün anlayabilecekler mi?'' sorusunu gündeme getiren General Briquemont, ABD ile AB menfaatlerinin artık aynı olmadığını anlattı.
ABD'ye destek veren 8 Avrupa ülkesinin yaptıklarını ''yalan reklam'' olarak nitelendiren Briquemont, genişleyerek karar mekanizmasını iyice ağırlaştıran AB'nin küresel etkinlik kazanamayacağını, küresel kararların, ABD, Çin, Hindistan ve Rusya'dan verileceğini ileri sürdü.
ABD'nin NATO'daki tavrına ve Irak konusunda savunduğu görüşlere karşı olan Batı Avrupalı aydınlar, Washington'un ''dünyayı felakete sürüklediğini'' öne sürüyor.
Aynı çevreler, ABD Başkanı George Bush'un Irak lideri Saddam Hüseyin, Libya lideri Muammer Kaddafi veya İran İslam Devrimi lideri Ayetullah Humeyni'den farklı olmadığını savunuyor.
Amerikalıların Vietnam'da yaşadıklarını ve yaşattıklarını hatırlatan, Küba ve İran'daki başarısızlıkları üzerinde duran ''ABD karşıtları'', ''Batı Avrupa'da sinirlerin biraz daha gerilmesi halinde, NATO'nun çökebileceğini, ancak bunun artık ABD açısından fazla önemli olmadığını'' ileri sürüyor.
Bu tartışmalara katılan Louvain Üniversitesi profesörlerinden Jean-Claude Williame, ''Saddam'dan korkmak gerekiyorsa, Bush'tan daha da fazla korkmak gerekir'' diyerek, ABD Başkanı'nı ''eski Yunan generallerine'' benzetti. Williame, ABD'nin medyayı kontrol ederek kullandığını, yeni Bin Ladin'ler yaratmakta olduğunu ileri sürdü.
ABD karşıtları, Amerikalıların ''değerlerinin'' Avrupalılardan farklılıkları üzerinde de duruyor, ölüm cezası uygulaması, çevreyi koruma, uluslararası hukuka saygı gibi alanlarda görüş ayrılıklarının altını çiziyor.
Washington'un Batı Avrupalı müttefikleri hiç dinlemediği, onların görüşlerine değer vermediği, söz hakkı bile tanımadığı, bu tavrın çok ''aşağılayıcı'' olduğu görüşü yansıtılıyor.
''Saddam'da kitle imha silahları bulunmamalı diye savaşa kalkışanlar, Kuzey Kore'ye neden dokunmuyorlar. ABD'deki kitle imha silahları ne olacak?'' gibi sorular da gündeme taşınırken, sık sık, ''yeteneksiz AB'nin yarattığı hayal kırıklığı'' üzerinde duruluyor.
Bu kapsamda, ''AB diskalifiye olmuştur. Amerika Türkiye'yi NATO'suz daha rahat korur'' ifadelerine yer veriliyor ve ''savunma kimliği'' kazanamayan, ''ortak dış politika'' belirleyemeyen AB'nin ABD karşısında ''ezilmeye mahkum olduğu'' tespiti yapılıyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:20