KAYNAK : Haber Vitrini
Baykal ve Aydın Doğan
Hatta, dün bir gazetede okudum; RTÜK, Haber-Türk'ün kendi çıkarları doğrultusunda yayın yaptığı gerekçesiyle, 1 ay kapatılmasının peşindeymiş.
Şu hale bakın!
Şu Türkiye'nin haline bakın: Politikacı şiir okuyor -kanun değişse, erteleme yasası çıksa bile- paçasını, yasaktan bir türlü kurtaramıyor.
Haber-Türk, bir hiciv klibi oynatıyor. Önce 5 gün yasaklı. Bu yasağa tepki gösterdiği için, Radyo Televizyon Kanunu'ndaki hükümleri "kendi-çıkarı" doğrultusunda yorumlayan RTÜK, 1 aylık kapatma cezası vermeğe hazırlanıyor.
* * *
Radyo Televizyon Kanunu değiştirilirken, "bugün elâleme ahlâk dersi vermeğe kalkışan patron, kamu ihalesi almasının önündeki engelin kaldırılması derdine düştüğü için" RTÜK'ün bazı hallerde, üstelik hiç uyarı yapmaya gerek kalmadan, kanalları kapatabileceği hususu gözden kaçırılmıştı.
Oysa, cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı veyahut, din mezhep, ırk ayrılığı güderek halkı birbirine karşı kışkırtıcı yayın yapıldığı takdirde, RTÜK, doğrudan doğruya 1 ay kapatma cezası verebiliyor. Tekrarı halinde kapatma cezası 1 yıla çıkıyor. İş, lisans iptâline kadar varıyor.
Yukarıdaki müeyyideler, televizyon kanalını kendi çıkarları için kullananlara da aynen uygulanıyor.
Fatih Karaca'nın, basın özgürlüğünü savunan Haber-Türk'ün yayınını, "kanalı, kendi çıkarı için kullanıyor" şeklinde değerlendirmesini doğrusu yadırgadım.
İşte, "kanun değişikliği, yeterli değil, zihniyet değişikliği gerekiyor" derken bu gibi uygulamaları kastediyorduk.
Türkiye, hak ettiği yerde duruyor. Avrupa Birliği'nin kapısında.
Bu gidişle, içeri girmemiz de mümkün olamayacak.
Batık banka sahipleri
Seçim tarihi yaklaştıkça tansiyon artıyor. Basın patronlarının kavgası, siyasete de yansıdı.
Deniz Baykal, Doğan Medya Grubu'na arka çıktı. Hürriyet, Milliyet vs., Baykal'ın sözleriyle Tayyip Erdoğan'ı vurmağa çalışıyor.
Baykal, bu dönem yakaladığı şansı, Aydın Doğan ile ittifak kurduğu görüntüsünü vererek heba etmesin. "Bozüyük zirvesinin peşini bırakmayacağım" diyerek, Tayyip Erdoğan'dan hesap sormağa çalışıyor. Bir bakıyorsunuz, o da ertesi gün, batık banka sahibi Mustafa Süzer ile, Finansbank'ın sahibi Hüsnü Özyeğin'le, Garanti Bankası'nın sahibi Ferit Şahenk'le birlikte akşam yemeği yemiş. Üstelik davetin sahibi, Kent Bank'ın içini boşalttığı için yargılanan Mustafa Süzer. Deniz Baykal, iki üç gün önce de, bir başka işadamı grubuyla, işadamı Mustafa Özkan'ın Boğaz'daki yalısındaydı.
* * *
Bence Baykal, Aydın Doğan'ın kişisel hesaplaşmasının parçası haline gelmesin. Aydın Doğan, Dinç Bilgin'in, Mehmet Emin Karamehmet ve Turgay Ciner ile birlikte hareket etmesini içine sindiremedi. Bu arada, Sabah gazetesi, POAŞ'da döndürülmek istenen dolapları yazdı. Halis Toprak, Akşam gazetesine verdiği beyanatta, aynayı Aydın Doğan'ın yüzüne tuttu.
Eğer konu, batık banka sahibiyse, Aydın Doğan, daha düne kadar, Dinç Bilgin'le kol kola değil miydi?
Hürriyet, niçin Deniz Baykal'ın Mustafa Süzer'in veyahut Mustafa Özkan'ın davetine gitmesini konu yapmıyor? Neden, Deniz Baykal'a "Ne konuştunuz?" diye sormuyor.
Dalaman'dayım
Bu satırları, Dalaman'a giden uçakta yazıyorum. Yok, öyle felekten birkaç güzel gün çalmak için yola çıkmadım. AK Parti'nin Fethiye, Muğla ve Denizli mitinglerini takip edip, gözlemlerimi yazacağım.
Tayyip Erdoğan'ın Orta Anadolu, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da güçlü olduğu biliniyor. Bir de Ege sahillerini görelim istedim.
Ege çok önemli bir işarettir. Bu bölgenin meltemiyle, yelkenini dolduran siyasetçi zirveye kolayca tırmanır.
Yarınki yazımda, meydanlardaki havayı yansıtacağım.
Yalnız, şimdiden bir iki cümle söyleyebilirim.
Bu millet galiba "inadına" Tayyip Erdoğan'ı başbakan yapacak.
(Nazlı Ilıcak? Yeni Şafak)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:21