Gündem
  • 18.10.2005 12:14

NİHAL ATSIZ KAFATASI ÖLÇER MİYDİ?

Beşir Ayvazoğlu, Yağmur Atsız''ın ''Ömrümün İlk 65 Yılı adlı hatıralarını anlattığı kitabının tanıtımıyla ilgili olarak H,O. Tercüman gazetesinin kültür sanat sayfalarında şu metne yer verdi: Yağmur Atsız, kalemini yer yer kılıç gibi kullanan, meydan okuyucu bir üsluba ve özel imlaya sahip, ne düşünüyorsa onu lafı dolaştırmadan dosdoğru söyleyen, daha da önemlisi gerektiği zaman kendi kendisiyle de tatlı tatlı dalga geçebilen çakırpençe bir yazar. Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları arasında çıkan yeni kitabının adı bile bu özelliklerine dair ipuçları taşıyor: Ömrümün İlk 65 Yılı. Babası Nihal Atsız ve çevresiyle kendisinin bir zamanlar yer aldığı sol çevreler hakkında bizim açımızdan çok yeni bilgilerin yer aldığı kitabın muhtevasını kendisi şöyle açıklıyor: ''Ben bu kitabı herkesin bildiğini sandığı birtakım olaylara biraz değişik bir bakış açısı getirmek ve biraz da herkesin pek bilmediği olayların kıyısını, köşesini aralamak için yazdım.'' Muhafazakar ve ilerici Aynı zamanda bir ''Atsız Albümü'' niteliği taşıyan kitabın daha ilk sayfalarını okurken, Yağmur Atsız''ın babasının sağlam şahsiyetine ne kadar hayransa, ırkçılığına o kadar karşı olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Aynı anda hem babasının Türkçü çevresiyle, hem de üniversite yıllarında girdiği sol çevrelerle içli dışlı olan Yağmur Bey gerçekten benzerine rastlanmayacak bir sentezdir: Aslında, iki çevreye de her zaman eleştirici bir gözle baktığı ve kendi farklı çizgisini oluşturmaya çalıştığı anlaşılıyor. Mesela dil meselesinde ne kadar muhafazakar ise -bazı sesleri korumak için mevcut alfabede bulunmayan harfleri kullanmak, uzatma işaretinde ve b''leri p''ye, d''leri t''ye dönüştürmemekte musırr olmak gibi-, insan hakları, demokrasi, düşünce ve ifade hürriyeti konularında da o kadar ilerici. Türk kültürüne ne kadar bağlıysa, o kadar hümanist. Kısacası çok renkli, dolu dolu yaşamış, dünyayı ak ve kara''dan ibaret görmeyen nev''i şahsına münhasır bir aydın... Nihal Atsız''ın kafatasçılığı Ömrümün İlk 65 Yılı''nı zaman zaman gülerek, zaman zaman hayret çığlıkları atarak okudum. Rahmetli Nihal Atsız''ın kafatasçılığını anlattığı bölümü okurken önce dehşete kapılıp sonra makaraları koyuvermemek imkansız. Meğerse rahmetli her zaman masasının üzerinde duran ve Hitler''in özel armağanı olarak bilinen bir aletle isteyenlerin kafatasını ölçer, kargacık burgacık bir yazıyla karışık hesaplar yaptıktan sonra yüzde kaç Türk olduklarını söylermiş. Yağmur Atsız, bu aletin gerçekte ne olduğunu babası dışında sadece annesiyle kendisinin bildiğini söylüyor. Şimdi sıkı durunuz: Atsız''a manevi babası Dr. Rıza Nur''dan kalan alet, meğerse doktorların hamile kadınlarının rahat doğum yapıp yapamayacaklarını anlamak için leğen kemiklerinin bulunduğu bölgeyi ölçtükleri ''havsala ölçme aleti''nden başka bir şey değilmiş. Yağmur Atsız, ''Atsız''ın mutad harici bir mizah anlayışı vardı ki zaman zaman hululü zordu. Kendisine dair kafatasçı iddialarının mütemadiyen tekerrürü biraz canını sıkdı tahm”n ediyorum'' diyor. Fotoğraflarında buz gibi bir görüntü veren Atsız, öyle anlaşılıyor ki, aslında muzip ve kendine has bir mizah anlayışına sahip bir adammış. Bir keresinde de Yağmur Atsız vasıtasıyla, Hitler''i evlerinin tavan arasında sakladıklarına dair bir haber yaymış. Küçük Yağmur''un hiç kimseye söylememesi şartıyla bir arkadaşına tevdi ettiği bu sır, kısa bir süre sonra Siyasi Şube polisleri tarafından evlerinin didik didik aranmasına yol açmış. Kitabın başka bir bölümünde de Yaşar Kemal''in İnce Memed''ini babasıyla birlikte nasıl okuduklarını ve bu romanı çok beğenen Atsız''la Yaşar Kemal arasında zamanla nasıl samimi bir dostluk kurulduğunu anlatan Yağmur Atsız, Ömrümün İlk 65 Yılı''nı yazarken dayandığı felsefeyi, teyzesinin eşi olan Prof. Dr. Mehmet Kaplan''ın annesi Bedriye Atsız''a yazdığı bir mektuptaki şu cümlelerle açıklıyor: ''Bu ay Nihal Atsız''ın onuncu ölüm yıldönümü imiş. Ben Merhum''u pek az tanıdım. Mizacı ve hayat görüşü benimkine hiç uygun olmayan ''uçlar''dan biriydi. Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Nihal Atsız. Üc akımın üç ayrı temsilcisi. Üçü de hapse atıldılar, takib edildiler, ıstırap çektiler. Ah, birbirimizi reddetmeden yaşayabilsek...'' Tavsiye: Mutlaka okuyun Bedriye Atsız, 1959 yılında şiddetli geçimsizlik sebebiyle eşinden ayrıldıktan sonra, yurt dışına tayin ister, Talebe Müfettişliği ve Bonn Kültür Ataşeliği muavinliğine tayin edilince oğulları Yağmur ve Buğra''yı alıp Almanya''nın yolunu tutar. Gidiş o gidiş! Kısa zamanda Almanca''yı mükemmel bir biçimde öğrenerek Bonn Üniversitesi''nde yüksek tahsilini tamamlayan Yağmur Atsız, yıllarca Almanya''daki çeşitli radyo ve televizyonlarda çalışmış, fakat Türkiye''den, Türk kültüründen hiç kopmamış, tam aksine Türk dili ve kültürü konusunda sağlam bir şuur ve farklı bir yaklaşım tarzı geliştirerek ciddi bir mücadeleye girmiştir. Bunun nasıl bir mücadele olduğunu gazetemizdeki yazılarını okuyarak da anlamak mümkün. Ama siz yine de bana kulak verin, Ömrümün İlk 65 Yılı''nı mutlaka okuyun. B.A. *** NOT: Ömrümün İlk 65 Yılı''nı yayımlayan Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları''na 0212 527 50 32 numaralı telefonla yahut [email protected] adresine yazılarak ulaşılabilir. Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:52

İLGİLİ HABERLER