Medya
  • 24.2.2003 15:38

ONLARINKİ VEKİLSE BİZİMKİ NE?

Onlarınki vekilse bizimki ne? Hangisi daha büyük rezalet bilemiyorum. Halk tarafından seçilmiş bir vekilin kendi bölgesinde bulunan bir limana sokulmaması mı, yoksa bir Türk subayının kendisine 'buraya girerseniz can güvenliğinizi sağlayamayız' demesi mi? İnsan merak ediyor. Amerikalılar'ın şu anda indirme yaptıkları İskenderun Limanı'nda neler oluyor ki, bir Türk subayı,Türk yasalarının koruması altında olan bir Türk milletvekilinin can güvenliğini, üstelik bir Türk limanında, sağlayamıyor? Yoksa İskenderun Limanı'nda, her an sağa sola saldırmaya hazır parmakları tetikte olan kovboylar mı kol geziyor? Yani, Türkiye'nin en büyükleri arasında yer alan bu liman Gulch City'e mi döndü? Durum öyleyse buna kim izin verdi? Hele hele ortada daha imzalanmış olan herhangi bir mutabakat zaptı veya TBMM onayı bile yokken. Askerlerin çok sevdikleri ve sık sık tekrarladıkları bir söz vardır: 'Planlarını yaparken şeytanın aklına gelmeyecek olan olasılıkları bile düşünmelisin' derler. Aynı mantıktan hareketle, 'Madem ki bu kadar hassas davranılıyor o zaman gizli kapaklı bir şeyler oluyor demektir' diye düşünmek de biz gazetecilerin en doğal hakkı olsa gerek. Ortada gerçekten de ilginç olan bir durum var. Genelkurmay Başkanlığı, 'Amerikalılar sadece TBMM tarafından izin verilen üs modernizasyonuyla ilgili malzemeyi indiriyorlar, o kadar' diye resmi açıklama yapıyor. Türk televizyon kanalları ise askerlere has bir acarlıkla karşı tepeye çıkıp, uzun menzilli objektifleriyle bu 'malzemeyi' görüntülüyorlar. Kamuoyumuz da onların sayesinde, inşaat sektöründe kullanıldığını daha önce işitmediğimiz 'namlulu' ve 'roketli' ilginç 'malzemeyi' görme şansına kavuşuyor. Bu arada, İskenderun Limanı'nda çadır kurmuş olan tam teçhizatlı çok sayıdaki Amerikan askerini de sabah jimnastiği yaparken görme fırsatını yakalıyor . Bunların alışılmış 'inşaat işçisine' benzememeleri karşısındaysa kafalar doğal olarak daha da karışıyor. Burada sanki 'demokratik şeffaflık' üzerine bir ders varmış gibi geliyor bize. Şöyle ki, CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un İskenderun Limanı'na alınmadığı sırada Joel Hefley başkanlığındaki Amerikan Kongre heyeti Amerikan askerlerinin bulunduğu Türk üslerinde incelemelerde bulunuyordu. Bu üsler Türkiye'nin egemenliğinde olduğuna göre, bu incelemeleri bizim askeri makamlarımızın izni ile yaptıklarını varsayabiliriz. Bu heyeti bir yerde 'öncü heyet' olarak görebiliriz. Savaş olasılığının artmasıyla Türkiye'ye gelmek için çok sayıda Amerikalı temsilci ve senatörün sıraya gireceği kesin. Bunlar Amerikan askerlerinin bulunduğu her yere girip çıkacaklar. Kendilerine Amerikan subaylarınca her türlü bilgi verilecek. Bunlar olacak, çünkü 'bilgi edinme özgürlüğü' ABD Anayasası'nın garantisi altında bulunuyor. Kısacası, orada kimsenin halkın seçilmiş vekilinden bir şeyi gizleme hakkı veya yetkisi yok. Çok 'mahrem' konular söz konusuysa o zaman, ülkenin güvenliği için gerekli yeminleri etmiş olan bu vekiller için basından uzak kapalı oturumlar yapılıyor. Gezdikleri üslerde bu vekillerin can güvenliklerinin sağlanamayacağını iddia etmek ise Amerikan kamuoyu önünde gülünç kaçar. Bence hata yine de Hatay milletvekilimizdeydi. Daha fazla cesaret gösterip, 'Neymiş şu can güvenliğimizi tehlikeye sokan durum. Bunu seçmenin adına görmek istiyorum' diye ısrar etmeliydi. Ama yapamamış. Umarız ondan sonra gelecek olanlar yaparlar. Yaparken de 'Onlarınki vekilse bizimki ne?' diye sorarlar. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:25

İLGİLİ HABERLER