Gündem
  • 24.1.2016 11:50

Ortadoğu'da haritalar değişiyor

İşte Bercan Tutar'ın bugünkü köşe yazısı

Ortadoğu’da yeni haritalara doğru giden bir süreçteyiz.

Siyasi kadastro faaliyetleri had safhada.

Soğuk Savaş’ın bitişini ilan eden Sovyet Rusya’nın çöküşüyle önce Orta Asya ardından Doğu Avrupa ve son olarak da Balkanlar tekrar yapılandırıldı.

Haritalar değişti ve yeni bağımsız devletler ortaya çıktı.

Ortadoğu’da ise Soğuk Savaş’ın bitişini daha yeni yeni hissetmeye başlıyoruz.

Bölgemiz için de Orta Asya, Doğu Avrupa ve Balkanlar’dakine benzer bir değişim kaçınılmaz görünüyor.

Özellikle de Irak ve Suriye’de.

Bir anlamda Ralph Peters’ın 2006’daki kehaneti doğru çıkıyor.

Hatırlayanlar bilir.

Ortadoğu’da harita değişikliğinden ilk bahseden isim Pentagon’un dergisi Armed Forces Journal’ın 2006 Haziran sayısında ‘Blood Borders/Kanlı Sınırlar’ makalesini yayımlayan Peters olmuştu.

Daha o yıllarda Peters şu ilginç ‘öngörüde’ bulunmuştu: "Barış olmayacak. Şu andan itibaren hayatımızın sonuna kadar, yeryüzünün dört bir yanında farklı bölgelerde ve farklı biçimlerde çok taraflı çatışmalar başlayacak. Manşetleri kanlı çatışmalar belirleyecek artık."

Eğer Peters’ı doğrulayan gelişmeler durmazsa bölgemiz şu anki iç savaşları kat kat aşacak cehennemi bir kapışmaya doğru sürüklenecektir.

***

Batılı uzmanlar dışında en üst makamdaki doğulu yetkililerin de yeni devletlerden bahsettiğini görüyoruz.

Bunun son örneğini Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani verdi. 

İngiltere’nin The Guardian gazetesine konuşan Barzani “Bağımsız Kürt devleti çok yakın, Türkiye karşı çıkmaz” dedi.

IŞİD dâhil herkes Ortadoğu’daki sınırları belirleyen 1916 tarihli Sykes-Picot anlaşmasının hükmünü yitirdiğinde hemfikir.

Bölgede yeni bir uluslararası yapıya ihtiyaç olduğunu söyleyenler kervanına son olarak Pekin de katıldı.

Çin’in 13 Ocak’ta yayınlanan ilk ‘Arap Politikası Raporu’nda “Yeni bir uluslararası ilişkiler tarzının gerekli olduğuna” vurgu yapılması dikkat çekici.

Raporun ardından da Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, bu hafta başladığı Ortadoğu turunda Riyad ve Kahire’den sonra sonra dün de Tahran’a gitti.

***

Yerel, bölgesel ve küresel eğilimler Ortadoğu’da geçen yüzyıldan kalan emperyal dizaynın çökmek üzere olduğunun habercisi.

İşte burada “Ortadoğu’da da acaba Güney Sudan örneği tekrarlanabilir mi?” sorusu geliyor.

Bilindiği üzere 2011’de Sudan’dan ayrılan Güney Sudan BM’ye üye 193’üncü devlet oldu.

Bu bağlamda, cesaret verici bir örnek de Batılı devletlerin 17 Şubat 2008’de resmen tanıdığı Kosova.

Aslında Batı için Kosova’da mesele daha çok Rusya’nın jeopolitik emellerinin engellenmesiydi.

Rusya buna Gürcistan’da Abhazya ve Güney Osetya, Moldova’da Transdinyester, Azerbaycan’da Dağlık Karabağ, Kırım ve en son Ukrayna’nın doğusundaki kendi mini-Kosovalarıyla karşılık verdi.

Oysa Soğuk Savaş’ta Rusya ile Batı arasındaki bilek güreşi yüzünden dünyanın birçok yerinde halklar paslanmış sınırlar içerisinde esir hayatı sürüyordu.

Ne var ki dünyanın diğer bölgelerinden sonra Ortadoğu’da da bu strateji artık kader olmaktan çıkıyor. 

Özellikle Rusya ve ABD’nin Suriye’de giriştiği farklı işbirliği bunun işareti.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 16:32

İLGİLİ HABERLER