Yaşam
  • 21.8.2005 12:00

ÖZER ÇİLLER: TANSU HANIM BEDENİNE DÜRÜST DEĞİL!

Özer Uçuran Çiller son yıllarda akıl, beden ve ruh sağlığını bütün olarak ele alan ‘holistik öğreti’ye merak saldı. Özer Bey yeni ilgisini ve eşi Tansu Çiller’in buna tepkisini Dilek Kaykılar''a anlattı... Mühendislik Fakültesi mezunu, Türk-Amerikan İşadamları Derneği ve Türkiye Ulusal Franchising Derneği kurucusu, köşe yazarı gibi sıfatları olan Özer Çiller, Tansu Çiller’in eşi olarak tanınıyor. Tansu Çiller’in politikayla uğraştığı dönemde sürekli destek olan Özer Çiller, son yıllarda yeni bir konuya merak sarmış: Holistik Sağlık. Yani ruh, beden ve akıl bütünlüğü... Bu konuyla ilgili Truva Yayınları’ndan Pencere adlı bir de kitap çıkartan Özer Çiller’le kendisindeki bu değişimi ve araştırmalarını Yeniköy’deki yalılarında konuştuk... Böyle bir kitabı çıkartmak nereden aklınıza geldi? Ezoterizm, ruh sağlığı, hayat nereye gidiyor gibi konulara ne zamandan beri ilgi duyuyorsunuz? Her insan belirli yaşlardan sonra tekamül ediyor. Genellikle yaşamın amacı nedir diye sorulduğunda cevap hep “Mutlu olmak”tır ama mutlu olmak çok geniş bir kavram ve çok zor mutluluğa erişmek. Hele insan belirli yaşlara eriştiği zaman daha da zor. Belirli yaşlar deyince kaç yaşındasınız? 60 üstü diyelim. (Gülüyor) İşte bu yaşlara gelince öbür tarafı da düşünmeye başlıyorsunuz. Yaşam nedir, biz kimiz, yaşamın amacı nedir, nereye gidiyoruz diye sorular soruyor ve doğal olarak kendine bakmaya başlıyor. Daha sağlıklı olmaya çalışıyor. Genç yaşlarda insan kendisine pek bakmıyor ama ileri yaşlarda daha çok ilgileniyor. Benim merakım da 4-5 sene önce öyle başladı. Bu başlangıçta etkili olan şey ne? Ben mesela hayatımda mineralleri, enzimleri hep vitamin sanırdım ama hepsi başka bir şeymiş. Önce vitaminlere merak sardım. Farkındaysanız son yıllarda yazılı ve görsel basında da çok yer veriliyor vitaminlere. Bu yeni çağla birlikte başladı. Bu vitaminlere duyduğum ilgiyle beraber yeni çağa ilgi duymaya başladım. O da beni ezoterizme götürdü. Yeni çağın çok çıplak tanımı gizli sırlar öğretisinin yani Mu medeniyeti, Atlantis medeniyeti, Mısır medeniyetinin 21. yüzyıla yani new age’e akışı. Sonra bu konuyla ilgili sürekli araştırmaya başladım, anti-aging, genetik, aura, beden elektriği, hücrelerin durumu, kehanetlerle ilgili bir sürü kaynak okudum. İnsanlar ezoterizmden değişik şeyler anlıyorlar. Oysa dinlerin başlangıcında ezoterizm var. Gizli sırlar öğretisinde o dönemin ruhani liderleri gizli sırlarını kullanmışlar ve bunu gizli tutmuşlar. Çünkü yaydığınız zaman yozlaşıyor, herkese yayıldığı zaman yozlaşır. Bunlar gizli sırlar öğretisi olarak tamamen ezoterik rahipler, ruhaniler tarafından öğretilmiş şeyler. Ama bunlar yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor. Baktığımızda beş tane basit gösterim var: Telekinezi (Düşünceyle maddeyi harekete geçirmek), telepati, durugörü, levitasyon (Budist rahipleri gibi havada kalmak) ve astral seyahat. Dikkatli olmaya çalışıyorum Peki tüm bunları Tansu Hanım’la paylaştığınızda yorumu nasıl oldu? Bana “yine sen uçmaya başladın” dedi. Soyadımız da Uçuran ya güldük. “Aman dedi bizim politik bir geçmişimiz var. Çok hassas konular bunlar dikkatli ol, mucizeler filan bilimsel olmayan şeyler katiyen kabul etmiyorum, o yüzden dikkatli ol” dedi. Ben de tabii okuyorum ama dikkatli olmaya çalışıyorum. Yani şimdi o da kabul ediyor bunları... Geçen sene 2004 sonbaharında Amerika’da US Today gazetesinde iki gün üst üste iki araştırma çıktı. Bunun en önemlisi düşüncenin maddeye hükmetmesi, bilimsel olarak klinik laboratuvar ortamlarında ve bazı şirketler tarafından kanıtlandı. Biraz önce saydığımız ezoterik bilgilerin saklı olduğu alanın birincisi telekinezi, yani düşünceyle maddeyi hareket ettirebiliyorsunuz. Bugün Amerika’da laboratuvar ortamında yapılmış birkaç tane iki eli iki ayağı felç olan bir hasta bilgisayara kumanda edebiliyor, internete girebiliyor. Eskiden düşünerek bir insan bardağı oynatabiliyordu ama bu tamamen bir insanın laboratuvar ortamında maddeye hükmetmesi demek. Büyük bir aşama bu. Bunları gördükten sonra Tansu Hanım da “Bu çok önemli” dedi. İkna oldu diyor musunuz? Bu kısmına ikna oldu diyebiliriz. Bundan sonra telepati var, durugörü var. İleride olabilecek olayları görebilmek, astral seyahat dediğimiz ruhun bedeni bırakarak gezinip yine ruha bağlanması var. Bütün bunlara daha kafası yatmadı. Sanki karşımda bu işin eğitimini almış ve yıllarca bu konu ile ilgilenmiş birisi duruyor. Bütün bu konularla ilgili belli ki çok araştırma yapmışsınız. Sadece okuma düzeyinde mi ilgilendiniz? Geçen sene Amerika’daki doktorum muayene ettiğinde tansiyonum 14-9 çıktı. Hipertansiyon sınırında olduğumu söyleyerek hafif bir ilaç verdi. Günde bir tane almamı söyledi, içtim ama düşmedi, telefon açtım ikiye çıkardı, yine düşmedi. Bu sefer İzmir’deki doktoruma gittim. Kendisi iç hastalıkları uzmanıdır ama aynı zamanda tamamlayıcı tıpla da ilgilenir. Kullandığı bir alet var. Vücuda elektrotlar bağlıyor ve 7-8 dakika sonra MR gibi vücutta olan biteni anlatıyor. Bir nevi elektro-akupunktur denebilir. Modern Çin tıbbının bir tek alete indirgenmiş hali. Mesela hücreler kansere dönüşmeden bulabiliyor. Bu alete bağlı bir de çanak var. Benim tansiyorum düşmeyince doktorum bu çanağa içtiğim antibiyotiği koydu ve kontrol etti, çünkü insanın en önemli organı deri. Derinin yarattığı galvanik akım sonuçları veriyor. Tansiyon ilacımı gayet iyi buldu, bu sonuç çıkınca “peki sen başka ne alıyorsun” dedi. Ben o sırada bir sürü vitamin kullanıyordum. Sentez içgüdüm var Kafanıza göre mi kullanıyordunuz? Evet o dönemde kitaplara göre vitamin alıyordum ama şimdi doktorlara sormadan hiçbir şey yapmam. Bir gazetede okumuştum. Birkaç vitaminle hem kilo vereceksiniz hem de kansere karşı kendinizi koruyacaksınız. Kokteyl deniyor bunlara yani iki üç şeyi birlikte aldığınız zaman kokteyl oluyor. Bu kokteylde L-Carnitin ile bir antioksidanı beraber alıyordum ve kendimi de iyi görüyordum. Hele fotoğraf çektirirken fark ediyordum ki gayet sağlıklı duruyorum. Doktorum o çanağa kullandığım L-Carnitin’i koydu ve hemen ibre negatife düştü. “Bununla senin tansiyon ilacının etkileşimi var, bırakmalısın” dedi. Bıraktım ve tansiyonum düştü. Bu olay beni bu konulara itmeye başladı. Geçen yaz okuduğum kitaplardan sonra ezoterizme ilgim çoğaldı. Ben tıp doktoru değilim, parapsikolog değilim. Bir sentez yapabiliyorum, belki sentez yapma içgüdüm var diyebiliriz. Bu kitapla bu mucizelerin iç yüzüne inmeye çalıştım. Bu kadar bilgi sizin hayatınızı nasıl değiştirdi? Hepimizin amacı mutlu olmak ama sürdürülebilir mutluluğu devam ettiremiyoruz. Çünkü endişelerimiz korkularımız, takıntılarımız bizi engelliyor. Yenemediğiniz için hem akıl hem ruh hem de beden dürüstlüğüne kavuşamıyorsunuz. Korkularınız olduğu için sevgiyi yakalayamıyorsunuz. Her şeyin anahtarı sevgi. Ama sevgiye ulaşabilmeniz için farkında olmanız lazım. Bilge insan olmaya çabalamamız lazım. Bir kere hiçbir şeyi sahiplenmeyeceksiniz. Sahiplenmiyorsanız bağımlı değilseniz o zaman korkunuz yoktur. Sevgi aşamasına geldiğinizde ise pencere sentezine ulaşıyorsunuz. Yani onların penceresinden bakıyorsunuz. Bu empati değildir. Empatide sadece onun bakış açısıyla bakıyorsunuz ama pencerede sinirlenmeden, vizyonla bir pencereden bakıyorsunuz. Sinirlenmek mesela urları, stresi oluşturur ve hasta eder. Eğer hem kendi pencerenizden hem kızdığınız insanın penceresinden baktığınızda kendinizi haklı görüyorsanız da üçüncü pencere “yaratan penceresi” devreye giriyor. Yani “Seni Allah’a havale ettim” diyorsunuz. Kızmıyorsanuz, öfkelenmiyorsunuz. Hoşgörülü oluyorsunuz. Bende de en büyük değişim hoşgörü. Eskiden nasıldınız çabuk mu kızardınız? Evet o kadar hoşgörülü değildim, görsel ve yazılı medyada bizimle ilgili yanlış bir haber çıktığında akşama kadar uğraşırdım avukatlarla. Agresif miydiniz? Doğru olduğumda parlardım ama şimdi öyle değilim. Eşiniz sizin bu dingin halinizden memnun mu? Evet hem de çok. Sağlıklı yaşam bilgilerinden sonra Tansu Hanım’ı sağlığıyla ilgili uyarıyor musunuz? Tabii ki uyarıyorum. Bence o dürüst değil bedenine karşı. Kilolu bir insan. Önce sen bedenine dürüst olmalısın. Bedenine dürüst değilsen ne aklına ne ruhuna dürüst olabilirsin. Aşk çok sağlıksız Şu andaki aklınızla sizce yaşamdaki en önemli kavram nedir? Bence farkındalık ve sevgi... Peki ya aşk? Aşk önemli değil, üstelik insanın dengesini bozan bir durum. Peki siz âşık oldunuz mu? Hayır hiç âşık olmadım. Tabii ki Tansu Hanım’a ilk zamanlar âşık olmuşumdur ama hemen sevgiye dönüştü bu. Aşk sağlıksız bir durum. Tansu hızlı yemek yer “Yemek yerken yanıma 15 dakikalık bir kum saati alırım. Çok çeşitli yemeklerden azar azar bir tabağa koyarım. Ve onu o süre içinde yerim, hızlı yemem. Ama Tansu öyle değil. Çok hızlı yemek yer... Bu yüzden ona çok kızıyorum.” (akşam) Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:19

İLGİLİ HABERLER