KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/RTÜK tasarısının en ateşli savunucusu olan Ertuğrul Özkök, bugün köşesinde yine bu konuyu işledi.Tasarıya karşı çıkan RTÜK Başkanı Kayış'ı eleştiren Özkök,"Ben hesapladım Türkiye'de 20 bin medya patronu var.Ve bu insanların hiçbiri o radyo ve televizyonun gerçek sahibi değil.Gelin daha avam bir ifadeyle söyleyelim, ‘‘sahtekárlık’’ yapıyor.Benim patronumun ötekilerden bir farkı var.O, bu sahtekárlığa ortak olmak istemiyor " dedi.
İŞTE ÖZKÖK'ÜN YAZISI
Türkiye'de 20 bin medya patronu var
HİÇ düşündünüz mü, Türkiye'de kaç medya patronu vardır? Yazılı basındakilerin en azından bir bölümü hakkında fikrimiz var.
Ama radyo ve televizyon sahipleri konusunda hiç fikrimiz yok.
Türkiye'de kaç radyo ve televizyon sahibi vardır, bunların sayıları kaçtır?
Dün bunu RTÜK Başkanı'na sorduk.
SIKI DURUN
Şimdi sıkı durun.
Sayısını o da bilmiyor.
Yani Türkiye'de radyo ve televizyonları kontrol etmekle görevli özerk kuruluşun başındaki insan, Türkiye'deki radyo-televizyon sahiplerinin sayısını bilmiyor.
Peki neden bilmiyor?
Bakın cevap ne: ‘‘Çünkü ihtiyaç duyulmamış.’’
Her akşam yatıp kalkıp Türkiye'de tekelleşme olacak dehşeti saçan bir insan, merak edip araştırmaz mı?
Kimmiş bu insanlar?
Madem onlar ihtiyaç duymamış, ben biraz üzerinde çalışayım.
Türkiye'de 260 televizyon kanalı var.
Radyo sayısı da dün itibarıyla 1200'dü.
Toplarsanız 1460 eder.
RTÜK Yasası'na göre bir kişi, bir radyo veya televizyonun yüzde 20'sinden fazlasına sahip olamıyor.
Bu durumda bir televizyonun en az 5 sahibinin olması gerekiyor. 1460'ı 5'le çarparsanız 7300 ediyor.
Yani, Türkiye'de en az, 7300 radyo ve televizyon patronu var demektir.
Ama bir dakika...
İşin içinde ‘‘maskeli patronluk sahtekárlığı’’ olduğu için bu rakam bununla kalmıyor.
Çünkü bir radyo veya televizyonun sahibi, başkalarına sahte sahiplik vereceği için güvenemiyor.
Bir kişiye yüzde 20'lik bir payı veriyormuş gibi gösterse, yarın bu kişi de çıkıp, ‘‘Bu yüzde 20 benim’’ dese yapacağı bir şey yok.
YA ALIP GİDERSE
Televizyonun yüzde 20'si elden gider.
Tabii bu riski almamak için, ‘‘sahte sahiplere’’ yüzde 1, yüzde 2 gibi küçük paylar veriyor ki, ileride sorun çıkmasın.
İşte, kanunun zorladığı bu sahtekárlık yüzünden bazı televizyonlarda 30-40'a varan maskeli patron ismi var.
Bir örnek vereyim.
Samanyolu TV'nin sahip sayısı 80...
Yine bitmedi.
Bazı ulusal kanalların hissedarları arasında şirketler var. Bu şirketlerin de tabii ki hissedarları bulunuyor.
Onların kim olduğunu anlamak için, ticaret sicillerine inmek gerekiyor.
RTÜK Başkanı, işte bu yüzden Türkiye'de radyo ve televizyon sahibi görünen kişilerin sayısını bilemiyor.
İŞTE HESABI
Ama size küçük bir hesap yapayım. RTÜK sadece 16 ulusal televizyonun sahiplerinin sayısını biliyor.
Bu da 220 ortak.
220'yi 16'ya bölerseniz kanal başına ortalama 13.75 sahip düşer.
Bunu 1460'la çarparsanız bulduğunuz rakam şudur: 20.075...
Evet yanılmadınız. Türkiye'de en az 20 bin radyo ve televizyon sahibi var.
Ve bu insanların hiçbiri o radyo ve televizyonun gerçek sahibi değil.
Ama gerçek sahipleri, kanunun emrettiği şartı yerine getirmek için birtakım insanları buluyor, bunların isimlerini alt alta yazıyor.
Yani kanuna karşı hile yapıyor.
Gelin daha avam bir ifadeyle söyleyelim, ‘‘sahtekárlık’’ yapıyor.
Ama kolektif sahtekárlık burada bitmiyor.
Devletin resmi kuruluşu RTÜK de bu isimleri alıyor ve ‘‘gerçekmiş’’ gibi kabul edip, ‘‘kanunun gereğini’’ yerine getirmiş oluyor.
Anlayacağınız bu kanuna karşı ‘‘kolektif hileye’’ devletin resmi kuruluşu da ortak oluyor.
BİZ REDDEDİYORUZ
Biz bu kolektif hilekárlığa, sahtekárlığa karşı çıkıyoruz.
Birtakım kişiler de ‘‘Sen kendi patronuna da mı sahtekár diyorsun’’ diye soruyorlar.
Hayır demiyorum.
Çünkü benim patronumun ötekilerden bir farkı var.
O, bu sahtekárlığa ortak olmak istemiyor.
Bir radyonun ve televizyonun sahibi kimse ortaya çıksın diyor.
Ben de bir vatandaş olarak, radyo ve televizyon sahibi olmuş bu kadar insanın kim olduğunu merak ediyorum.
Bunların hangilerinin isimleri vergi listelerinde vardır? Bu radyo ve televizyonları hangi paralarla kurmuşlardır? Ak para mıdır, kara para mı?
Biz sordukça onlar küfrediyorlar. O zaman anlıyorum ki, ‘‘bu maskelerin altında saklanan çok, ama çok şey var’’...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:43
