PARLAYAN SEKTÖR ALTININ DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ...
İSTANBUL (İHA) - Cumartesi gününe kadar İstanbul CNR''da yerli ve yabancı konuklarını ağırlayacak olan ''21. Uluslararası Mücevher, Takı, Gümüş ve Aksesuarları Fuarı'' dikkatleri yeniden kuyumculuk sektörüne çekerken, İstanbul Kuyumcular Odası Başkan Vekili Efrin Bağ, sektörün son yıllarda kaydettiği aşamaları, güncel sorunlarını ve geleceğe yönelik projelerini anlattı.
TGRT Haber Televizyonu''nda yayınlanan ve genel yönetmenliğini Doç. Dr. Resul İzmirli''nin sunuculuğunu ise Mehmet Emin Öztürk sunduğu ''''İş Dünyamız'''' isimli programa konuk olarak katılarak canlı yayında kuyumculuk sektörünün gerek üretim gerek yatırım gerekse istihdam bakımından Türkiye''nin lokomotif işkollarından biri olduğunu belirten Efrin Bağ, sektörün büyük bir hızla gelişen, sanatın ve sanayinin kol kola ilerlediği özel bir işkolu olduğunu kaydetti. Kuyumcular Odası Başkan Vekili Bağ, kuyumculuk sektörünün hakim yapı olan esnaf tipi üretim çemberini kırarak hızla endüstriyel üretime geçtiğini, son yıllarda büyük bir atılım içine giren sektörde, 2 - 5 kişiyle birkaç kilo altın işleyen firmaların yerini, yüzlerce kişi çalıştıran ve tonlarca altın işleyen dev firmaların aldığını anlattı. Efrin Bağ, artan kapasitelerle ihracatın, 10 milyon dolardan 1 milyar dolara, ithalat miktarının ise 65 tondan 250 tona yükseldiğini belirtti. Kuyumculuk sektörünün özellikle son 20 yıllık dönemde kaydettiği gelişmelere dikkat çeken Efrin Bağ şöyle konuştu:
''''1980''li yıllarda Özal hükümetinin ekonomide liberal sisteme geçmesiyle birlikte bütün sektörlerde olduğu gibi kuyumculuk sektöründe de dönüşüm tohumları atıldı. Özellikle 1995 yılında İstanbul Altın Borsası''nın kurulmasıyla sistemin tam liberal yapıya kavuşması altın mücevher sektörünün önünü açmış oldu. Yıllarca sektörün ihtiyaç duyduğu altınlar İsviçre-Beyrut-Suriye-Kilis hattından çok gizli olarak İstanbul ve Anadolu''nun değişik şehirlerine getirildi. 7 Temmuz 1984''te gerçekleştirilen yasal düzenlemeyle de işlenmiş altının ihracatı ve ihraç kaydıyla ithalatına kolaylıklar getirildi. Altın ithalat yetkisi Merkez Bankası''na verildi. 1995 yılına kadar süren bu uygulama sektörün sıçrama öncesi hazırlık aşaması olarak kabul edilir. 1995 yılında Altın Borsası''nın açılmasıyla özel firmalara ithalat yetkisinin verilmesi, sektörün kapasitesini bir anda artırdı. Birçok firma, rotasını ihracata çevirdi ve sektörün değişimi başladı. Yapılan radikal değişikler önü açılan Türk kuyumculuk sektörü 10 - 15 yıl gibi kısa bir süre içerisinde küçük atölyelerden büyük fabrikalara dönüştü. Tüm bu gelişmeler sonucunda ham madde ithalatı ve mamul madde ihracatı hızla artıyor. 1995 yılında 65 ton altın ithal edilirken, 2004 yılı sonunda bu rakam 250 tonun üzerine çıktı. İhracat miktarı da her yıl katlanarak arttı. 1992 yılında 12.7 milyon dolar olan ihracat, 2004 yılında 1 milyar dolara dayandı. Bavul ticareti ve yurt içinde turistlere yapılan mücevher satışıyla bu miktar 2 milyar dolara ulaştı. 2004 yılında bazı bürokratik engellerin kaldırılmasıyla birlikte sektördeki gelişme daha da ivme kazandı. Türk altın ve mücevherat sektörü şimdi de dünyanın 1 numaralı altın takı ihracatçısı olabilmek için 5 yılda 5 milyar dolar ihracat hedefine kilitlendi.''''
RAKAMLARLA KUYUMCULUK SEKTÖRÜ
Kuyumculuk sektörünün Türkiye için ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu anlamak için temel bazı verilere bakmanın yeterli olduğunu belirten Bağ, yaklaşık 1.2 milyon kişinin geçiminin kuyumculuk sektörüne bağlı olduğunu, bunun da kuyumculuğun en az tekstil ve tarım kadar önemli bir işkolu olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çekti. ''''Türkiye''de 40 binin üzerinde üretici, toptancı, ihracatçı, çantacı ve perakendeci kuyumcu vardır. Bunların bazıları binden fazla işgücüyle çalışmakta, bazıları ise tek başına çalışmaktadır. Her iş yerinde ortalama iş yeri sahipleri de dahil 5 kişi çalıştığını düşünürsek yaklaşık 200 bin kişinin bu sektörde çalıştığı kanısına varırız. Ortalama aile büyüklüğünün 6 kişi olduğunu düşünürsek, yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi geçimini bu sektörden sağlamaktadır. Bu da ülke nüfusunun yüzde 4''ü eder ki, tekstil ve tarımla birlikte ne önemli sektörlerden birinin kuyumculuk sektörü olduğu anlaşılır'''' şeklinde konuşan Efrin Bağ, kuyumculuk sektörünün düşük yatırımla istihdam sağlanan; ancak emeğin makineyle ikame edilemediği özel bir çalışma alanı olduğunu anlattı.
Bağ, ''''Sektör, çok emek yoğun bir sektördür. Ürünler incelikle el emeği ve göz nuruyla işlenmekte, işgücünün yerini makineler alamamaktadır. Kuyumculuk sektöründe 2 bin USD''lik bir yatırımla bir kişi istihdam edilebilirken, gelişmiş metal endüstrilerinde bu rakam 2 milyon USD''ye kadar yükselebilmektedir. İnsan emeği ağırlıklı bir sektör olduğu için üretim maliyetlerinin yüzde 75''i işgücüne yönelik harcamalardır'''' dedi. 2004 yılında gerçekleştirilen üretimin saf altın karşılığının 315 ton, parasal karşılığının ise işçilik, çeşitli maliyetler ve karlarla birlikte 4.5 milyar USD olarak gerçekleştiğine işaret eden Bağ, bu rakamın GSMH''nin yüzde 2.3''ü anlamına gelen önemli bir büyüklük olduğunu; ancak hammadde için yurt dışına ödenen 4 milyar USD düşüldüğünde üretim ve pazarlama alanlarında oluşan katma değerin 500 milyon USD seviyesinde kaldığını ve bu miktarın 40 bin kuyumcu tarafından paylaşıldığını söyledi.
rak kabul edilir. 1995 yılında Altın Borsası''nın aç
SEKTÖRDE YAŞANAN SORUNLAR
Sektörün büyümesinin yeni sorunları da beraberinde getirdiğini söyleyen Kuyumcular Odası Başkan Vekili Efrin Bağ, çözüme kavuşturulan problemler yanında halen üzerinde yoğun biçimde çalışılan sorunların da bulunduğunu kaydetti. Bağ, kuyumculuk sektörünün en önemli problemi olarak talebin çok üzerinde üretici ve satıcının kuyumculuk alanında çalışmasını gösterdi. Bağ, ''''Sektörümüzün en başta gelen sorunu ülkemizde kuyumcu sayısının müşteri kapasitesinin üzerinde olmasıdır. Özellikle son yıllarda enflasyonun artması, son yıllarda yaşanan devalüasyonlar, Türk insanının parasını yoğun şekilde korumaya yöneltmiş, bunun sonucunda da insanlar ülkemizde kuyumculuk mesleğine yönelmişlerdir. Paralarının değerini korumak ve evlerini geçindirecek kadar para kazanmak isteyen bir çok kişi, bu mesleğe girmiştir ve ne yazık ki her geçen gün bu sayı hızla artmaktadır. Rakamlar özellikle diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ürkütücü boyutlara ulaşmakta, mesleğin gerçek erbapları güç durumda kalmaktadır. Örneğin 300 milyonun üzerinde olan ABD''de 17 bin, 143 milyon nüfuslu Rusya''da 6 bin 500 kuyumcu faaliyet göstermekteyken, 70 milyon nüfuslu Türkiye''de ise bu sayı 40 bin civarında gerçekleşmektedir. Türkiye''de bir kuyumcuya düşen müşteri sayısı bin 750 iken, ABD''de bu sayı yaklaşık 19 bin kişiye bir kuyumcu olarak oranlanmaktadır. Bu sebeple kuyumcuların paylaştıkları gelir gerçekten çok azalmakta; ancak özellikle Maliye bu konuda sektör mensuplarımızın üzerine yoğun bir baskı uygulamaktadır'''' dedi.
Başkan Vekili Bağ, kuyumculuk sektörünün çok önemli sorunlarından birinin de ''finansman'' olduğunu vurguladı. Türkiye''nin ihracatta yüksek rakamlara ulaşmasının düşük fiyatlarla kaliteli ürünü uzun vadede satma politikasına dayandığını hatırlatan Bağ, ''düşük fiyat ve uzun vade''nin bir süre sonra finansman açığı doğurduğunu, bu gereksinimi karşılamak durumunda olan Türk üreticilerin ise rakiplerine oranla çok yüksek faiz oranlarıyla karşılaştığını belirtti. ''''En güçlü rakibiz olan İtalya''da üretici yüzde 1 ile faiz kullanabilmekteyken, bizim ülkemizde bu faiz oranları yüzde 10''un üzerine çıkabilmektedir. İlginç olan taraf İtalya ve Türkiye''de bu krediyi kullandıran yabancı bankaların aynı olmasıdır'''' şeklinde konuşan Efrin Bağ, BAE ve ABD''de altında KDV uygulaması bulunmadığını; ancak AB ülkelerinde yüzde 18 olan KDV''nin satıcıların kar oranından fazla olduğunu, bu nedenle Türk firmalar için AB ülkelerine ihracat yapmanın son derece güç olduğunu vurguladı.
''''EĞİTİM VE DOKÜMANTASYON EKSİKLİĞİ HALA CİDDİ BİR SORUN''''
İç ticaret alanında ise özellikle hükümetin çalışmalarından son derece memnun olduklarını dile getiren Bağ, ''''2004 yılında çıkan 4842 sayılı kanun bir anlamda enflasyon muhasebesine geçilmesini sağlamış ve sektörümüzün en önemli sorunu çözülmüştür. Hükümetimizin bu alanda yaptığı diğer çalışmalarla birlikte sektörümüzün iç ticarette çok büyük bir problemi kalmamıştır'''' dedi. Kuyumculuk sektöründe genel anlamda eğitim ve dokümantasyon eksikliğinin de halen çok ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade eden 6ynir. 1995 y7abul edilir. 1995 yılında Altın Borsası''nın açılında Altın Boİstanbul Kuyumcular Odası Başkan Vekili Bağ, kuyumculuk alanında modern eğitim eksikliğinin sektörün büyüklüğüyle tezat teşkil ettiğini vurguladı.
''''Gerek mesleki ve hizmet içi eğitim konusunda, gerek sektörün ihtiyacı olan diğer konularda eğitim sistemlerinin yapılandırılması alanında büyük eksiklerimiz var. Özellikle yüzyıllarca usta-çırak ilişkisiyle süre gelen kuyumculuk eğitimi, gelişen teknolojik koşullara ve sektörün dayattığı sürate yetişememektedir. Bunu yanı sıra toptan bir değişiklik de sektörün üretim gelenekleri ve ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak kalmaktadır. Ne ortaöğretim seviyesinde yapılan çalışmalar ne de 2 yıllık yüksek okullar bu açığı tam anlamıyla karşılayamamaktadır. Sektörümüze yönelik akademik çalışmalar da ne yazık ki yeterli değildir'''' diyen Bağ, tüm bu problemlerin, bir yandan yeni teknolojilerin ve gelişmelerin adaptasyonu ve uygulaması alanlarında sorunlar oluşturduğunu, bir yandan da kaybolmakta olan geleneksel üretim sistemlerinin kayıt altına alınamamasına neden olduğunu anlattı.
İstanbul Kuyumcular Odası Başkan Vekili Efrin Bağ, sektörün geçmişten günümüze uzanan gelişim sürecinde zaten sürekli Avrupalı ülkelerle rekabet etmek durumunda olduğu için AB standartlarını uyum gibi bir endişe taşımadığını vurguladı. ''''İtalya''dan sonra dünyanın en önemli takı ihracatçısı konumunda olan Türkiye, Avrupalı bir rakiple yarışmanın zorladığı koşullardan dolayı gerek üretim, gerek kalite bakımından bu uyum süreci içerisinde deneyimleri ve standart işleyişi dolayısıyla çok büyük zorluklarla karşılaşmayacaklardır'''' diyen Bağ, tam üyelik müzakerelerinin başlaması öncesinde Türkiye''nin AB pazarında aktif olması konusunda ürün çeşitliliği, Gümrük Birliği''ne dahil olması ve yakınlığı gibi bazı avantajlarının halihazırda bulunduğunu ifade etti. Efrin Bağ, AB''nin başka birçok alanda olduğu gibi altın ve mücevherat konusunda da dünyanın en büyük pazarı konumunda olması nedeniyle Türk kuyumculuk sektörü açısından son derece önem taşıdığını söyledi.
SEKTÖRÜN GELECEĞİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR, PLANLAR VE PROJELER
Efrin Bağ, İstanbul Kuyumcular Odası''nın sektöre yaptığı katkıları ve geleceğe yönelik projelerini de anlattı. İstanbul Kuyumcular Odası''nın kurulduğu 1971 tarihinden bu yana sektörün gelişimini kendisine genel anlamda misyon edinmiş bir meslek örgütü olduğunun altını çizen Bağ, örgütün üyesi bulunan esnaf ve sanatkarların işlerini kolaylaştırmayı, onlara yeni gelişmeler için kapılar aralamayı ve kapasitelerini artırmayı amaçladığını kaydetti. Bağ İstanbul Kuyumcular Odası olarak bu çerçevede yaptıkları çalışmaları ise şöyle anlattı:
''''Bu misyon içerisinde, İstanbul Kuyumcular Odası 2004''ün Haziran ayında İtalya''nın Vicenza kentinde Vicenza Oro Fuarı ile eş zamanlı olarak gerçekleşen ve yılda 3 kere organize edilen Gold and Silver Expo Fuarı''nı düzenleyerek, 45 Türk firmasını dünya alıcılarıyla buluşturmaktadır. 11 - 16 Haziran 2005 yılında 4.''sü düzenlenen fuarımızın 5.''si 10 - 15 Eylül arasında gerçekleştirilecektir. Yaratılan kimliği ve ulaştığı kitle bakımından her seferinde daha da gelişir. 1995 yılında Altın Boen fuarımız, Türkiye kuyumculuğu için dünya pazarına açılan en önemli kapılardan biri olma noktasında iddialı bir organizasyonumuzdur. Oda olarak katıldığımız diğer yurt dışı fuarlarında edindiğimiz deneyimleri ve yaptığımız etütleri üyelerimizle paylaşarak onları yeni pazarlar konusunda da bilgilendirmekteyiz. 15 yıldır kesintisiz olarak yayın hayatına devam eden, 15 bin adetlik tirajının 5 bin adedini yurt dışındaki alıcılara ulaştıran uluslararası mücevher dergimiz GOLD NEWS''ta gerek yurt içinde, gerek yurt dışındaki meslektaşlarımız için bir prestij rehber yayın olmanın yanı sıra bir yandan sektör mensuplarımızın yeni pazarlarla tanışmaları için imkan sağlarken, bir yandan da özellikle yurt dışında Türk kültürünü, turizmini, sanatını da tanıtmaktadır. Bu yayınımızın yanı sıra her ay üyelerimizle olan iç iletişimimize yönelik bir haber bülteni çıkartmakta, sektör içindeki mali, hukuki gelişmeleri ve o ay içinde cereyan eden gelişmeleri üyelerimizle ve diğer illerdeki kuyumculuk meslek odalarıyla paylaşmaktayız. Sektörel gelişimin nirengi noktası kesinlikle eğitimdir. Çünkü kuyumculuk, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin insan temellidir. Bu konuda İstanbul Kuyumcular Odası sektörde eğitimli eleman yetiştiren okullarımıza malzeme ve eğitimci, desteği sunmaktadır.''''
Efrin Bağ, hızlı gelişme sürecinde yeni sorunlarla karşılaşan bir sektöre hizmet vermeyi amaçlayan bir kuruluş olarak İstanbul Kuyumcular Odası''nın gelecekte sektöre yönelik mesleki hizmet içi eğitimler başta olmak üzere, çeşitli konularda eğitim hizmeti, insan kaynakları danışmanlık hizmeti, reklam danışmanlık hizmeti gibi konularda daha yoğun destekler sunmayı planladıklarını anlattı. İstanbul Kuyumcular Odası Başkan Vekili Bağ, örgütün önümüzdeki dönemde en önemli hedeflerinden birinin de, üyeler ve kamuoyuyla iletişim kanallarını geliştirmek olduğunu belirtti.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:17