Gündem
  • 27.1.2003 10:56

POWELL, BUSH'UN SAVAŞ PLANINI AÇIKLADI...

KAYNAK : Haber Kaynağı Bir pazar günü. Lapa lapa kar yağıyor. Dışarıda insana huzur veren, sükunet aşılayan bir yumuşaklık, sessizlik... Ama ne yazık ki biz, gazeteci milleti, bir masanın etrafına oturmuş savaşı konuşuyoruz. Irak’ta savaş çıkacak mı? Muhatabımız Colin Powell, ABD Dışişleri Bakanı. Belvedere Oteli’nin küçük bir odası. Masanın üstündeki tabaklar tepeleme sandviç dolu. Herkes öğle vakti bir şeyler atıştırıyor. Fransa’dan Le Monde, İngiltere’den The Times, İtalya’dan Corrierra Della Sera, Almanya’dan Die Zeit, Hollanda’dan Handelsblad, Macaristan’dan HVG Publishing House ve İsveç’ten Svenska Dagbladet’in yöneticileriyle Milliyet’i temsilen ben, ABD Dışişleri Bakanı’yla bir saat yirmi dakika sohbet ediyoruz. Sorulardan sekizi bana ait. ‘TÜRKİYE BÜYÜK DOSTUMUZ’ Colin Powell’a birinci sorum:''Irak’la ilgili olarak Türkiye’yle askeri işbirliğinden memnun musunuz?'' Powell’ın özet yanıtı: ''Evet, memnunuz. Türkiye, Amerika’nın büyük dostu. Biz de geçmişte Türkiye’ye ekonomi başta olmak üzere birçok konuda yardımcı olduk.'' Amerikan Dışişleri Bakanı’nın askeri işbirliğinden söz eder etmez, bunun yanına derhal ABD’nin Türkiye ekonomik yardımını koyması ilginç. Bu arada Powell, Gül ve Tayyip Erdoğan’la Davos’ta önceki gün yaptığı görüşmenin çok iyi geçtiğini belirtiyor. İkinci sorum: ''Türkiye, ABD’nin Kuzey Irak’ta bir cephe açması konusunda ne kadar, ne gibi katkıda bulunuyor?'' Powell, bu soruyla ilgili olarak ayrıntıya girmiyor. Türkiye’nin isteklere ‘ölçülü şekilde’ karşılık verdiğini belirtiyor. Bunu ‘anlayışla’ karşıladıklarını söyledikten sonra da şöyle diyor: ''Türkiye’deki karmaşık siyasal ortamın farkındayız. Yeni bir hükümet var. Başbakan Gül, sonra parti lideri Erdoğan bir yanda... Cumhurbaşkanı... Silahlı Kuvvetler... Kompleks bir siyasi iklim... Ama tekrar ediyorum, işbirliği düzeyinden memnunuz.'' ÜSLER İÇİN YORUM YOK Üçüncü sorum: ''Türkiye’deki üsler ve limanlar... Irak’a karşı bunlardan yararlanabilecek misiniz?'' Powell’ın yanıtı: ''Bu konuya girmeyeyim.'' ABD Dışişleri Bakanı, askeri açıdan hassas bir konu olduğu için Türkiye’deki liman ve üslerle ilgili olarak konuşmak istemediğini belli ediyor. Dördüncü sorum: ''Irak’ta barışçı bir çözüm için Türkiye bundan sonra da ne gibi somut roller üstlenebilir?'' Colin Powell bu sorumu, ''Herkes barışçı çözüm için gayret gösteriyor'' diye yanıtlamaya başlıyor. Belki de ''Fazla abartmayın, bunu yapan yalnız Türkiye değil'' demeye getiriyor. Ama aynı zamanda son olarak Başbakan Gül’ün inisiyatifiyle İstanbul’da toplanan mini - zirveden olumlu söz ediyor, ''Yardımcı bir çaba, takdir ediyoruz'' demekle yetiniyor. HEDEF NASIL BİR IRAK? Beşinci sorum: ''Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığınız konuşmada Saddam Hüseyin için iki kez ‘Zaman geçiyor!’ dediniz. Ne kadar zaman kaldı?'' Powell’ın özet yanıtı: ''Sonsuza kadar gidemez! Ne kadar yakın? Tabii söylemem. Ama ilelebet gidemeyeceği çok açık.'' Altıncı sorum: ''Irak’ta Saddam sonrasına ilişkin vizyonunuz nedir? Nasıl bir Irak öngörüyorsunuz?'' Powell’ın özet yanıtı: ''Komşularıyla, bölge ülkeleriyle barış içinde yaşayan... Kitle imha silahları olmayan... Petrol zenginliğini kendi halkı için kullanan... Ve bütünlüğe sahip bir Irak...'' ‘GEREKTİĞİ KADAR KALIRIZ’ Bu yanıtla bağlantılı olarak Amerika Dışişleri Bakanı’na yedinci sorum şöyle oluyor: ''Saddam sonrası Irak’da federasyondan mı yanasınız? Irak muhalefeti, Iraklı Kürt liderler kendilerini federasyona hazırlıyorlar. Amerika ne diyor?'' Yine aynı yanıt: ''Tek bir Irak’tan yanayız.'' Powell’a sekizinci sorum: ''Irak’ta ne kadar kalacaksınız?'' Powell’ın özet yanıtı: ''Ne kadar gerekiyorsa o kadar kalacağız.'' ABD Dışişleri Bakanı, sorumu böyle yanıtlamaya başladı. Arkasından İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya örneğini, Avrupa örneğini verdi. Amerika’nın siyasal ve insancıl açılardan ‘sorumlulukları’nı yerine getirdikten sonra çekildiğini, Irak’ta da farklı olmayacağını belirtti. ABD’nin savaş takvimi Amerikan Dışişleri Bakanı Powell’a Le Monde’un sorusu ilginçti: ''Irak petrolü ne olacak?'' Powell özetle şöyle dedi: ''Petrol, Irak halkınındır. Biz bu konuda uluslararası hukuka saygılıyız. Kuveyt’te de farklı davranmadık.'' Die Zeit’tan gelen soru 1980’lere dönüktü. O yıllarda Irak’ın kimyasal silah kullandığını, ancak Amerika’nın o zaman niye ses çıkarmadığını sorguladı. Powell, gerekli protestoların o zaman da yapıldığını belirtti yanıt olarak... Sohbet sırasında, Powell en çok Irak’taki kitle imha silahlarına dönük kanıt konusuyla sıkıştırıldı. Dünya kamuoyunun ikna olmadığı belirtildi. SADDAM YOLA GELMEZ Eleştirel sorulara pek katılmadığını belli eden Powell, gelecek hafta ve sonrasında ‘bazı istihbarat ürünleri’ni kamuoyuna açıklayacaklarını söyledi. Irak’ta kitle imha silahları bulunmadığı konusunda esas yükümlülüğün Saddam Hüseyin’e düştüğünü tekrarladı. Bağdat’ın ‘aktif işbirliği’ne yanaşmadığını, Saddam’ın yola geleceğine pek ihtimal vermediğini belirtti. BM KARARI OLMAZSA... Amerikan Dışişleri Bakanı, bir soru üzerine, zamanın dolmakta olduğunu tekrarlarken, Bush’un Irak’la ilgili bir haftalık kritik takvimini şöyle özetledi: ''Pazartesi: Silah denetçileri yarın (bugün) BM Güvenlik Konseyi’ne ilk raporlarını sunacaklar. İnceleyeceğiz. Salı: Bush Kongre’de ‘Birliğin Durumu’ konuşmasını yapacak. Merak etmeyin, bu ‘savaş ilanı’ olmayacak. Çarşamba: Irak konusu Kongre’de ele alınacak. Perşembe: Bush, dünya liderleriyle telefon görüşmeleri yapacak. Cuma: İngiltere Başbakanı Blair Washington’a gelecek. Bu arada bölge ülkeleri başta olmak üzere birçok lideri de Washington’da bekliyoruz. Hafta sonu: Amerikan yönetimi olarak bundan sonraki adımları görüşeceğiz.'' Takvimin özeti böyle. Powell, Amerikan yönetiminin Saddam’a kesinlikle inanmadığını, ''Saddam için nihai bir şans'' gibi oyunları ciddi bulmadıklarını, buna da fazla zaman kalmadığını belirtti. ABD tek başına vuracak mı? Bu soruya Powell’ın özet yanıtı: ''İkinci bir BM kararı olsa elbette iyi olur. Ancak BM’den ikinci bir karar olmasa da, Irak’ta yalnız kalmayız. Yine geniş bir koalisyonla hareket edeceğimize inanıyorum.'' ÇATLAK ONARILIR Sorulardan biri de Irak’la ilgili olarak Davos’ta da kendini çırılçıplak sergileyen ABD-Avrupa çatlağı idi. Çok diplomatça konuştu Powell. Geçmişte de bunların örneklerine rastladıklarını, bu çatlağın onarılacağına inandıklarını söyledi. ABD’nin gündeminde terörizmle savaşın bir numaralı yeri kapladığını, bu açıdan Irak’ın ön planda olduğunu yineledi Powell... Yaptığımız sohbetin özeti böyle. Irak’ta gidiş nereye? Barışa mı savaşa mı? Maalesef savaşa galiba... (Hasan Cemal/ Milliyet) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:13

İLGİLİ HABERLER