KAYNAK : Haber Vitrini
İSTANBUL- Antisosyal kişilik bozukluğu yaşayan psikopatların, beyinlerindeki farklı işleyiş sebebiyle üzüntü, pişmanlık, suçluluk gibi insani duyguları yaşamadığı, bu durumun, onların adam öldürmelerini kolaylaştırdığı belirtildi.
İngiltere'deki Klinik Nöroloji Araştırma Merkezi Yöneticisi Dr. Tonmoy Sherma, cinayet suçlamasıyla mahkum olan 31 kişi üzerinde yaptığı incelemede, 20 mahkumun beyin ön loblarında anormallikler olduğunu tespit etti. Buna göre, psikopatların beyin işlevleri, normal insanlarınkinden farklıydı. Psikopat kişiler, beyinlerindeki farklı işleyiş sebebiyle üzüntü, pişmanlık, suçluluk gibi insani duyguları yaşamıyordu. Bu duygusuzluk da, onların adam öldürmelerini kolaylaylaştırıyordu.
ÖN LOB HAREKETSİZ
Kendi kendini kontrol edebilme, olgunluk, düşünüp hükme varma, nazik olma, karar verme gibi insanı uygar yapan kişilik özelliklerinin, beynin ön lobu tarafından kontrol edildiğini hatırlatan uzmanlar, normal insan beyninin ön lobunda yüksek hareketlilik olduğunun bilindiğini ve bu hareketliliğin de, insanın, duygularının farkına varmasını sağladığını bildiriyor.
Bilim adamlarına göre, normal insanların sevgi, üzüntü, korku, pişmanlık, suçluluk gibi duygusal reflekslerinin varlığı, kişinin beynindeki ön lobun iyi çalıştığını gösteriyor. Psikopat beyninin ön lobundaki duygusal hareketlilik ise normal insan beynine oranla çok az. Bu sonuç, insani duyguları hissedemeyen psikopat kişilikli kişilerin katil, terörist ve acımasız diktatör olma eğiliminin yükseldiğinin göstergesi. Psikopatların beynindeki hareketsizlik, PET (Positron Emission Tomography) gibi görüntüleme teknikleriyle açıkça görülebiliyor.
BEYNİN GLİKOZ TÜKETİMİ AZ
Amerikalı bilim adamı Adrian Raine'in 41 katil üzerinde yaptığı araştırmada da, bu kişilerin beyinlerinin ön lobunun, normal insanlara göre çok daha az çalıştığı görüldü. Raine'in PET kullanarak yaptığı araştırma, ön lobların belli bölümü olan prefrontal cortex'in psikopatlarda normal insanlardan çok daha farklı çalıştığını gösterdi. PET, beynin yakıtı sayılan glikozun, beynin değişik bölgeler tarafından ne kadar tüketildiğini ölçüyor. Verilere göre, psikopatların prefrontal cortex'lerindeki glikoz seviyesi, normal insanlarınkinden çok daha azdı. Raine'in belirttiğine göre, normalde de ön beynin zarar görmesi, insanda düşüncesizce hareket etmeye, kendi kendini kontrol edebilme yeteneğinin kaybına, çocukça hareketlerde bulunmaya, zaman kavramında zayıflamaya, karar verme kabiliyetinin kaybolmasına yol açabiliyor.
KORKULARINI DENETLİYORLAR
Psikopatları cinayete yönelten en önemli sebeplerden biri de, beyinlerindeki bozukluk yüzünden korku duygusunu tanımamaları. Bilim adamları bu durumu, "Normal insanlar suç işlerlerse cezalandırılacaklarından korkar. Bu his, beynin ön lobunu harekete geçirerek aynı eylemin tekrarlanmasını önler. Psikopat kişiliklerde ise beynin ön lobu çalışmadığı için korku hissi uyanmaz. Ve kişi rahatlıkla suç işleyebilir. İşlediği suçun ardından üzüntü veya pişmanlık da duymaz" diye açıklıyor.
Bir dizi seri katil üzerinde yapılan beyin taramalarına göre, bu kişiler, en yakınlarının resimleri gösterildiği zaman bile en küçük duygu belirtisi göstermiyor. Psikopat katiller, sevdiği bir kişinin kanser olduğunu öğrendiğinde bile üzüntü duymuyor. Psikopat kişilerde beynin ön lobunun işlev görmemesi, hafıza sorunlarına ve kendisini kontrol edememesine sebep oluyor. Bu durum, psikopatı çekinmeden suça yönlendirebiliyor.
ASOSYAL KİŞİLİK DE BEYİNDEN
2000 yılının başında Antonio Damasio tarafından yapılan başka bir araştırma ise, bebeklik sırasında prefrontal cortex'in hasar görmesinin ilerki yaşlarda ahlaki ve sosyal ilişkilerde sıkıntı oluşturduğunu gösteriyor. Damasio araştırmasında, bebeklikleri sırasında prefrontal cortex'leri hasara uğrayan iki genci inceledi. Bu gençlerden birinde sebep bir kazaydı, diğer gençte ise hasar beyin tümörü kaynaklıydı. İki olayda da gençlerin oluşan beyin lezyonlarının tamamen giderildiği, ancak gençlerin gene de ilerki yaşlarda geniş çaplı asosyal ve ahlakdışı davranışlar sergilediği gözlemlendi.
Çok zeki ve yetenekli olan 20 yaşındaki kadın deneğin sürekli ailesinden ve arkadaşlarından para çaldığı, insanlara sürekli küfrettiği, başkalarında fiziki zarar meydana getirebilecek hareketlerde bulunduğu, çok sık yalan söylediği, gayri meşru ilişkilerde bulunduğu, evlilik dışı olan çocuğuna çok kötü davrandığı tespit edildi. Araştırmacılara göre, denek aynı zamanda yaptıkları için hiçbir özür, suçluluk duymuyor ve kötü davranışlarının, sosyal ilişkilerindeki zorlukların kabahatini başkalarında görüyordu. 23 yaşındaki erkek denek de tamamen aynı çeşit davranışlar sergiliyordu.
Damasio'ya göre, bu gençlerin davranışları kesinlikle çevre faktörlerine bağlanamaz. Çünkü her iki denek de orta sınıftan, birbirine düşkün, sağlam yapısı olan, sevgi ortamının bulunduğu ailelerden geliyor. Üstelik her iki deneğin de topluma iyi uyum sağlamış, hiç bir davranış bozukluğu göstermeyen kardeşleri bulunuyor
ÇOCUK BEYNİ GİBİ
British Columbia Üniversitesi profesörlerinden Robert Hare, psikopatların beyin dalgalarının ritmi ile çocuklarınki arasındaki benzerliği gözler önüne seren ilk bilim adamı oldu. Çoğu psikopatın davranışlarının, istediğini elde edememiş şımarık bir çocuğunkine benzemesi, belki de psikopatların yeterli beyin olgunluğuna ulaşamadıklarının bir göstergesiydi. Profesör Hare, araştırmaları sırasınd de de ön beynin zarar görmesa ayrıca psikopatlar için bazı sözcüklerin de farklı anlamlar taşıdığını ortaya koydu. Sıcak - soğuk ve sevgi kelimeleri söylenip ilişki kurulması istendiğinde, psikopatların büyük çoğunluğu sıcak ile soğuk arasındaki ilişkiyi vurgularken, sevgi ile sıcaklık arasında bir bağ düşünemiyorlardı. Çünkü, onlar için duygusal bir kavram olan sevginin sıcaklıkla bir ilişkisi yoktu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:51