
RENAULT'UN İÇİNİ BİR TÜRK GİYDİRİYOR
Renault Endüstriyel Tasarımdan Sorumlu Başkan Yardımcısı Patrick Le Quement, Renault'un 2005 yılından bu yana tasarım baz maliyetinde yüzde 36 oranında tasarruf sağladığını bildirdi.
Le Quement, ''Renault kurumsal tasarım'' konulu basın toplantısında ''Otomotiv sektöründe tasarım geliştirme süreci'' başlıklı bir sunum yaptı.
Renault'un tasarımının, ileri, dış ve iç tasarım olmak üzere üç bölümden oluştuğunu, Renault bünyesinde otomobiller için 7, hafif ticari araçlar için 1 tasarım stüdyosu bulunduğunu, ayrıca bunlara ek olarak gelecek ve yenilik stüdyosu, konsept ve show otomobilleri stüdyoları da olduğunu anlattı.
Renault tasarım ekibinin 412 kişiden oluştuğunu, 28 milliyetten kişinin burada çalıştığını belirten Le Quement, tasarım kurulunun üçte birinin yabancı uyruklu olduğunu söyledi.
Renault'un en büyük tasarım merkezi olan ve Paris'in 30 kilometre batısında bulunan Technocentre'de, çoğu mühendis olmak üzere 14 bin kişinin çalıştığını, buranın, şirket içindeki en büyük beyin gücü topluluğu olduğunu söyledi.
Renault'un Paris, Barcelona, Hindistan ve Latin Amerika gibi bölgelerde yaratıcı merkezler ağı bulunduğunu da belirten Le Quement, bu ağın misyonunun, pazarlara mümkün olduğunca yakın olmak, yaratıcılık kaynaklarını çeşitlendirmek, pazar eğilimlerini gözlemlemek ve analiz etmek olduğunu anlattı.
Le Quement, Renault-Nissan ittifakının yürüttüğü tasarım çalışmalarına değinirken de 1999 yılında kurulan ortak tasarım politikası grubunun üç esas görevi bulunduğunu, bunlardan ilkinin iki markanın farklılaşmasını sağlamak olduğunu söyledi.
Grubun, başarılı uygulamaları geliştirme ve yöntemlerini paylaştığını anlatan Le Quement, aynı zamanda personel değiş tokuşu politikalarının da uygulandığını kaydetti.
TASARIM GELİŞTİRME SÜRECİ
Renault'taki tasarım geliştirme sürecini anlatan Le Quement, son 20 yılda dijital araçların tasarımdaki kullanımlarının giderek arttığını, bugün tasarım sürecinin, kil ve dijital modelcilerin çalıştığı, birbirini tamamlayan becerileri kapsadığını ifade etti.
Le Quement, geleneksel olanakların ve dijital teknolojinin bir arada kullanılması sayesinde hem benzersiz hem de etkili bir tasarım sürecinin oluşturulabildiğini söyledi.
Tasarım geliştirme sürecinin iki ve üç boyutlu yaratma, geliştirme ve üretim gibi çeşitli aşamalardan oluştuğunu anlatan Le Quement, bunların içinde seçimlerin yapıldığı belli geçiş noktaları bulunduğunu, birkaç eskiz teklifiyle yola çıkılmasının ardından sonunda tek modele ulaşıldığını söyledi.
İnce tasarıma geçildiğinde her zaman fiziksel modeller kullanıldığını belirten Le Quement, kullanılan teknoloji sayesinde Renault'un 2005 yılından bu yana tasarım baz maliyetinde yüzde 36 tasarruf sağladığını, geliştirme sürecini ise 20 haftaya indirdiklerini bildirdi.
Eskiye oranla artık 3 kat daha fazla sayıda proje gerçekleştirebildiklerini söyleyen Quement, Renault'un 2009 kontratını hatırlatarak, ''26 farklı model yapmamız gerektiğini duyunca ilk önce panikledik. Ancak sistemimiz sayesinde rahatladık'' dedi.
Dijital tasarım sürecinin, dijital modelleme, üç boyutlu modelin filmlerle sanal ortamda görselleştirilmesi ve tasarım proje değerlendirmesine sunulması olarak üç aşamadan oluştuğunu anlatan Le Quement, ''Günümüzde dijital olanaklar ve yazılımlar kullanarak gerçeğe çok yakın sanal görselleştirmeler elde edebilmekteyiz'' dedi.
"SÜPER BİLGİSAYARLARLA ARACI, FİLME DAHİL EDİYORUZ"
Bilgisayarlı film yapım süreci hakkında da bilgi veren Le Quement, tasarlanan modelleri, süper bilgisayarlar sayesinde filmlere dahil edebildiklerini, sistemi tamamen sanayileştirdiklerini anlattı.
Tasarımı filmin içine koymalarının üç saatlerini aldığını belirten Le Quement, şunları anlattı:
''2007 yılında bu filmlerden 3 binden fazla hazırladık. 3 saatten daha az süren çok kısa bir prodüksiyon için 150 adet işlemciyle çalışan bir süper bilgisayar kullanıyoruz. Shrek filminde kullanılan işlemci sayısı 7 adetti. Bu filmlerde dijital modellerimizi hareket halinde ve gerçek geri plan görüntüsü içinde görselleştirebiliyoruz. Hazırladığımız sanal otoyolda iki modeli dinamik koşullarda mukayese edebiliyoruz.'' Patrick Le Quement, iç mekanların dijital modellemesinin de son birkaç yıl içinde büyük ölçüde geliştiğini söyledi.
Tasarımcıların yaratıcılıklarını beslemenin Renault Design için sürekli gündeme olan bir konu olduğunu ifade eden Le Quement, bu amaçla ''Trend Seferleri'' adını verdikleri bir yöntem kullandıklarını, bu yöntemle tasarım gruplarını endüstri tasarımcılarıyla buluşturduklarını anlattı.
"KONSEPT OTOMOBİLLER DEĞİŞİMİN MODELİDİR"
Sunumunda konsept otomobillere de değinen Le Quement, bu otomobillerin değişimin motoru olduğunu söyledi.
Renault'un 1988 yılında konsept otomobiller tasarlamaya başladığını, bugün koleksiyonlarının 20 prototipten oluştuğunu belirten Le Quement, buradaki hedeflerinin müşterilerinin gelecekteki beklentilerini önceden görmek ve yeniliklerini test etmek olduğunu söyledi.
Konsept otomobillerin tasarımcıların esin kaynağı olduğunu ifade eden Le Quement, 2007 Frankfurt Motorshow'da sergilenen konsept modelin yeni Laguna Coupe'ye çok yakın olduğuna dikkati çekti.
Sunumunun ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Le Quement, tasarım bütçesine ilişkin bilgi veremeyeceğini, ancak maliyetlerde önemli ölçüde tasarruf sağladıklarını söyledi.
Tasarım aşamasında otomobil yazarlarıyla ilişki kurup kurmadıklarına ilişkin bir soru üzerine Le Quement, ''Aslında özel bir ilişkimiz yok. Ancak onların yazılarını okuyoruz. Ayda 60-70 dergi takip ediyorum. Son derece iyi geri beslemeler alıyoruz. Piyasa araştırmaları yapıyoruz. Doğru karar için yeterli bilgiye sahibiz'' yanıtını verdi.
Bir otomobil üreticisi olarak rakiplerini de yakından takip ettiklerini dile getiren Le Quement, ''Ancak sadece rakiplerimizin yaptığına bakmak başarı için yeterli değil. Gözlerimiz, kulaklarımız açık her tarafı izliyoruz. Dünya piyasası değişiyor. Biz dogmatik olmak istemiyoruz. Farklı türde araç sayısını artıracağız'' şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'YE ÖZEL BİR TASARIM
Le Quement, önümüzdeki dönemde Renault'un Türkiye'ye özel bir tasarımınını olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine, şunları kaydetti:
''Evet, Türkiye piyasasını çok yakından izliyoruz ve inceliyoruz. Neler istediklerini anlamaya çalışıyoruz. Elimizde önemli girdiler var. Bence bazı araçlar özel piyasalara uygun olarak yapılabilecek. Çok değişik bölgelerin girdileri elimize ulaşıyor. Türk bayan tasarımcımız var. Renk ve iç giydirme konusunda olağanüstü hoş tasarımları var. Dekor duygusu çok hoş. Renklerin hassasiyeti konusunda hoş şeyler gördük.''