Medya
  • 25.11.2006 08:44

SABAH İLE HÜRRİYET ARASINDA 'ALMANYA BASKISI' TARTIŞMASI!..

MEHMET Y. YILMAZ'IN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI: 

Altaylı’nın hayalleri ile gerçekler birbirini tutmuyor



SABAH’ın Genel Yayın Müdürü Fatih Altaylı’nın kötü bir huyu var: "Okuma" eylemiyle başı pek hoş değil. Dün yine öyle şeyler yazdı ki başka şeyler gibi elindeki satış raporlarını bile okumadığı ortaya çıkıyor.

Ya da patronunun da bu raporları okumadığını düşünerek onu kandırmaya çalışıyor, "bak ne kadar başarılıyım" diye!

Hatırlayacaksınız, geçenlerde "Sabah’ın tirajındaki baş döndürücü yükselişin Hürriyet’te kıskançlığa neden olduğunu" yazmıştı.

Bu köşede ona doğru rakamları hatırlatmıştım.

Dün baktım
Hürriyet ile Sabah arasındaki fark daha da açılmış. Hafta içi farkı 100 bine, hafta sonu farkı ise 200 bine yaklaşıyor.

Bugün de dün verdiği bir başka bilgiyi düzelteyim ki herkes doğruyu bilsin.

Altaylı dün köşesinde şöyle yazdı: "Hürriyet, Almanya’da 28 bin satıyor. Sabah ise her türlü baskıya rağmen 15 bin satıyor."

Bu yüzden Sabah’ın Almanya’da yayınlanmasını önlemek için elimizden geleni ardımıza koymuyormuşuz.

Hürriyet’in Almanya’daki baskı ve satışları, bağımsız tiraj denetleme kuruluşu IVW tarafından 1984’ten beri denetleniyor.

Hürriyet, aynı zamanda Almanya’da tirajını bağımsız olarak denetlettiren en eski yabancı yayın organı. Hürriyet, Avrupa’da pazar günleri hariç toplam 30 bin noktada okuyucularına ulaşıyor.

2006 yılının 9 aylık denetlenmiş rakamları şöyle: Pazartesi-cumartesi ortalama günlük baskısı 114 bin 678, net satışı ise 56 bin 993.

Henüz denetlenmeyen kasım ayı net satışı ise 57 bin 913.

Almanya’da pazar günü satış noktalarının önemli bölümü kapalı olduğu için pazar günü satışları dikkate alınmıyor. Sadece Hürriyet için değil, Bild gibi büyük Alman gazeteleri için de geçerli bir durum bu.

Sabah ise Almanya’da Frankfurter Rundschau matbaasında günde 17 bin adet basılıyor. Almanya içi satışı 3 bin 800, toplam Avrupa satışı 5 bin 500 civarında. (Pazartesi-cumartesi rakamları.)

Sabah, tirajlarını denetlettirme cesaretini gösteremediği için bunlar denetlenmiş rakamlar değil. Dağıtım şirketlerinin iç raporlarından elde ediyoruz bu bilgileri.

Ve Altaylı, bu rakamları bilmiyormuş gibi Hürriyet’in Sabah’ın "başarısından çekindiği için" Almanya’daki yayınlarını engellemeye çalıştığını iddia ediyor.

Ve bir de çocukların bile inanmayacağı bir iddiayı ortaya atıyor: Sabah’ın Almanya’da baskı yaptığı bir matbaayı bu işten vazgeçirmek için "Sabah’ı basarsanız, biz de Bild’in baskısını size yaptırmayız" tehdidini yapmışız.

Acaba Doğan Yayın Holding, Almanya’da televizyon alacağım derken gizlice Bild’i mi satın aldı diye düşündüm. Sordum, hayır Bild’i henüz satın almamışız!

Bild’in Genel Yayın Müdürü Kai Diekmann’a sordum, bu yazılan doğru mu diye. Önce böyle bir şeyin yazılmış olabileceğine inanmadı. Yazıyı çevirtip kendisine gönderttim.

"Bunlar profesyonellikle bağdaşmayan yaklaşımlar" dedi. "Almanya’da böyle bir şey yapmak kimsenin aklına gelmez, yapanı da yaptığına pişman ederler" diye ekledi.

Altaylı’nın benimle ilgili olarak kullandığı bazı ifadelere ise yanıt vermeyeceğim.

O seviyeye inersem en yakınlarımı utandırırım diye çekinirim.

Okuyucular ve meslektaşlarımız ikimizi de tanıyorlar nasıl olsa.

 

FATİH ALTAYLI NE YAZMIŞTI?

Pek seversiniz rekabeti

Ertuğrul Özkök, benim Almanların, Doğan Grubu'nun Almanya'daki girişimiyle ilgili görüşlerine yer vermeme bir miktar bozulmuş olacak ki, dün bir yazı kaleme almış.

Diyor ki, "Biz yurtdışında başarılı işler yapan Türkleri alkışlarız."

Örnek olarak da, Çukurova Grubu'nun İran'daki yatırımlarıyla ilgili görüşlerini aktarıyor.

Doğan Grubu ile Çukurova'nın "ilişki vaziyetini" bildiğimiz için güldük. Tabii şimdi barışmak isteyip, zeytin dalını bu yolla uzatıyorlarsa o başka. Yılların "kan davasını", "Turkcell, Doğan Grubu'na reklam vermiyor" diye unutturmak da ilginç bir "ilke" anlayışı.

Gelelim, Doğan Grubu'nun "yurtdışında yatırım yapan Türklere nasıl destek olduğuna..."

Sabah gazetesi, sıkıntılı dönemlerinde Almanya'daki yayınına son vermişti. Ben göreve gelir gelmez bunu yeniden başlatmak için kolları sıvadım.

Biz hazırlıkları yaparken Özkök ile karşılaştık. "Almanya'da gazete yayınlayacakmışsın. Yapma, çok büyük zarar. Biz çok para kaybediyoruz" dedi.

"İyi ya biraz da rakibiniz para kaybetsin. Biz de yayınlayacağız" dedim.

Yayına geçtiğimiz ilk gün elimize bir mahkeme kararı yollandı.
Doğan Grubu, Sabah'ın Almanya'daki isim haklarını kendi üzerine geçirmişti ve bizim yayınımızı durdurmak istiyordu.

Hemen mahkemeye gittik. Alman yargısı "Böyle rezalet olmaz" diyerek isim hakkının bize, Sabah'a ait olduğunu teyit etti.

Yayına başladık.

Ama sevgili rakibimiz durmadı.

Dağıtım yapmak üzere bize teklif veren Axel Springer'le atacağımız imza son dakikada engellendi. İstanbul'a kadar gelen Springer yetkilisi son anda gelen bir telefonla durdu ve "Kusura bakmayın. Doğan sizi dağıtmamızı istemiyor. Onlarla kapsamlı bir işbirliği arifesindeyiz. Bunu bozmakla tehdit ediyorlar" dedi.

Yetmedi.

Baskımızı bir Alman gazetesinin tesislerinde yapıyorduk.

Aynı matbaa Bild'in bölge baskısını da yapıyordu.

Bu matbaayı "Sabah'ı basarsan Bild'in baskısını sizden alırız" diye tehdit ettiler.

Peki bütün bunlar ne için.

Hürriyet'in 28 bin, Sabah'ın bütün bu baskılara rağmen şimdilik 15 bin sattığı Almanya'daki küçücük Türk gazete pazarı için.

Sevgili Ertuğrul Özkök, bu yazdıklarımın bir tekini yapmadıysanız "Yapmadık" de.

Ha bir de karşıma muhatap diye "doğru düzgün" birilerini çıkar.

Bu haliyle komik oluyor...

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:58

İLGİLİ HABERLER