Sadece gazeteciler mi yalan söyler?
GENELKURMAY Başkanı Özkök, gazetelerin Ankara temsilcilerini topladı ve ‘‘Yalancısınız’’ dedi.
En azından ‘‘kabaca’’ görüntü böyle. İşin kolayı bu.
‘‘Basın zaten yalan söyler’’ deyip işin içinden sıyrılmak.
Yalancılıkla suçlanan gazetecilerden ikisini biliyorum.
Bu toplantıda suçlanan Mustafa Balbay'dı.
‘‘Genç subaylar rahatsız’’ haberiyle.
Daha önce de Fikret Bila yalanlanmıştı. Onun haberinin başlığı ‘‘Ordu tezkereye karşı’’ idi.
Oysa bilirim ki, ne Fikret, ne de Mustafa ‘‘yalan’’ yazan gazetecilerdir. Tam aksine ‘‘doğru’’ konusunda son derece ‘‘pimpiriklidirler’’.
Çok güvenilir olmadıkça kaynaklarına bile ‘‘tek başına’’ güvenmezler.
Bu yüzden de ben, en azından bu iki gazetecinin ‘‘yalan’’ yazmadığı düşüncesindeyim.
Ve galiba Genelkurmay Başkanı da bu iki gazeteciyi yalanlarken, bir yandan da haklarını teslim etti.
Ve her ikisinin de ‘‘yanıltılmış’’ olabileceğini söyledi.
Bu, şu demek: ‘‘Genelkurmay ve ordu adına benim söylemediğim hiçbir şeye itibar etmeyin. Beni zor durumda bırakırsınız ama sonra da siz zor durumda kalırsınız.’’
İkinci Başkan Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı yanına alması da ‘‘Benim dışımda tek yetkili yanımda’’ mesajıydı.
Orgeneral Özkök gerçekten ‘‘müthiş’’ bir Genelkurmay Başkanı.
Türkiye'nin hassas durumuna uygun hareket etme konusunda eşsiz. Siyaset böyle bir Genelkurmay Başkanı'na sahip olma şansını iyi kullanmalı.
Başbakan Erdoğan ‘‘uyum tablosu’’ çizmektense, uyumu bozan unsurlar konusunda kendine iletilen mesajları iyi algılamalı.
İyi niyetli mesajları anlamazlıktan gelmek, iyi niyet suiistimali anlamına geliyor.
Kitle partisi genel başkanı olmak, bu mesajları iyi değerlendirmek demek, suiistimal etmek değil...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:03