
Sadullah Ergin'e neden FETO hesabı sorulmuyor
Yargı ve Yüksek Yargıdaki Fethullahçı kadrolaşma dönemin Adalet Bakanı AK Partili Sadullah Ergin döneminde yapıldı. O günlerde yaşanan kadrolaşma Tayyip Erdoğan'ı da rahatsız etmiş ve Sadullah Ergin'i aramıştı. Ergin'de kandisine, "Önemli bir şey yok. Herşey kontrol altında merak etmeyin demişti"
Ergin'in 'Merak etmeyin' dediği hainler önce yargı sonra da asker darbesi yapmaya kalkıştı.
Şimdi o dönemle ilgili herkese hesap soruluyor ama ne hikmetse bir tek Sadullah Ergin'e kimse hesap soramıyor.
AKİT YAZARI DA BU KONUYU YAZDI
İŞTE O YAZI
Sadullah Ergin’e FETÖ’den hesap sorulmayacak mı?
Kerim Tosun, Aydın Doğan’ı ne zaman anlatacak?
FETÖ mensubu HSYK üyeleri itirafçı oluyor..
FETÖ’cü Yargıtay üyeleri bildiklerini anlatıyor.
Ama kritik dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ağzını, bıçak açmıyor..
Kritik dönem ne zaman?
2010 referandumu sonrasında, Yargıtay’a 160 yeni üye seçileceği tarihteki, HSYK toplantısı..
Sadullah Ergin’i suçlama anlamında söylemiyorum..
Ama FETÖ’nün derin yapısının çözülmesi anlamında, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bildiklerini anlatmasında büyük önem olduğunu hatırlatıyorum.
Örneğin, dün basına yansıdığına göre, FETÖ’cü bir eski HSYK üyesi, 2011’de Yargıtay’a seçilen 160 üyeden 120’sinin örgüte üye olduğunu belirtmiş.
Bu itiraf tabii ki çok önemli.
Ama bu itirafın, Adalet Bakanı’nın şahitliği ile de desteklenmesi gerekir.
Sadullah Bey bu konuda ne biliyor?
FETÖ adına kendisinden malum süreçte neler istenmiştir?
Kim istemiştir?
Neler yapılmış, neler reddedilmiştir?
FETÖ adına, kendisiyle irtibat kuran kişiler kimlerdir?
Tüm bunların, ayrıntıları ile açıklaması gerekmez mi?
•
Sadece 2011 yüksek yargı seçimleri ile de sınırlı değil, Sadullah Ergin’in açıklaması gereken bilgiler..
2011’den sonra da yüksek yargıya defalarca üye seçildi..
O dönemde de, Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Sadullah Ergin’in, en azından “süreçte kimlerin etkin olduğu”nu bilmesi gerekir.
2011’den sonraki yüksek yargıya üye seçimlerinde; kim kimi seçiyor, kim kimi engelliyor, o tarihte farkına varılmamış olunsa bile..
Bugün itibari ile tüm bilinenler açıklanmalı..
Ki, FETÖ denilince aklımıza “Bank Asya’ya para yatıran ablalar” değil, örgütün gerçek anlamdaki suç şebekesi olan yüksek yargıdaki etkin isimler gelsin..
Fatma Abla, Bank Asya’ya 5 bin lira yatırsa ne olur, yatırmasa ne olur?
Biraz daha olayı büyüteyim..
Fatma Abla, benim de tasvip etmeyeceğim şekilde..
Sırf Pensilvanya’dan emir geldi diye..
Gelinlik bileziklerini bozdurup, Bank Asya’ya götürüp yatırsa ne olur, yatırmasa ne olur.
Sonuçta kendi parası..
Kimsenin hakkı ihlal edilmiş değil..
Kamu malına el sürülmüş değil..
Tek başına bu eylem ile, siyasi iktidarın ayağına direkt çelme takılmış değil..
Veya, öğretmen Hatice Abla Aktif Sen’e üye olsa ne olur, üye olmasa ne olur?
Başbakan’ın “Bunlar haşhaşi” dediği tarihten itibaren, o sendikada kalmayı ben de tasvip etmem ama..
Nihayetinde altı üstü bir sendikaya üyelik..
Direkt bir suçlama yapabileceğimiz bir eylem söz konusu değil.
Aktif Sen’e üye olduğu için, Hatice Abla kimseye zarar vermiş değil.
Kimsenin hakkını zayi etmiş değil..
Kimsenin hukukuna saldırmış değil.
Olsun olsun, Hatice Abla’ya yönelteceğimiz suçlama, “Aktif Sen’e üye olarak, bu derin örgütün cesaretlenmesini sağladın.. Sendika dışında da bu derin yapının kendisini güçlü hissetmesine sebep oldun” şeklinde, dolaylı bir suçlama olabilir.
Ya adalet camiasında yaşanılanlar?
Baştan aşağıya rezalet..
Baştan aşağıya suç.
Baştan aşağıya kul hakkına girme..
Baştan aşağıya, hem dünyevi hem de uhrevi ceza gerektiren skandal hukuk ihlalleri..
Dolayısı ile..
Bank Asya’ya para yatıran Fatma Abla’lardan önce..
Aktif Sen’e üye olan Hatice Abla’lardan önce..
Yargıtay’daki FETÖ’cülerin, aldıkları her karar en ince ayrıntılarına kadar ortaya çıkarılmalı..
•
Dikkatimi çekti, FETÖ’cülerin hakim olduğu dönemde, Yargıtay’da verilen kararların arka planını deşifre eden HSYK eski üyelerinden Kerim Tosun, Twitter hesabını ilk açtığında, şu mesajla başlamış: “Hukuk bir gün herkese lazım olur”
“Hukuk bir gün herkese lazım olur” derken..
Aslında Kerim Bey, Pensilvanya’ya sorup, hukuk dağıtıyormuş!
Nasıl bir ikilem!..
Nasıl bir riyakarlık!..
Nasıl bir ikiyüzlülük!..
Düşünsenize..
“Hukuk bir gün herkese lazım olur” diyorsunuz..
Mantığınız, hukuktan hiç ayrılmamak..
Bu mesajı yazdığınızın belki de iki dakika sonrasında, FETÖ’nün imamlarından birisi odanıza giriyor ve “Pensilvanya’dan gelen emir, M. Emin Karamehmet’in dosyasında, sanık lehine karar vereceksiniz” diyor..
Siz de “Hadi ulan yürü” diyemiyorsunuz..
Bu nasıl bir hukuk anlayışı?
Nasıl bir vicdan?
•
Kerim Tosun, şu itiraflarda da bulunmuş:
“Dairemizde görülen bazı dosyalar için de bu şekilde talimat geldiği doğrudur. Ancak benim görev yaptığım 7. Ceza Dairesi’nde önemli olacak, daha doğrusu paralel yapıyı ilgilendirecek fazla dosya olmadığı için bu şekilde talimatlar fazla gelmezdi.”
Yalancı ne olsun, Tosun?
Pek paralel bağlantılı dava gelmezmiş!
Bankacılık suçları, nereye gidiyordu?
Milyar dolarlık bankacılık suçları..
Dinç Bilgin’den tutun, Çağlar’ına kadar..
Hatta hatta..
Aydın Doğan’ın, “kağıt üçkağıdı” davası!..
Hani daha önce hatırlatmıştık ya..
Sadullah Ergin’in, 3,5 yıl önce, telefonda Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Ben takip ediyorum” dediği dosya vardı ya..
O davada Kerim Tosun’un da imzası var..
Kerim Tosun, çıkıp açıklasın, o tarihte verdikleri karar için, Pensilvanya’dan emir geldi mi, gelmedi mi?
Kerim Bey açıklasın.
Biz de Fatma Hanım ile, Hatice Abla ile uğraşmaktan kurtulalım..
Pensilvanya’nın, bir telefonla neleri hallettiğini görelim..
ALİ KARAHASANOĞLU – YENİ AKİT