Sağlık
  • 14.8.2005 10:35

SAĞLIK BAKANI İSYANLARDA...

Üniversite hastaneleri bazı hastaları kabul etmiyor. Maaşını devlet verir, binasını devlet yapar. Buralar milletin, SSK''lının, yeşil kartlının malıdır. ''''Ben hastaya bakmam efendim'''' demeye kimsenin gücü yetmez. * Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 1 hekime 30 hasta, üniversitelerde 1 hekime 2 hasta düşüyor. Böyle bir lüks var mı? * Hastanelerde bıçak parası devam ediyor, ama büyük ölçüde azaldı. Bir kişi bile bıçak parası alsa, ''''Bu iş kesildi'''' denemez. Artık, bıçak parasının cezası çok ağır ve yüksek. * Son 1 yılda ilaçtan 1 milyar dolar tasarruf ettik. Fiyatları aşağıya indirdik. * Biz, ülkenin ihtiyaç bölgelerinde hekimleri çok yüksek ücretlerle istihdam ediyoruz. 8-9 milyar lira verdik, ama yine de çalıştıracak doktor bulamadık. Bu nasıl işsizlik? Böyle işsizlik olur mu? 9 milyara çalısacak doktor bulamıyorum Sağlık alanındaki çarpıklıklar Bakan Akdağ''ı isyan ettirdi: Hekime ihtiyaç olan bölgelerde 8-9 milyar veriyor, yine de doktor çalıştıramıyoruz. Bu nasıl işsizlik? Böyle işsizlik olur mu? Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye''de işsiz doktor olmadığını belirterek meslektaşlarına sert eleştirilerde bulundu. Akdağ, ''''8-9 milyar verdik, yine de hekim çalıştıramadık. Bu nasıl işsizlik'''' diye sordu. Devlet üniversitelerinin bazı hastaları kabul etmeme hakkının bulunmadığını belirten Akdağ, ''''Maaşını devlet verir, binasını devlet yapar. Her türlü kaynağını devlet getirir. Buralar milletin, SSK''lının, yeşil kartlının, devlet memurunun malıdır. ''''Ben hastaya bakmam efendim'''' demeye kimsenin gücü yetmez'''' dedi. Akdağ, Hükümet politikalarını tenkit etmenin dekanların ya da rektörlerin işleri olmadığını söyledi. Tercüman Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı''nın sorularını cevaplandıran Sağlık Bakanı Recep Akdağ, şu açıklamaları yaptı: SORUMLU AMA YETKİSİZ Üniversite hastanelerinde herhangi bir aksaklık tespit ettiğimizde, bunu bildiriyoruz. Bizim üniversite hastaneleri ile ilgili idari bir tasarrufumuz yok. İşin enteresanı, aradığınız zaman ''''Burası üniversite hastanesidir, özerktir'''' havasıyla karşılaşabiliyorsunuz. Sorumluluğa gelince, Sağlık Bakanlığı sorumlu oluyor. Ben bunu bir türlü anlayamıyorum. Üniversite ismi vermiyorum, ''''Siz SSK''lı ve yeşil kartlı hastaların faturalarını ödemiyorsunuz, biz de onlara bakmıyoruz'''' diyen üniversite hastaneleri oldu. Sağlık Bakanlığı''na yapılan ödemelerde de gecikmeler oluyor. Biz bir şekilde bunları çözmeye çalışıyoruz. Bunun çözümü ''''Ben seni hastaneye kabul etmem'''' olabilir mi? Devletin üniversitesiyseniz, tabii ki kabul edeceksiniz. Maaşını devlet verir, binasını devlet yapar, kaynağı devlet sağlar. Buralar halkın, milletin malıdır. Burası SSK''lının, yeşil kartlının, devlet memurunun malıdır. ''''Ben bakmam efendim'''' demeye kimsenin gücü yetmez. İŞLERİYLE İLGİLENSİNLER Bir üniversite rektörü ya da dekanı açıkça kalkıp hükümetin politikalarını eleştiriyor. Aslında bu onun işi değil. Herkesin bir işi var. İnsanlar hiç yorum yapmayacaklar anlamında söylemiyorum. Ama muhalefet üslubuyla eleştiri olmaz. Anamuhalefet partisi var, diğer partilerimiz var. Üniversiteler, önce kendi işleriyle yakından alakadar olmalıdır. Bu ülkede Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bir hekime 30 hasta düşüyorken, üniversite hastanelerinde bir hekime 2 hasta düşme gibi bir lüks var mı? 800yakın Sağlık Bakanlığı hastanesinde 37 bin civarında doktor var. 40 küsur tane üniversite hastanesindeki hekim sayısı 22 bin civarında. Çok ciddi bir hekim farkı var. Yine isim vermeyeceğim, ama 600 hekimin bulunduğu bir üniversite hastanesinde günde 600 hasta muayenesi yapılıyor. Bir başka üniversite hastanesinde 400 hekim var, o da 400 hasta muayene ediyor. Bizde 100 hekimin bulunduğu bir hastanede günde 4 bin hasta muayene ediliyor. Üniversite hastanelerinde şu anda ''''özel muayene'''' diye bir şey var. Bu yanlış ve kesinlikle düzeltilmesi gerekir. Polikliniğinizde işler ne kadar iyi olursa, insanlar ne kadar iyi hizmet alırsa özel muayeneye gelenlerin sayısında o kadar azalma olur. Türkiye''de cebinden 60-70 milyon özel muayene ücreti, ameliyat sırasında da 300-500 milyon çıkarıp verecek kaç tane insan var? İşler ne kadar iyi giderse, özel muayeneye o kadar az vatandaş yönelir. O zaman aşağıda işlerin kötü gitmesi özel muayeneye yarıyor. Burada bir çıkar çatışması doğuyor. Hastanelerin içinden özel muayenehaneleri mutlaka çıkarmalıyız. Üniversitelerdeki bu özel muayene ayıbı mutlaka kalkmalıdır. Ben hocayım, bir mesaim var. Benim mesaim sabah 09.00''dan akşam 17.00''ye kadar hastanede geçmiyor mu? Mesai içinde ''''mesai dışı uygulama'''' adı altındaki hasta muayenesinin, özel muayenehaneden ne farkı var? Bunu nasıl izah edeceğiz biz? BIÇAK PARASI AĞIR SUÇ Hastanelerde bıçak parası devam ediyor, ama büyük ölçüde azaldı. Bir kişi bile bıçak parası alsa, ''''Bu iş kesildi'''' denemez. Ama, çok ciddi ilerleme kaydettik. Erzurum Numune Hastanesi''nde 100 hekimin 70''inin özel muayenehanesi vardı, şimdi 30''a indi. ''''Muayenehaneme gel, seni tedavi edeyim'''' işi ortadan kalkınca, bıçak parası da kalmıyor. Artık, bıçak parasının cezası çok ağır ve yüksek. Yargıtay, son kararında bir kamu görevlisinin hastadan para almasını rüşvet olarak nitelendiren bir içtihat kararı verdi. Rüşvet çok ağır bir suç. Artık bıçak parası almak için çok gözü kara ve çılgın olunması lazım. O da çok zor. FİYATLAR DAHA DA İNER Biz ilaçta aldığımız tedbirlerle son bir yılda aşağı yukarı 1 milyar dolar tasarruf ettik. Geçmişte bir ilacın fiyatı yukarı doğru çıkmışsa, asla aşağı inmiyordu. Biz aşağı indirdik. İlaç fiyatları daha da aşağı iner. Firmalar, artık sepetin içine girmek için bize gelip, ''''Benim fiyatımı aşağıya indirin'''' diyorlar. Ama, burada bize vatandaşımızın yardımcı olması lazım. ''''Bir ilacın orijinali aslıdır, eşdeğeri uyduruktur'''' sözleri tamamen yanlış. Etkenlik açısından en ufak bir fark yoktur. Bir de ''''eşdeğer ilaç merdiven altında üretiliyor'''' deniliyor. Bizim jenerik ilaç endüstrimiz çok gelişmiştir. Mükemmel fabrikalar var, Türkiye''de. Orijinal ilaçların önemli bir kısmı da Türkiye''de bu firmalar tarafından fason olarak üretiliyor. ARTIK BEKLEMEK YOK Finlandiya, sağlıkta önemli yol almış bir ülke. Finlandiya Sağlık Bakanı ile görüşürken, bana ''''Çok ciddi bir reform yapıyoruz. Hastanelerde uzmanlar en fazla üç hafta sonrasına randevu verecekler. Ameliyatlar için de en uzun altı ay sonrasına randevu verilebilecek'''' dedi. Bizde hiç kimse ameliyat için beklemez. Ameliyat için bekleme 6 günü geçmişse, biz bunu büyük bir sıkıntı olarak görürüz. Bizim hastanelerimize bugün gidin, yarın ultrason çekiliyor. Tomografide de MR da da aynı. Biz, bir haftayı, onbeş günü kabul etmiyoruz. Kuyruklar da har geçen gün biraz daha azalacak. Ama, bizim vatandaşımızda sabah erkenden gidip, kuyruğa girme alışkanlığı var. Bunu terk edemiyoruz. Oysa, hastanelerimiz öğleden sonra daha rahat oluyor. 2005 sonu itibariyle 100 hastanenin 70''inde kuyruk problemi tamamen ortadan kalkmış olacak. 9 MİLYARA ÇALIŞMIYORLAR Türkiye''de ''''işsiz hekimler'''' olduğu iddia edildi. Türkiye''de bir tane bile işsiz hekim olmaz. Eğer işsizse, mesleğini yapmadığı için işsizdir. Bütün kamuoyuna açıkça söylüyorum. Hekim sayısını ne kadar arttırırsak arttıralım, önümüzdeki on yıllar boyunca işsiz hekim olmayacaktır. Çünkü, ekmek su gibi hekime ihtiyaç var. Ama, ben sizi Van''da, Erzurum''da, Diyarbakır''da, Mardin''de istihdam etmek istesem, siz de ''''Antalya''dan başka yerde çalışmam'''' derseniz, İzmir''de iş bulamayabilirsiniz. Biz, ülkenin ihtiyaç bölgelerinde hekimleri çok yüksek ücretlerle istihdam ediyoruz. Neden yeniden zorunlu devlet hizmetine dönme ihtiyacı duyduk? Bir hekime ihtiyaç bölgelerinde, maaş ve döner sermayede toplam 8-9 milyar lira verdik, ama yine de çalıştıramadık. Bu nasıl işsizlik? Böyle işsizlik olur mu? EMİN PAZARCI (tercüman) Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:48

İLGİLİ HABERLER