NURÇİN UYSAL
ANKARA - Modern tıp, sanılanın aksine güneş ışınlarının ve bronzlaşmanın aslında vücuda yararlı olmadığını ve hatta fazlasının önemli sağlık sorunlarına neden olduğunu belirtiyor.
Bakırköy Acıbadem Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Deniz Duman, vücudun 'D' vitaminine ihtiyacı olduğunu, fakat bunun için saatlerce güneş altında kalmanın gerekli olmadığını vurgulayarak, güneş altında uzun saatler geçirmenin, güneşlenip bronzlaşmanın sağlıklı olduğuna geçmişte inanıldığına, bugün sahip olunan bilgilerin ise bunun tam aksini gösterdiğine işaret etti.
Bronz tenin kişinin sağlıklı olduğunun göstergesi gibi algılandığını ve bronzlaşmanın sağlıklı olduğunun sanıldığını belirten Duman, bronzlaşmanın aslında derinin ultraviyole ışınlarından gördüğü zararın bir sonucu olduğunu, derinin koyulaşarak güneş ışınlarına daha fazla maruz kalmaktan kendini korumaya çalıştığını kaydetti.
Türkiye'de dört mevsim bronzlaşmanın çok popüler olduğunu hatırlatan Duman, bunun sanıldığının aksine çok zararlı bir durum olduğunu vurguladı. Duman'a göre, solaryum ile bronzlaşmak da en az güneşte bronzlaşmak kadar zararlı çünkü, solaryum salonlarının pekçoğunda ultraviyole-A lambaları kullanılmakta ve uzun dönemde erken yaşlanmaya ve deri kanserine sebep olmakta. Kısacası Duman'a göre, ''Zararsız ultraviyole ışık'' olmadığı gibi ''sağlıklı bronzlaşma'' diye bir şey de yok.
Bütün korunma tedbirleri alınmış olsa dahi, çocuk ya da erişkin, herkesin sabah saat 10.00 ile öğleden sonra saat 16.00 arasında güneşlenmekten kaçınmasını öneren Duman, vücutta oluşan güneş yanıklarının sıklıkla güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatler olan sabah saat 10.00 ile öğleden sonra saat 16.00 arasında güneşte kalma sonrası ortaya çıktığını bildirdi. Son 15 yılda ozon tabakasında meydana gelen incelme nedeni ile dünyaya çok daha fazla ultraviyole ışınının ulaştığını ve bu zararlı ışınların yaz mevsiminde daha yoğun ve etkili olduğunu hatırlatan Duman, bulutlu ve kapalı havalarda bile ultraviyole ışınlarının dünyaya ulaştığı ve derimize zarar verebildiğini kaydetti.
Altı aylığa kadar bebeklerin koruyucu sürülmüş olsa bile çıplak olarak güneşe çıkarılmaması gerektiğini vurgulayan Duman, güneşten korunmanın bebeklik çağından itibaren başlaması gerektiğini, çocuklukta güneşten korunmanın gelecekteki deri kanseri riskini azaltma açısından büyük önem taşıdığının altını çizerek konunun önemini vurguladı. Duman, güneş yanıklarına deri belirtileri dışında tabloya ateş, üşüme-titreme, bilinç bulanıklığı da eşlik ediyorsa hemen bir doktora başvurulması gerektiğini ifade etti. Açık havada çalışan veya güneşten koruyucu kullanmaksızın güneşlenen ya da solaryuma giren kişilerin derilerinin zamanla donuk, mat, kalın, kaba bir görünüm aldığı ifade eden Duman, bu durumun kişinin olduğundan daha yaşlı görünmesine neden olduğunu, ayrıca deride oluşan ve 'yaşlılık lekeleri' de denilen kahverengi lekelerin deri kanseri öncüsü olabilecek bazı oluşumların ortaya çıkışından da direk olarak sorumlu olduğunu vurguladı.
Güneş yanıklarının sadece yaz aylarında değil kapalı, bulutlu havalar ve kışın karlı havalarda da oluşabildiğini belirten Duman, dağlık bölgelerde atmosfer çok ince olduğundan ciddi yanıklar ortaya çıkabileceğini, bu nedenle kayak gibi kış sporları ile uğraşanların mutlaka yüz bölgesine yüksek faktörlü güneşten koruyucular kullanmaları gerektiğini kaydetti. Koruyucu kremlerin yalnız güneşlenirken değil, günlük yaşamda da özellikle yüz gibi sürekli olarak güneşe maruz kalan vücut bölgeleri için de kullanılması gerektiğine dikkat çeken Duman, ancak bu şekilde güneşin sebeb olduğu yaşlanma etkilerini ve kanser oluşum riskini azaltmanın mümkün olduğunu belirtiyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:19