Gündem
  • 12.5.2013 22:02

Şahin: Esad döktüğü kanda boğulacaktır...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Birleşmiş Milletler'in, Suriye'de yaşananlara sessiz kalmaması gerektiğini belirterek, "Birleşmiş Milletler bu olaya ve olaylara seyirci kalmamalıdır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kısa sürede toplanarak komşu ülkelere de artık bu Suriye'deki iç çatışmanın zarar verdiğini de düşünerek gerekli tedbileri almalıdır" dedi.

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Şahin, Reyhanlı'daki patlamayla ilgili olarak soruşturmanın devam ettiğini belirterek, "Emniyet güçlerimiz ve başsavcılık olayael koydu. Bu olayı kim gerçekleştirdi, arkasında kim, hangi güçler var? Bu konuyla ilgili çok ciddi bir çalışma yapıldığını biliyorum. Zanlı olarak 9 kişi gözlem altındadır. Bunlardan birkaç tanesi Şam yönetimiyle en azından istihbarat örgütüyle bağlantılı olduğuna dair bilgiler vermişler. Bütün bu bilgiler ışığında ve başka yapılan çalışmalar sonucunda kim, kimler, hangi amaçla bu eylemi gerçekleştirdi? mutlaka açıklığa çıkacaktır" diye konuştu.

Suriye'den kaçıp gelen insanlara Türkiye'nin sahip çıkıyor olmasının Şam yönetimini rahatsız edebileceğini ifade eden Şahin, "Bu eylemin amaçlarından bir tanesi özellikle Hatay ve çevresindeki illerde kalan bu Suriyelilerle bizim halkımızın arasını açmak. Nitekim dün Suriyelilere ve evlerine dönük bazı eylemler de oldu. Sanıyorum bu eylemi yapan kişiler oradaki yerli yöneticiler tarafından tespit edilmişlerdir, yanlışlıkları ifade edilmiştir. Böylece Suriyelilerin Türkiye'de çok rahatlıkla bulunamayacaklarını, bulunmamaları gerektiğini göstermek istemiştir bu eylemi yapanlar. Türk halkının biz Suriyelileri istemiyoruz demelerini sağlamak için yapılmış olabilir diye değerlendiriyorum. Tabi başka nedenleri de olabilir. Türkiye'de iç barışı temin edecek, terör sorununu Türkiye'nin gündeminden çıkaracak bir süreç başladı. Bazı komşularımız Türkiye'nin terör sorunundan kurtulmasından rahatsızlık duyduklarını değişik vesilerle ifade ediyorlar. Suriye hep bu terör örgütünü desteklemiş bir ülkedir. Türkiye'nin hep başı bu terör örgütü vesilesiyle belada olsun istemiştir. Huzursuz olmamazı bir dış politika hedefi olarak görmüş olabilirler. O nedenle böyle bir eylem gerçekleştirmek suretiyle Türkiye'nin huzursuzluğuna bir katkı da kendileri yapmak istemiş olabilirler" dedi.

BEŞAR ESAD DÖKTÜĞÜ KANDA BOĞULACAKTIR

Beşar Esad'ın döktüğü kanda boğulacağını söyleyen Şahin, şöyle konuştu:

"Benim asıl üzüldüğüm yönlerden bir tanesi de İranlı yöneticilerin gizli veya açık olarak PKK terör militanlarına haber göndererek 'Siz niye silah bırakıyorsunuz" şeklinde bir takım değerlendirmeler, bunların doğru olmamasını diliyorum. Bu komşulukla da hiç bağdaşmaz. Ama hangi sebeple kim yapmış olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, güvenlik güçlerimiz bu menfur olayın faillerini bulacak ve kim yönlendirmişse arka planındaki odaklara kadar mutlaka ulaşılacaktır. Çok yakında bu konuda bir sonuca ulaşacağımızı düşünüyorum. Beşar Esad döktüğü kanda boğulacaktır."

SURİYE'YE MÜDAHALE

Şahin, Birleşmiş Milletler'in sessiz kalmaması gerektiğini vurgulayarak, "Suriye'de olduğu gibi insan katliamı gerçekleşiyorsa Birleşmiş Milletler'in bütün bu olaylar karşısında sessiz kalmaması gerekir. Birleşmiş Milletler üzerine düşeni yapmalıdır. Çünkü o örgüt zaten sorunları çözmek için vardır. Dünyanın bir bölgesinde insanlık dramı yaşanıyorsa ve hala devam ediyorsa Birleşmiş Milletler bu olaya ve olaylara seyirci kalmamalıdır. BM Güvenlik Konseyi'nin kısa sürede toplanarak komşu ülkelere de artık bu Suriye'deki iç çatışmanın zarar verdiğini de düşünerek gerekli tedbileri almalıdır. Bizim beklentimiz budur. BM Güvenlik Konseyi'nin herhangi bir kararı olmaksızın bir ülkenin Suriye'ye dönük bir operasyonunun hukuki bakımdan çok tartışılan bir gelişme olacağını düşünüyorum. ABD'in tek başına böyle bir davranışta bulunacağını zannetmiyorum. Uluslararası hukuk çerçevesinde bu konuya yaklaşmak ve çözüm bulmak gerekir" dedi.

HİZBULLAH'IN SURİYEYE DESTEK VERMESİ

Şahin'in, Hizbullah'ın Suriye yönetime destek vermesiyle ilgili soruyu ise şöyle cevapladı:

"Maalesef destek ve işbirlikleri mezhebi bir nedenle olmaktadır. Bir mezhep dayanışmasıdır. O mezhep dayanışmasının ben siyasi bir dayanışma olduğu kanaatindeyim. İslam dini bu tür insalık dışı muamelelere asla izin vermeyen bir dindir. Hem İslam dinine bağlı olduğunuzu söyleyeceksiniz, ama mezhebi tahasupla bütün bu yanlışlıkları görmezden gelerek bir dayanışma içerisinde olacaksınız. Dolayısıyla o mezhebi anlayış dünya kamuoyu tarafından da çok ciddi bir şekilde sorgulanır."

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 15:24

İLGİLİ HABERLER